Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Y ] / Yol ver

Yol ver перевод на португальский

466 параллельный перевод
- Yol ver, küçük adam.
- Afasta-te, pequenote.
Ona yabani hayvanlarla birlikte bir yol ver.
Concedeste-Lhe um dom para com a criaturas selvagens.
Teğmen Pennell'a yol ver, Çavuş!
Deixe passar o Tenente Pennell, Sargento! Deixem passar o Tenente Pennell!
Yol ver.
Deixem-me passar.
Birlikte yol ver!
Remando, juntos!
Stuart. Stuart, bayana yol ver, yoksa sana bir tane yapıştırmamı ister misin?
Stuart, deixa a senhora passar senão afinco-te.
Hey, haydi, Bay McGurk, bayana yol ver.
- A senhora quer ir para casa.
" İsa'ya yol ver Karanlıklar Prensi!
Deixa entrar Cristo, ó príncipe dos criminosos.
Yol ver!
Deixem passar, por favor!
Tamam, ona yol ver.
Muito bem, tirem-no daqui.
Şimşek Çocuk geldi ona ve kız arkadaşına yol verirseniz birlikte burayı yıkarız.
O Lightning Boy já chegou, e se tiverem a bondade de deixá-lo subir ao palco, com a namorada, vão ver como esta casa vem abaixo!
Yol ver!
Prepara-te para desviar!
Tepeden bir kilometre ötede... kim yol verecek, kim atak yapacak görebilirsiniz.
Cerca de 1,5km antes do topo consegus-e ver qum vai ceder caminho e quem irá tentar um ataque.
Yol ver! Önden buyur, Steve.
Sai do caminho! Faz favor, Steve. Steve.
Yol boyunca araba sürdüm çünkü yardımcım annesini ziyarete gitti.
Conduzi sozinho até aqui porque o meu mordomo foi ver a mãe doente à Virginia.
Laura Belle'e saygılı olmanı istiyorum. Sana yol göstermesine kılavuzluk etmesine izin ver.
Quero que te apoies na Laura Belle... faz dela a tua inspiração e a tua guia.
Burada birçok yol var, yüzlerce küçük yol...
Dá para ver que há... muitas trilhas. Centenas de trilhas.
Yol boyunca, sokağın karşısındaki Bannerman barına girip Yerlilere içki satılıyor mu bakacağım.
No meu caminho, posso passar pelo bar de Bannerman... e ver se vendem álcool a índios.
İdamı görmek için 160 km. yol geldim.
Eu viajei 7 km para ver este enforcamento.
Pencereden yol görünmüyordu, duyduğum sarhoşların kavgası gibiydi.
Conseguia ouvir o som, mas não podia ver da janela. Parecia uma rixa de bêbados.
Yine de filmin içeriğinin hayli tartışmaya yol açması nedeniyle, çocukların görmemesi için gerekli önlemleri almanızı öneririz!
No entanto, devido â natureza altamente controversa deste filme, aconselhamo-lo a impedir as crianças impressionáveis de o ver!
Onları yaşananları hatırlamaya zorlamak kalıcı hasara yol açar.
Obrigá-los a ver esta experiência poderia causar danos permanentes.
Bence buna hemen son verelim ve zorluklardan kurtulmak için bir yol arayalım.
Sugiro acabar imediatamente com isto e ver se não podemos arranjar outra saída.
Cruchot, git bak bakalım, yol çok uzakta mı.
Cruchot, Cruchot... Vá ver se a estrada está livre.
Ah. Üstelik lokomotife arkası dönük, dördüncü vagondu. Swanborough'da meyilli yol tabelalarını görebilsin diye.
Era atrás da locomotiva, na quarta carruagem, para ele conseguir ver os letreiros nos arredores de Swanborough.
Şimdi tam yol emri ver.
Agora, ordene toda a força.
Bir adamı yol işine göndermeyi asla istemem. Onlara her zaman acırım.
Tenho pena de ver um homem a trabalhar na estrada.
Tamam, göreceksin, önünde çok zorlu bir yol var evlat!
Vais ver. Vais ter um caminho muito difícil à tua frente.
Şuradaki soldan sap bence. 3 km. falan daha kısalacak yol.
- A ver, a próxima curva é para a esquerda, está a umas 2 milhas.
Biri izlenecek temiz bir yol açmalı. Ver şunu.
- Há que criar vias claras a seguir.
Mercan Denizi'ne doğru yol aldığını sanılan gemilerin listesini ver bana.
Levo a lista dos barcos que pensas que estão a caminho do Mar dos Corais.
Seni görmek için 5000 kilometre yol geldim.
- Voei 3.000 milhas para te ver. - Estou atrasada.
Dinle, düşündüm de.. .. eğer benim artık Creed'le ilgilenmemi istemiyorsan.. .. başka bir yol bulabiliriz, bilirsin.
Ouve, estive a pensar, se não me queres ver envolvido com o Creed, havemos de conseguir doutra maneira.
Beni görmek için 500 km yol mu geldiniz?
Viajou 450 km só para me ver?
Bu aciz çocuğa cesaret ver, güç ver ve yol göster.
Conforte-a, guie-a e dê-lhe forças.
Bize, amacı "İkinci Gelen" in güvenliğini sağlamak ve... Damien Thorn'u defetmek olan... bu kutsal görevde... güç ver ve yol göster.
Nos dê forças e nos guie em nossa missão sagrada, de livrarmos o mundo de Damien Thorn e assim salvaguardar a Segunda Aparição.
Biraz zaman ver de yol yordam öğreneyim.
E há. Mas dá-me tempo para aprender a rotina.
Yol ver.
Deixa entrar.
Çıkar yol bulamayacak olursam bizden birilerini bul, Steve'in adını ver.
Há-de haver aqui um sítio para atravessar. Vá-se embora. Se vir a coisa mal parada, vá ter com um de nós.
Koca Taşak bir yol bulmaya çalışacak.
O Bola Preta vai ver se há saída.
Adamımız o. Sanırım artık kaçınılmaza doğru yol alma vakti- -
Bom, está-se mesmo a ver que é preciso fazer o inevitável.
Ventoux'ya uzanan yol, Fransa Turunu seyretmek için en güzel yerdir.
O caminho para Ventoux é o melhor lugar para ver passar o Tour de França.
İki saat yol üstüne bir de bu tırmanış. Sırf başka bir harabe göreceğiz diye.
Duas horas de viagem e esta subida só para ver uma ruína.
Netice itibarıyla, herkesi neşelendirmek üzere bir yol arıyor.
Então está a ver se arranja uma forma de os animar.
Yol ver budala!
Anda para a frente, idiota.
Sizi görmek için evimi kaybetmek... ve eşimle bozuşmak pahasına 2.500 kilometre yol geldim.
Fiz 2.500 quilómetros para o ver, com o risco de perder a minha casa e a minha mulher.
Kutu, yol boyunca valizimde kilitli kalacak ve onu kimse görmeyecek.
A caixa ficará fechada na minha mala o caminho todo. Ninguém a vai ver.
- Anlıyorum. - Bu girişimin amacı, belki de bu felakete yol açma isteğidir.
Estou a ver, mas talvez este rapto sirva mesmo para causar essa catástrofe.
Ona yol parası ver, David. Para falan istemiyorum.
- Pague-lhe o táxi, David.
- Yol parası ver.
- Eu não quero.
Başka bir yol bul ya da lanet haritayı bana ver, ben bulayım.
Ou descobres outro caminho, ou dá-me o mapa, que eu descubro. - Compreendes?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]