Gıt перевод на русский
7,549 параллельный перевод
Tıpkı gözlükler ve hep yaptığını gördüğüm ancak hiç içmediğin kahve gibi.
Это как очки, или как кофе, который ты готовишь, но никогда не пьешь.
Evet, biliyorum ama o dolandırıldığını düşünüyor ve peşinden gidecek, bu yüzden kanıt bulmak zorunda.
Знаю, но он думает, что она тобой манипулирует, и он начнёт копать под тебя, так что мне нужны доказательства.
Tıpkı Quantico'da sınavdan kaçtığın gibi.
Прям как тогда, когда ты сбежал с теста в Куантико.
Her kimse, elinde dava vekili olarak birkaç büyük davada kanıtları yanılttığımın kanıtı vardı.
У него были доказательств, что я подделал доказательства в нескольких делах за время моего адвокатства.
Tıpkı bıraktığın gibi. Bir tane yapıştırma kağıdın bile yerini oynattırmadım. Ne kadar hassas olduğunu biliyorum.
Все осталось, как было... никто и карандашика не передвинул, потому что я знаю, как щепетильно ты к этому относишься.
Sana bir mesaj vermek için gelmiştir. Tıpkı bilinçsiz bir kabarcığın yüzeye çıkması gibi. Başından beri içten içe bildiğin bir şekilde açığa çıkıyordur.
Его цель — доставить сообщение, словно поднимающийся к поверхности пузырек, который, лопаясь, открывает то, что вы втайне знали до этого.
Analistler yeterli kanıt olmadığını savunarak...
Юристы-аналитик поддерживают утверждение, что все еще недостаточно доказательств...
Washington'daki zehirlilik seviyeleriyle Evil Corp'u ilişkilendiren bir kanıt olmadığı için...
Отпустили, потому что не было доказательств выброса отходов в пригороде Вашингтона... Evil Corp...
Edebiyatçı müşterileri "Tımarhanem" başlığı altında.
Все клиенты там в группе "моя психушка"
Tıbbi ilaçların nasıl çalıştığını biliyorum.
Я знаю как работает фармацевтика.
Hastalığı tedavi diye dağıtıyorsunuz.
Выдавать средство заражения за лекарство...
Tıpkı bu anlaşma için yaptığımız gibi.
Мы подготовились к встрече, сэр, так же, как подготовились к этой сделке.
Ama hala o alım satımları onayladığıma dair bir kanıtın yok bulamayacaksın da.
Но у вас всё ещё нет доказательств, что я дал добро на эти сделки, и никогда не будет.
Bir şey mi dedin? Homoseksüel bir balonun yavaşça hava kaçırdığına dair bir tıslama duydum.
Что ж, ты же у нас эксперт по вещам, что наполнены воздухом!
Benim tarafımdan onaylanmadığı sürece Beyaz Saray'dan hiç bir tweet, fısıtlı yada cik cik sesi çıkmayacak... "kayıt dışı", "arka plan" yada tek bir kelime etmek yok.
Ни единого писка, твита или шёпота из Белого Дома без моего личного одобрения... никаких "вне протокола", никаких "общих сведений", ничего.
Komitedeki varlığın bayağı bir dikkat dağıtıcı ve rol çalıcı.
Ваше присутствие в комитете будет... Отвлекать, раздражать.
Tıpkı dün gece kullandığınız, lakin garaja geri götürmediğiniz araba gibi.
И это автомобиль, на котором вы были прошлой ночью, и который не вернули в гараж
- Bulut'taki her belge, resim ve müzik parçasının, kendine özgü dijital imzası vardır, tıpkı bir DNA dizisi gibi. Şimdi, birinin videoyla oynayıp oynamadığını görmek için...
Каждый документ, картинка, отрывок музыки в облаке имеют свою уникальную цифровую подпись, как днк то есть, если кто-то химичил с этим видео...
Sadece sosyal kaydı var. Facebook'ta üç ay önce kendi tanıtım şirketini açmak için diş temizliği işini bıraktığını yazmış.
Нет она написала на фейсбуке, что ушла с работы зубного санитара
Durumu gittikçe kötüleşiyor, bütün gün o odada tıkılı kalıyor oysa ki onun yerine hayal ettiğimiz krallığı kurabilir.
Ему стало хуже. Он целыми днями сидит в той комнате, вместо того, чтобы строить королевство своей мечты.
Komiser, dün baş tanığın verdiği ifadeyi dinlediniz. Sanığın, Mariana'yı yüzme havuzunda nasıl boğmaya çalıştığını anlattı. Anlattıklarını destekleyecek somut bit kanıt buldunuz mu?
Лейтенант, вы слышали вчерашние показания свидетеля, описывающие, что она видела ответчика, когда он начал топить Мариану Уоллес в бассейне вы находили какие-либо вещественные доказательства, подтверждающие её историю?
Onunla bir anlaşma yaptığımın kanıtı olmaması dışında.
Только у него нет доказательств существования устного договора.
Anlaşmanın Kelton'ın kocasına haklı davranmadığının kanıtı olduğunu ve bunun onun için yeterli olduğunu söyledi.
По её словам, это соглашение доказывает, что страховая поступила с её мужем нечестно, а это всё, что ей нужно.
Anıt mezardan aldığım Howe'un kemikleri.
Кости Хоу из мавзолея.
Yem olarak solucan, küçük kurbağa ya da kalyon balığı kullanılmalı, tıpkı Izaak Walton tarif ettiği gibi.
Ловлю на червя, блесну или маленькую лягушку, как советовал Исаак Уолтон.
Klaus'un neden sana bu kadar bağlandığını şimdi anlıyorum o kıt ömrünün her bir dakikasını komplolarla geçiren güzel, ölümcül zihin.
Ох, теперь я знаю почему Клаус настолько увлечен тобой, это восхитительно, смертный разум обрамляет каждый момент твоего скудного промежутка жизни.
S.T.A.R. Labs uydularını anormal solar radyasyonu yayılmalarını araması için ayarlayabilirim böylelikle Doktor Light'ın ışığını bulabiliriz.
Я могу через спутник лаборатории проверить подозрительные всплески солнечной радиации и таким образом найти свет доктора Света.
Sence birisi bu maymun kemiklerini SC Tıp Okulu'ndan aldığımızı fark edecek mi?
Думаешь, кто-нибудь докумекает, что это обезьяньи кости из мед. школы?
Hiçbir kanıtımız yok. Katilin bunu neden yaptığını... Bütün suçlular yok olursa dünyaya barış gelecektir.
Вы называете это мотивом? зачинщик этих преступлений... люди смогут забыть о страхе.
- Ciddi misiniz? - Beth, seni de at cerrahlığından insan cerrahlığını da geçip, tıbbın başına terfi ettirmek istiyoruz.
Бетт, мы хотим продвинуть тебя с должности хирурга для лошадей до главы медицины, пропуская должность хирурга для людей.
Ne yani, burada oturmuş, bana internette bir kafa kesme videosu gördüğünde tıklamadığını mı söylüyorsun? - Hayır!
И что, т-т-ты собираешься сидеть тут и говорить, что е-если найдёшь видео онлайн, где кого-нибудь обезглавливают, ты не щёлкнешь по нему?
S.T.A.R. Labs'te yaptığım şey dünyayı değiştirdi, Jesse evrendeki gizemleri çözdü.
В лаборатории С.Т.А.Р. я изменил мир, Джесси. Я раскрыл тайны вселенной.
Yalnızca tıbbın geleceği değil Tanrının olmadığı bir dünya potansiyeli.
Это не просто будущее медицины, это начало мира без Бога.
Tıbbi sebeplerin yol açtığı tüm suçlamalardan beraat talep ediyoruz.
Мы просим отменить наказание на основании медицинских показаний.
Hem hafifletici kanıt sunulmadığında hem de savunma tanık ileri sürmediğinde sanığı işlediği iddia edilen suçlardan suçlu bulunması zorunluluktur.
Поскольку смягчающие обстоятельства не были доказаны, и защита не выставила ни одного свидетеля, у вас нет иного выбора, кроме как признать подозреваемого виновным.
Asla öğrenemeyeceksin ve önemi de yok, çünkü serbest kaldığımda tıpkı benimkini kırdığın gibi çeneni kıracağım ve bağırsaklarını yavaşça çıkartacağım.
ты никогда не узнаешь и это не имеет значение потому что когда я освобожусь Я собираюсь сломать вашу челюсть, поскольку вы разозлили меня и медленно вытянуть кишки из твоего тела.
Ve bu işe başladığımızda tıpkı eski zamanlardaki gibi olacak demiştin şimdiyse kötü adam gibi davranıyorsun, onun gibi değil.
Когда мы взяли это дело, ты сказал, что всё будет как в старые времена, но сейчас на негодяя больше похож ты, а не он.
Lütfen, gerdanlığın detaylı incelemesi ve fotoğraflar yeterli kanıt sunuyor.
Прошу, внимательный осмотр ожерелья... И сравнение с фото все доказывают.
Kolları tığ ile işlenmiş bir omuz kürkü.
Меховое манто с вязаными рукавами!
Tıpkı senin "Mısırlı biri gibi yürü" dönemini atlattığın gibi.
Как и ты пережил свой период "Египетской походки."
O görev gücünün dağıtıldığını sanıyordum.
Я думал, эти опергруппы были распущены.
Andy'nin suç kariyeri HIVE'ınkiyle çakıştığı için HIVE'ın onu öldürttüğünün kanıtı.
Это прямые доказательства что Х.А.Й.В. убил Энди потому что его преступные операции мешали их операциям.
Sahip olduğum tek büyü ihtiyacım olduğunda kullandığım bir tılsımda saklıydı.
Единственная моя магия была в амулете, чтобы я брала ее в минуты нужды.
Bu saçmalığı kayıt tutan birileri varsa bunun kitaplarda yer alınası bir an olduğunu söylemeliyim!
Говорю тебе, сейчас пишется история, если вообще кто-нибудь записывает эту чушь. Ого!
Fıtığını tedavi ettik ama artık kanalizasyon deliği kapaklarını kaldırmayı kesmelisin.
Итак, мы удалили твою грыжу, но ты должен перестать поднимать канализационные люки.
Kapıya sıkıştırdığım kağıt aslında numaradandı.
Вставленная в проем бумажка была уловкой.
"Basit suçlar olsa bile, başkalarına zarar verip zayıfları suiistimal edenler cezalandırılmalıdır." "Polisin benimle çalıştığına kanıt olarak televizyona L gibi kişileri çıkarıp KİRA'yı desteklediklerine yemin etsinler."
если обижает слабых. руководство полиции и L должны присягнуть мне в прямом эфире.
- Şaşırtıcı değil. Bu Light'ın KİRA olmadığını gösteren bir kanıt değil mi?
что Лайт-кун не Кира!
- Arkasında kanıt bırakmadığına eminim.
Совершенно верно.
Güneş ışığının gözlerine girmesine rağmen ki bu mümkün savaşmak için tepeyi tırmanırlar. Bu da menfaatimize olabilir.
Таким образом даже ослепленные солнцем пока возможно они будут подниматься что бы сражаться, и мы можем использовать это в нашу пользу.
Sizin sadece çiftçi olduğunuza inanıyorlar. Güneş ışığının gözlerine girmesine rağmen, ki bu mümkün savaşmak için tepeyi tırmanırlar.
Даже если солнце будет светить в глаза, что вполне возможно, они атакуют вверх по склону.
gitti 877
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gittim 82
gitmiş 384
gitme 1049
gitmişti 26
gitmedim 39
gitmelisin 203
gitmem lazım 361
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gittim 82
gitmiş 384
gitme 1049
gitmişti 26
gitmedim 39
gitmelisin 203
gitmem lazım 361
git başımdan 465
gitmek istiyorum 180
gitmeyeceğim 167
gitmem gerek 808
gitmek istemiyorum 210
gittin mi 16
gitmedi 39
gitmem gerekiyor 305
git yat 43
gitmen gerekiyor 24
gitmek istiyorum 180
gitmeyeceğim 167
gitmem gerek 808
gitmek istemiyorum 210
gittin mi 16
gitmedi 39
gitmem gerekiyor 305
git yat 43
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmiyor 31
gitsin 41
gittik 20
gitmeni istemiyorum 71
git burdan 105
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitti mi 195
gitme zamanı geldi 35
gitmiyor 31
gitsin 41
gittik 20
gitmeni istemiyorum 71
git burdan 105
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitti mi 195
gitme zamanı geldi 35