And everything changed Çeviri Türkçe
265 parallel translation
I was in the dumps, and then Uncle Charlie came and everything changed.
Ben çöplükteydim. Sonra Charlie Dayı geldi ve her şey değişti.
Then she died, and everything changed.
Sonra o öldü ve herşey değişti.
Then he was... and everything changed.
sonra o geldi... ve herşey değişti.
A few words... and everything changed!
Bu birkaç kelimeyle her şey değişti.
Then he was born and everything changed.
Sonra o doğdu ve her şey değişti.
He was paroled and everything changed.
Şartı tahliye oldu ve her şey değişti.
Then I kissed him, and everything changed.
Onu öptüm ve herşey bir anda değişti.
But he left and everything changed.
Ama beni terk etti ve her şey değişti.
Then pearl harbor happened and everything changed. Everybody changed.
Sonra Pearl Harbor yaşandı ve her şey değişti.
And everything changed.
- Ve her şey değişti.
Her friends were always over here, and then... puberty hit and everything changed.
Arkadaşları hep buraya gelirdi. Sonra ergenliğe girdi ve her şey değişti.
So you changed your name and thought that would change everything.
Demek adını değiştirdin ve bunun her şeyi değiştireceğini düşündün.
"But everything is changed now and I'm not afraid of nothing."
"Ama şimdi her şey değişti, artık korkmuyorum."
And everything will be new, changed and bright.
Ve her şey yeni, değişmiş ve aydınlık olacak.
And everything was changed.
Ve her şey değişti.
That our circumstances must be changed fundamentally and without these changes everything we try to do must fail.
Koşullarımız kökünden değiştirilmeli ve bu değişiklikler yapılmadan da kalkıştığımız her şey başarısız olmalı.
He'd have changed everything, the insurance and the will.
Her şeyi değiştirecekti sigortayı, vasiyetini.
You can't ask me to drop everything I've been working for and give up all my ambitions, because your plans have changed.
Sirf sen planlarini degistirdin diye, benden aynisini isteyemezsin. Gercekci ol.
Just wait twenty years and you'll see. Well, in twenty years everything will be completely changed.
Yirmi yıl bekle de gör.
When we moved from Poznan all the locks were changed here and everything made more secure
Poznan'dan ayrıldıktan sonra buradaki bütün kilitler değiştirildi ve güvenlik arttırıldı.
He's changed the whole body and everything.
Bütün kaportayı ve herşeyi değiştirdi.
The Inglethorp discovers that the will was changed, leaving everything to her son and he, and it poisons it...
Inglethorp, vasiyetnamenin değiştirildiğini öğrendi. Her şeyi ona değil de oğluna bırakıyordu. Bu yüzden onu zehirledi.
But now everything is different. You changed that, and you can't change it back.
Sen değiştirdin ve şimdi eski haline getiremezsin.
She reached out and yanked me back from the edge, literally changed everything for me, for my wife and my son. Then she just wandered off down the Miracle Mile.
Benim için her şeyi değiştirdi, karım için de, oğlum için de... ve dönüp Miracle Mile boyunca öylece yürüyüp gitti.
And then..... everything changed.
Ve sonra her şey değişti.
And it has completely changed everything.
Ve bu her şeyi tamamen değiştirir.
And, I mean, everything else has changed.
Her şey değişti.
The Krenim lmperium- - over 200 star systems, 900 planets, thousands of warp - capable vessels and now... after the shock wave, everything seems to have changed.
Krenim İmparatorluğu 200'ün üzerinde yıldız sistemi, 900 gezegen, binlerce warp kapasiteli gemi ve şimdi... şok dalgası herşeyi değiştirmiş görünüyor.
And it changed everything.
Ve bu her şeyi değiştirecekti.
And everything feels the same, so nothing's changed, right?
ve her şey aynı gözüküyor, yani hiç bir şey değişmedi, değil mi?
And then everything changed, and it got very dark.
Sonra her şey değişti ve birden karardı.
When we were in college, and at Christmas break you told me you were gay, everything changed.
Ve herşey değişti.
- lt's not like what it was The government changed, and everything changed
Hiç bir şey eskisi gibi değil
- Everything's changed... and your short stories are all the same :
- Her şey farklı artık... ve senin öykülerin de hep aynı :
People... I mean strangers... seem to think I had changed in some major way... which I sort of had... ending it with Ben and everything.
İnsanlar... beni tanımayanlar adam akıllı değiştiğimi düşünüyor Ben ile ilişkimizi bitirdiğim için değiştim sayılır.
And she has to be changed or else everything will stink.
Bütün kıyafetlerini değiştirmek zorundayım, yoksa bütün ev sidik kokacak.
I came in here with this whole speech, and once you start talking, my speech doesn't apply, and everything gets changed, and I just want to make sure that I say everything to you, so just don't say anything.
Ve sen konuşmaya başladığında konuşamıyorum. Ve herşey değişmeye başlıyor, Sadece herşeyi söylediğimden emin olmak istiyorum, Sadece hiçbirşey söyleme.
Don't you realize that everything has changed? You and me, us.
Artık eskisi gibi olmadığımızın farkında mısın acaba?
And the thing that helps me deal with it is having a place that hasn't changed like everything else in my life.
Ve bununIa baş etmemi sağIayan şey... ... hayatım gibi değişime uğramamış bir yerin oIması.
You've changed, I think, with a baby and everything.
Değişmişsin, sanırım. Bir bebeğin var, vs.
I just received a call and suddenly everything's changed.
Biraz önce bir haber aldım ve bir anda her şey değişti.
And suddenly, everything changed.
Ve birdenbire her şey değişti.
If you hadn't come back when I was a kid, changed everything... she and I would have gotten together then.
Ben çocukken geri gelmemiş olsaydın ve her şey değişmemiş olsaydı onunla ben bir araya gelecektik.
And what if everything's changed like that... And lions lay down with lambs and colours mix with whites...
Ya herşey değiştiyse... aslanlar koyunlarla uyuyorsa ve renkliler beyazlarla karışıyorsa...
And even though everything's changed, some things don't.
Her şey değişmiş olsa bile bazı şeyler değişmiyor.
And even though everything's changed... some things don't.
Her şey değişmiş olsa bile bazı şeyler değişmiyor.
And I was your physical therapist before everything changed.
Her şey değişmeden önce fizik tedavini ben yapıyordum.
A little here and there, but for the most part... the new technology has changed everything.
Biraz oradan biraz buradan ama yeni teknoloji her şeyi değiştirdi.
And suddenly, everything changed.
Ve aniden, her şey değişiverdi.
Everything has changed now, there's a new relationship between conservatives and Peronists.
Artık her şey değişti, şimdi muhafazakârlar ve Peronistler arasında yeni bir ilişki var.
The point is that while some things have changed... and that's great... I don't want everything to change completely.
Yani bazı şeylerin değişmesi güzel ama her şeyin değişmesini istemem.
and everything will be fine 34
and everything else 36
and everything 101
everything changed 73
changed 111
changed your mind 19
changed my life 21
changed my mind 48
and eat 28
and ever since 27
and everything else 36
and everything 101
everything changed 73
changed 111
changed your mind 19
changed my life 21
changed my mind 48
and eat 28
and ever since 27
and even though 16
and everyone else 26
and every night 34
and ever since then 47
and everybody knows it 20
and expensive 22
and every day 78
and everywhere 22
and everyone 32
and every year 34
and everyone else 26
and every night 34
and ever since then 47
and everybody knows it 20
and expensive 22
and every day 78
and everywhere 22
and everyone 32
and every year 34
and ever 26
and everybody 18
and even worse 29
and every time 51
and even so 17
and either way 29
and eventually 133
and every 21
and even then 98
and even now 20
and everybody 18
and even worse 29
and every time 51
and even so 17
and either way 29
and eventually 133
and every 21
and even then 98
and even now 20