And she's gone Çeviri Türkçe
930 parallel translation
It doesn't matter who your mom is, she's your mom, and you have one of them. And when she's gone, she's gone.
Annenin nasıl biri olduğu değil asıl önemli olan onun senin annen ve artık onun orada olmamasıydı.
! ? I was talking to her and now she's gone!
Onunla konuşuyordum ama şimdi gitti!
She's gone and...
- Vantine gitti ve...
All we know is she was on this train and now she's... gone.
Tüm bildiğimiz bu trendeydi ama şimdi... yok.
She's gone and married my Mr. Kennedy!
Benim Kennedy'mle evlendi!
Well, maybe she's gone up in the woods and couldn't get back.
Belki ormana gidip dönememiştir.
We'll get drunk and stay away till she's gone.
Sarhoş olup, O gidene kadar buraya gelmeyiz.
- You say she's gone and left you?
- Seni terk etti mi demiştin? - Doğru.
You mean she's gone and you don't know where she is?
Yani kayıp ve nerede olduğunu bilmiyor musun?
- Something in that house... drove her out toward the edge, and if I hadn't caught her, she'd have gone over.
Evdeki bir şey onu uçurumun kenarına kadar götürdü. Onu tutmamış olsaydım, aşağı düşmüş olacaktı.
She's gone and got herself another husband again.
Gidip kendine, yeni bir koca bulmuş. Bir kez daha.
Long after I had gone to bed that night, I thought of Estella, and how common she would consider Joe, a mere blacksmith.
O gece yatağıma yattıktan uzun süre sonra bile Estella'yı... ve onun basit bir demirci olan Joe'yu nasıl sıradan biri gibi göreceğini düşündüm.
She's been engaged to four guys since I've been gone, one of them a feed and grain merchant.
Yokluğumda dört adamla nişanlandı hatta onlardan biri de yem ve hububat tüccarı.
She's gone to the best schools in the city, she's had the finest training I could get her, music and dancing.
Şehirdeki en iyi okula gitti. Ona sağlayabileceğim en iyi müzik ve dans eğitimini aldı.
Passing one of the screens, she found the Chinese room gone and Paul lying on the billiard-table
Paravanlardan birinin arkasına geçmişti ama Yasak Şehir orada değildi. Paul'u, bilardo masasının üzerine uzanmış bir şekilde bulmuştu.
I caught a glimpse and then she was gone.
Kısa bir bakış yakaladım ve ondan sonra kadın gitmişti.
My only sister, and now she's gone from the house of Danaher.
Tek kız kardeşim ve şimdi Danaher evinden ayrılıyor.
She's gone from you, and small wonder.
Seni terk etti, nedeni de belli.
My mother... she's not dead and gone to heaven... is she?
Annem... ölüp cennete gitmedi. Öyle değil mi?
No, she and Selena have just gone over to Kathy Ellsworth's house.
Hayır, Selena'yla birlikte Kathy Ellsworth'un evine gittiler.
And now she's gone.
Gitti işte.
And she's gone?
Ve gitti?
Since she's been gone, my life is nothing but beer and fishing.
Öldüğünden beri, benim yaşamım bira ve balıkçılık dışında hiçbir şey.
This is the third time that she's gone off on a buying spree... picked herself out a whole new wardrobe and charged it to Healy.
Üçüncü defadır eldeki bütün parayı alışverişe yatırıp... kendine yeni bir gardırop düzüyor ve borcunu Healy'ye yüklüyor.
Oh, your sister called to say she's going to Tucson to do some buying and she'll be gone the whole weekend and...
Kızkardeşin Tucson'a gideceğini ve tüm haftasonu kalacağını söylemek için aradı...
And she's gone to his trial looking like a widow already.
Yaşlı bir dul edasıyla, onun duruşmasına gitti.
We fixed a date for eleven and half-past eleven she's already gone.
11 için buluşma ayarlamıştık. Saat 11 : 30, çoktan gitmiştir.
Ms. Blanche, I'll tell you right now, if that sister of yours has gone and given you sleeping pills to keep you quiet while she's out doin I don't know what I'm sure as hell gonna call the police on her.
Size hemen söyleyeyimki Bayan Blanche, eğer şu kardeşiniz... sizi susturmak için uyku hapları vererek dışarı çıktıysa... Kendisi dışarıda kimbilir ne yaparken... Yemin ederim polis çağıracak ve yaptıklarını anlatacağım.
She's been gone an hour, and she took the boy with her!
Gideli bir saat oluyor ve çocuğu da yanında sürüklüyor.
I'll slip away from that possessive old bitch while she's having her siesta..... and be gone before she knows it.
Öğlen uykusundayken bu baskıcı yaşlı fahişeden tüyeceğim o fark etmeden gitmiş olurum.
She's sweet and bright and very, very beautiful, and he, well,..... he's gone straight, rather dull.
Kız tatlı, zeki ve çok, çok güzel, oğlan ise..... doğru yola girip sıkıcı olmuş.
She's gone abroad this year and I said...
Bu sene ülke dışına çıktı ve dedim ki...
Mom and me had decided to die together... but she's gone, alone, with medications.
Annem ile ben birlikte ölmeye karar verdik. Fakat o gitti, tek başına, ilaçlarını da almış.
Course I managed before... I managed before I met her and I'll manage now she's gone.
Gilda'yla tanışmadan... yaşayıp gidiyordum, yine yaşayıp giderim tabii.
For a month or two after you're gone, your wife and kids might take flowers to the cemetery, but once she's married again and the kids start calling Uncle Bill "Dad", your little grave will become just a mass of weeds.
Sen ölünce bir iki ay karınla çocukların mezarlığa çiçek götürür, ama yeniden evlenip çocuklar Bill'e "Baba" demeye başladı mı, mezarını otlar bürür.
And now she's gone.
Ve o şimdi gitti.
If it's in there and she can't open it, she will after you've gone.
Eğer bebek kasadaysa ve onu açmazsa, sen çıktıktan sonra açacaktır.
I stood there watching and she's gone.
Orada oturup gidişini izledim.
You loved her and you wanted her and you were willing to murder for her And now she's gone, and all that planning, all that sweat, and you wind up with nothing
Onu sevdin ve onun uğruna cinayet işledin, şimdi ise o yok, bütün o planlamalar, bütün o tatlı... ve elinde kalan bir şey yok.
She's gone off to Crete with the man from the dyers and cleaners.
Kuru temizleyicide çalışan adamla Girit'e gitti.
One night he went home and she was gone.
Bir gece eve geliyor ve karısı gitmiş.
She's only gone and married the frigger.
Gidip o herifle evlenmiş.
Two days she's been gone, and no news of her.
Kaybolalı iki gün oldu ve ondan henüz hiçbir haber alamadık.
And now she's gone.
Ve şimdi de gitti.
She's gone off with some rich fellow, and that's all there is about it.
Zengin bir herifle kaçtı işte. Başka bir şey bilmiyorum.
She must have taken the bath and gone out.
Banyo yapıp dışarı çıkmış olmalı.
I managed to fool one girl into loving me and now she's gone.
Bir kızı beni sevmeye ikna ettim o da gitti.
She says it's like a city in aspic, left over from a dinner party, and all the guests are dead and gone. It frightens her. Too many shadows.
Kardeşim sanki bu kentin bir partiden arta kalan çöplerle dolu misafirlerininse tümünün ölmüş ya da buradan gitmiş olduğunu söylüyor.
She's gone to try and put Randolph to bed.
Randolph'u yatağına yatırmaya gitti.
And now she's gone.
Ve şimdi gitti.
That's funny, I thought she'd gone to Canada. And is delicious and nutritious, in fact, it's veally good.
lezzetlidir ve doyurucudur... aslında, piğzola hağika..
and she's beautiful 17
and she's right 30
and she's dead 32
and she's 109
and she's like 63
and she's not 19
she's gone 1435
she's gone now 30
gone 1510
gone with the wind 52
and she's right 30
and she's dead 32
and she's 109
and she's like 63
and she's not 19
she's gone 1435
she's gone now 30
gone 1510
gone with the wind 52
gone forever 35
gone where 80
and so it begins 55
and so 1582
and soul 16
and so are you 214
and so on and so forth 34
and something else 47
and so are we 42
and so have you 26
gone where 80
and so it begins 55
and so 1582
and soul 16
and so are you 214
and so on and so forth 34
and something else 47
and so are we 42
and so have you 26
and somehow 99
and so do you 187
and so was i 23
and so on and so on 22
and so will i 38
and see 72
and still 144
and so were you 23
and so it was 18
and she said yes 23
and so do you 187
and so was i 23
and so on and so on 22
and so will i 38
and see 72
and still 144
and so were you 23
and so it was 18
and she said yes 23
and so should you 49
and so i 33
and so on 257
and she goes 33
and so far 102
and sometimes 297
and so do we 31
and so did i 52
and so do i 174
and soon 235
and so i 33
and so on 257
and she goes 33
and so far 102
and sometimes 297
and so do we 31
and so did i 52
and so do i 174
and soon 235