At that point Çeviri Türkçe
3,257 parallel translation
And at that point you could encode a new president, yes.
O sırada yeni bir Başkan oluşturabilirsin.
Amongst the 200 guys doing the Tour de France at that point, they're like, " You're working with Ferrari.
O sırada Fransa Bisiklet Turu'na katılan 200 kişi de " Ferrari'yle çalışıyorsun demek.
It was kind of wrong of him to do that, but the peloton was happy about it because they didn't appreciate what Simeoni was doing at that point.
Bunu yapması yanlıştı ama pelotonun hoşuna gitti çünkü o sırada Simeoni'nin yaptığını tasvip etmiyorlardı.
"to stand once again at that point in life..."
"Bir kez daha hayatın o noktasında olmak..."
Sadly, I would have been working his bag at that point.
Üzücü olan şu, ben çoktan ona vermiştim bile.
Everybody at that point assumes that he's guilty.
Herkes o zaman zaten onu suçlu olarak görecek.
And at that point, she would have banged half of Manhattan, so he wouldn't want her anyway, So romance or no romance, it's--it's over with.
Ve bu sırada ise, kız Manhattan'ın yarısı ile yatmıştır. Zaten adam artık kızı istemez. Romantik olsun ya da olmasın.
At that point, I knew that this wasn't some kind of game.
O noktada, bunun oyun olmadığını anladım.
And Julian Assange, who at that point was a young hacker, got into that world.
O sırada genç bir hacker olan Julian Assange da bu dünyaya girmişti.
We only kissed at that point, so I can't really pull any sort of territorial thing here, but look.
- Ben emin değilim ama..
And I'm worried that if you're fixating on this the balance of wrong connections to right connections could shift, and at that point we've lost our sanity.
Korkarım ki buna takıntı yaparsan yanlış bağlantılarla doğru bağlantıların dengesini bozulur ve aklımıza kaybettik demektir.
I think it's reasonable at that point to have some doubts, right?
Bu noktada bazı şüphelerimin akıllıca olduğunu düşünüyorum, değil mi?
And, at that point, you can do whatever you think is necessary, but I have to try it my way.
Ve bu noktada, ne yapmak gerektiğini düşünüyorsan yapabilirsin ama bunu kendi yolumla denemeliyim. Senin yolun nedir?
I feel like I was out of the room at that point.
O esnada kendimi odanın dışında gibi hissediyordum.
No, I guess, at that point, it'd really be more...
Sanırım hayır. Ama o zaman da bir asistana ihtiyacım olur.
It was all about enabling, and I realized at that point I cannot continue to support your emotional handicap.
Kendini ezdirme hakkındaydı. O zaman fark ettim ki, duygusal yetersizliğini desteklemeye devam edemem.
We're not at that point yet.
- Henüz o noktaya gelmedik.
The house... wonderful memories and a great life... that... that we all had there at some point, and... [gulping]
Evde harika anılarımız ve muhteşem bir hayatımız var, hepimiz bir yerde bunları paylaştık ama...
If at some point I've given you the impression that I don't know exactly what's going on around here, or that I'm some thick cunt you mess about, I apologize.
Eğer sana burada ne olduğunu bilmiyor gibi göründüysem, ya da kandırabileceğin aptal biri gibi göründüysem, özür dilerim.
Look, at some point, people have to tell their kids that Santa Claus isn't real.
Günün birinde çocuğunuza Noel Baba'nın gerçek olmadığını anlatmanız gerekir.
I understand that. But at this point...
Ama şu noktada...
At any point you could've told me that you were just using me.
Birçok kere, beni sadece kullandığını söyleyebilirdin.
At some point during the last few weeks it dawned on me that when I finished this novel, we were finished too.
- Ben mi? Son birkaç haftadır bu kitabı bitirdiğim de bizim de biteceğimiz gerçeğini anladım.
Okay, well, you're gonna have to wear this for me at some point, because I actually find that really sexy.
Tamam, sanırım onu benim için bir noktada giymen gerekecek. Çünkü üniformaları gerçekten seksi buluyorum.
Now, around chapter 12- - and I'm sorry to interrupt- - but it's at this point in the story that it's pretty obvious that I completely side with the girl.
Şimdi, 12.Bölümde, kusura bakma bölüyorum ama hikayedeki tam bu nokta çok açık ki ben tamamen kızın tarafındayım.
You know something? I don't think you ought to point that idiotic thing at me. You should really start thinking about your security protocol, don't you think?
Bence o gereksiz şeyi bana doğru doğrultmadan önce güvenlik protokollerinizi düşünmeye başlamalısın.
At that point he never came back in the office.
Bir lezbiyenin suratını yumrukladım... bundan gurur duymuyorum Bir daha ofise gelmedi.
It was canceled at the point where all of the planning that could be done on paper had been done and we were ready to start constructing sets.
"Dan O'Bannon'ın Sesi" Kağıt üzerinde... yapılabilecek tüm planların yapılıldığı ve... set inşasına hazır olduğumuz noktada iptal edildi.
Yeah, so when I was... blowing out candles on my birthday cake at some point during that day, you'd be doing the same.
Evet, bu yüzden ne zaman... benim doğum günü pastası üzerindeki mumları üfleme o gün bir noktasında, aynı yapıyor olurdu.
At least, the point where I thought that I could.
En azından, yabildiğimi düşündüğüm nokta.
I know that means little at this point, but I am.
Biliyorum bu noktada bunu söylemenin pek bir anlamı yok. Ama üzgünüm.
Don't point that fucking gun at me, okay?
O lanet silahı bana değdirme, tamam mı?
It means that at some point in time we were not alone.
Bir zamanlar evrende yalnız olmadığımız manasına geliyor.
I'm sure that at some point in your lives... all of you women out there... dream of finding the perfect lover.
Eminim bir noktada gerçek hayat... sensiz devam ediyor... mükemmel aşığı bulma hayali.
Several warnings have been posted. At this point, it is only for hail and high winds. But certainly, as the National Weather Service has issued that tornado warning, there is the potential for some tornadic activity as we progress throughout the day, as all of this travels across the state and to the east.
Şimdiye kadar şehirdeki şiddetli rüzgarları rapor ettik, fakat Ulusal Servis gün sonunda ani rüzgarların ve fırtınaların tehlikeli olabileceği uyarısını yaptılar.
And where was the knife at this point, the knife that was used to stab you repeatedly?
Peki o sırada bıçak neredeydi? Sizi tekrar tekrar bıçaklamak için kullandığı bıçak?
My point is that these are the years as moms we got to be at the top of our game.
Benim dediğim bu yaşlarında anneler olarak elimizden geldiğince özverili olmalıyız.
When you say "mobile phone", why do you point at that blue box?
Telefon dediğinde neden şu mavi kulübeye baktın?
Now, we know that the bride will retire to her bedroom at some point during the night to change her frock and the new frock will be accompanied by the diamond.
Şimdi, gelinin gecenin bir anında elbisesini çıkarıp elmasla birlikte yeni elbisesini giymek için odasına çekileceğini biliyoruz.
At one point, we hoped to see him in a Cardinal's hat, but our current relations with the church have precluded that.
İleride, onu Kardinal olarak görmeyi umuyorduk ama kilise ile mevcut ilişkilerimiz bunu imkânsız hale getirdi.
But then, you know, you're just gonna get to the point where you're not that bothered about listening to music at all.
Ama sonra öyle bir an gelir ki artık canın müzik dinlemek bile istemez.
We'd been hoping that the therapies we had Max on would keep his lungs going for a few more years until he reached puberty, at which point surgery would be a more viable option.
Max'e uyguladığımız terapilerin ciğerlerini ergenliğe ulaşana dek birkaç sene daha tutacağını düşünüyorduk ki o zaman ameliyat daha geçerli bir seçenek olurdu.
I hope you'll agree that you're not going to find better design or higher quality at this price point.
Bu fiyat seviyelerinde bundan daha iyi bir dizayn ve daha iyi bir kalite bulamazsınız.
You realize that you have to let it go, too, at a certain point?
Beli bir noktada gitmesine izin vermeliydin, farkındasın değil mi?
I bought your product for one purpose and one purpose only, to point at and say, "That is the exact Jacuzzi " owned by Hollywood film star, Nicholas Cage. "
Ürününüzü almamın tek bir nedeni vardı,... işaret edip, "Bu Hollywood film yıldızı Nicholas Cage'in kullandığı jakuzinin aynısı," demek.
It is at this point that I will give you all closure.
Bu kötü şeye bir son vereceğim.
At some point, it became cultural - "We're against that".
- Bir noktada, kültürel.. bir hal aldı... "Biz buna.. karşıyız".
I sort of liked that, at one point, it kind of got there, and then it backed off.
- Bir bakıma bunu sevdim, .. yükselişi ve sonra birden.. .. düşüşü.
I know that at this point you'll confess to everything I tell you to... so let's just stick to the facts.
Ancak bu koşullarda sana soracağım herşeyi itiraf edeceğini çok iyi biliyorum. O nedenle gerçeklere odaklanalım.
I don't know, V. At some point we might have to accept that it's not meant to be.
Bilmiyorum V, bir noktadan sonra bunun kaderimiz olduğunu kabullenmemiz gerekebilir.
That's not the point of you at all.
Senin amacın farklı.
at that time 260
at that moment 137
at that 82
at that age 33
point 398
points 477
pointer 34
pointy 21
pointing 28
pointless 39
at that moment 137
at that 82
at that age 33
point 398
points 477
pointer 34
pointy 21
pointing 28
pointless 39
point taken 185
point and shoot 18
point is 259
point blank 21
point made 26
point one 17
point of order 34
point being 36
at the movies 19
at the age of 82
point and shoot 18
point is 259
point blank 21
point made 26
point one 17
point of order 34
point being 36
at the movies 19
at the age of 82
at the end of the day 343
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the airport 47
at the moment 453
at the party 41
at this stage 63
at the house 47
at the time 529
at the end 233
at the very least 397
at the same time 408
at the airport 47
at the moment 453
at the party 41
at this stage 63
at the house 47
at the time 529