Doing things Çeviri Türkçe
3,298 parallel translation
- We take pride in doing things for ourselves around here.
- Biz kendimiz yapıyoruz. Kendimiz için böyle şeyler yapınca da gurur duyuyoruz.
Well, when a real man loves a woman, he doesn't mind doing things for her.
Gerçek bir adam bir kadını seviyor Peki, ne zaman, onun için bir şeyler yapmanın sakıncası yok.
Yeah, and you've spent your whole life doing things which make everybody else look shallow, trivial and pointless.
Evet ve hayatının tamamını diğer herkesi sığ, sıradan ve manasız gösterecek şeyler yaparak geçirdin.
There's a way of doing things.
İş görmenin yolu yordamı var.
With the new way of doing things, "unusual" belongs to you.
Artık işlerin ayarlandığına göre "sıradışı" durumlar size ait.
What is this allergy you have to doing things right?
İşleri düzgün yapmaya alerjin mi var?
I love doing things on the fly and in the studio...
Stüdyoda bir anda bir anda.. .. bir şeyler yapmayı seviyorum.
Doing things you don't wanna do is how you make a relationship work.
İlişkini yürütmek istiyorsan bazen istemediğin şeyleri de yapacaksın.
Hey! You hand him the phone right now or I'm gonna start doing things you're gonna regret.
Telefonu hemen ona ver yoksa pişman olacağın şeyler yapmaya başlarım.
So when you were doing things for her, did you ever meet with anyone else?
Peki sen onun için bu işleri yaparken, başka biriyle tanıştın mı?
But even if you are, I'm not doing things Evan's way anymore.
Ama haklı olsan bile artık bu işi Evan'ın yöntemleriyle yapmıyorum.
The most important thing I discovered a few days after turning 65 is that I can't waste any more time doing things I don't want to do.
65 yaşına bastığım günden az sonra keşfettiğim en önemli şey yapmak istemediğim şeylere artık zaman ayırmak istemediğim oldu.
When I was at City Hall, I realized I was doing things completely backwards.
Belediyedeyken, tamamen bambaşka şeyler yaptığımı farkettim.
I keep doing things without thinking how they're gonna affect my future or my... boyfriend.
Davranışlarımın geleceğimi ya da erkek arkadaşımı nasıI etkileyeceğini düşünmeden hareket ediyorum.
I keep doing things without thinking how they're gonna affect my future or my... boyfriend.
Geleceğimi veya sevgilimi nasıl etkileyeceğini düşünmeden hatalar yapıyorum. Dışarı çıkman gerekiyor.
New kids around and a new way of doing things.
Yeni çocuklar ve işleri halletmenin yeni yolu.
Doing things alone is what gets us in trouble.
Bunu tek başımıza yapmak başımıza dert açar asıl.
Lucas was blackmailed into doing things for Mona, remember?
Lucas'a Mona için çalışması için şantaj yapılmıştı, hatırladın mı?
He was doing things for her.
O bunları onun için yapıyordu.
Sometimes when the mob mentality takes over, people are capable of doing things they would never do when they're alone.
Bazen korku hissi, düşünceyi alt ettiğinde insanlar asla yapmayacakları şeyleri dahi yapabilirler.
If we're gonna end this, if we're gonna find Joe, we're gonna find his son, the rest of them, we got to start doing things a different way.
Bunu bitireceksek, Joe'yu bulacaksak, oğlunu ve diğerlerini bulacaksak artık farklı bir yöntem uygulamamız gerekiyor.
Always doing things for others.
Hep başkaları için bir şeyler yapardı.
- There's a few things need doing.
- Daha yapılacak birkaç iş var.
♪ Doing ordinary things
# Doing ordinary things ( sıradan şeylerle uğraşan... )
Well, unlike you, I'm capable of doing two things at the same time.
Senin aksine baba, ben iki şeyi aynı anda yapabiliyorum.
You're young, shouldn't you be doing, you know, young things?
Gençsin, bilirsin, genç işleri yapman... gerekmez mi?
The thing to do what I do, which is my work and my school... and all the things I'm doing, much like finding myself.
Yaptığım şeyleri, yani işimi ve okulumu... ve yaptığım bütün şeyleri kendimi bulmak için yapıyorum.
And I want to have you out there salsa-ing, sweating and grinding up against a complete stranger that you don't even know, having a pretty good time doing some wrong things.
Ve ben terleme ve taşlama, orada salsa-ing dışarı istiyorum kadar bile bilmiyorum tam bir yabancı karşı, çok iyi bir zaman bazı yanlış şeyler yapıyor olması.
Ohio is doing its best to keep a cool head, but down here somewhere in the middle, things are getting much, much hotter.
Ohio başını serin tutmak için elinden geleni yapıyor, ama şurada aşağılarda işler gittikçe gittikçe ısınıyor.
She signals to a man with darkly arab features and scuffed shoes, and he takes her to a room in the back where men and boys are doing unmentionable things to each other, clouded by opium and broken dreams.
Şıpıdık pabuçlu Arap birine yazar. Ve adam onu arkadaki odaya götürür. Erkekler ve oğlanların birbirlerine anlatılmayacak şeyler yaptığı yere.
They're an average guy doing average things.
Sıradan şeyler yapan sıradan insanlar.
That you've been doing unspeakable things?
Söylenmeyecek şeyler yaptığınızı mı?
Not just of doing more bad things but of NOT CARING!
Daha fazla kötü şeyler yapma eşiğinde değil, umurumda olmamasının eşiğindeyim!
I don't know if I was cured, but I certainly didn't feel like doing the things that made'em give me the shocks.
İyileştim mi bilmiyorum ama kesinlikle bir şeyler yaparken bana şok verebilecekleri aklıma geliyordu.
You're doing great things.
- Hayır, işlerin harika.
Even if somehow you were able to convince anyone that I was capable of doing these things, you and I both know I would never see the inside of a jail cell.
Bunları benim yaptığıma birilerini inandırmayı başarsan bile ikimiz de biliyoruz ki, ben asla bir hapishane hücresine girmeyeceğim.
He is a normal guy who got dealt a shitty hand, and in spite of that, he's not letting it stop him from doing the things that he loves.
O, boktan problemi olan normal bir çocuk. Buna karşın sevdiği şeyleri yapmasına, engel olmasına da hiç izin vermiyor.
I just think she wants to be doing other things.
Sadece başka şeyler yapmak isteyeceğini düşünüyorum.
Been doing this a long time, and one of the things I've learned is that the first Answer might not be the right one.
Bu işi uzun zamandır yapıyorum....... öğrendiğim bir şey varsa o da akla ilk gelen cevabın doğru olmayabileceğidir.
I felt like we were doing the same things at different times of day like I was eating or showering or sleeping at the same time he was.
Onunla aynı anda yemek yiyormuş, duş alıyormuş ya da uyuyormuşum gibi.
My heart is doing weird things, Antoine.
Kalbim tuhaf şeyler yapıyor, Antoine.
Not a problem, sir, but the people doing strange things in their sleep
Durum böyle değil, efendim ama insanlar uyurken böyle şeyleri yapabilirler.
- Wh... - He's over here doing some quite sensational things.
Burada oldukça harika işler yapıyor.
Okay, but we haven't been doing any of those things.
Tamam, ama bu bahsettiğin şeylerin hiçbirini yapmadık ki.
Well, sometimes doing nothing makes you just as guilty as if you did a whole bunch of things.
Bazen hiçbir şey yapmamak sizi her şeyi yapmış kadar suçlu kılar.
I want to spend all the days I have left with the people I love, doing the things I...
Geri kalan bütün günlerimi sevdiklerimle ve sevdiğim şeyleri yaparken geçirmek istiyorum...
Don't you got better things you can be doing with your time?
Boş zamanında yapabileceğin daha iyi şeyler yok mu?
You're supposed to stop her from doing stupid things like this, not help.
Böyle aptalca şeyleri yapmasına engel olman gerekirdi...
'Cause, trust me, there are plenty of things I'd rather be doing than babysitting your ass for the next 24 hours.
Çünkü inan bana 24 saat sana bakıcılık yapmak dışında tercih ettiğim bir sürü iş var.
♪ on the scene, cool teens doing ninja things ♪
Etrafta ninjacılık yapıyorlar
¶ cool teens doing ninja things ¶
Etrafta ninjacılık yapıyorlar
things 422
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things will change 18
things have changed 201
things to do 42
things could be worse 16
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things like 24
things will change 18
things have changed 201
things to do 42
things could be worse 16
things are looking up 44
things are great 27
things are going well 18
things are different 35
things are changing 33
things are good 60
things like this 16
things are bad 21
things like that 163
things are different now 78
things are great 27
things are going well 18
things are different 35
things are changing 33
things are good 60
things like this 16
things are bad 21
things like that 163
things are different now 78
things changed 35
things are fine 21
things would be different 16
things got out of hand 38
things are 35
things are going to change 16
things that 17
doing 146
doing my best 16
doing it 61
things are fine 21
things would be different 16
things got out of hand 38
things are 35
things are going to change 16
things that 17
doing 146
doing my best 16
doing it 61