English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / Have they gone

Have they gone Çeviri Türkçe

948 parallel translation
[thinking] All right, how far have they gone by now?
Pekala... Şimdiye kadar ne kadar ilerlemişlerdir?
- Have they gone?
- Gittiler mi?
Where have they gone?
Neredeler?
- I saw Nancy and Mr. Mallen get in a cab. - Where have they gone?
Nancy ile Bay Mallen'ın arabaya bindiğini gördüm.
Why have they gone to the village?
Köye neden gittiler?
Where have they gone?
Nereye gitti bunlar?
- - Have they gone, Mitch?
Gittiler mi, Mitch?
Have they gone?
Gittiler mi?
From the farms they have gone ; from the schools, from the factories.
Çiftliklerden gittiler okullardan, fabrikalardan.
They have gone bravely, nobly, ever forward, realizing there is no other duty now but to save the fatherland.
Vatanı korumaktan daha önemli bir şey olmadığını fark ederek kahramanca ve asil şekilde gittiler, hep ileri gittiler.
Have they gone, fred?
Herkes gitmiş galiba.
You did have looks, but they're gone now.
Dış görünüşün iyiydi, ama o da yok artık.
Where could they have gone?
Nereye gitmiş olabilirler?
- Have they been gone long?
- Herkes gideli çok oldu mu?
They must have gone home
Eve dönmüş olmalılar.
Oh, yes, they've gone, like the guards have gone tonight.
Evet, gittiler. Tıpkı bu gece giden muhafızlar gibi.
What I can do possibly is to clear up a few misapprehensions... that have seems to have crept into the public discussion of this movement... and revise some of the epithets that have been applied to us... by some who have not gone as deeply into the matter as they might.
Benim yapabileceğim şey ise bu hareketin toplumsal tartışmalarına yerleşmiş bir kaç yanılgıyı açıklığa kavuşturup meseleye bakmaları gerektiği kadar derin bakmayan bazıları tarafından bize karşı öne sürülen bir takım yakıştırmaları düzeltme olacaktır.
- I doubt it... or they wouldn't have gone to such lengths to recover the negative.
- Bundan şüpheliyim öyle olsa negatifi geri almak için bu kadar uğraşmazlardı.
You were to have gone with the Wing Commander, Mr. Manning, but I happen to be rejoining my outfit not far from your own destination, so they asked me to bring you down from London.
Filo komutanıyla gidecektiniz Bay Manning. Fakat ekibime katılacağım yer gideceğiniz yerden pek uzak değil. Bu yüzden sizi Londra'dan getirme görevini bana verdiler.
It's all right. They have gone.
Tamam, gittiler.
Because all the fisherman have gone off with the fleet and they won't be back until tomorrow night.
Çünkü bütün balıkçılar gurup halinde denize açıIdılar, yarın geceye kadar da dönmezler.
They have all gone but two men.
İkisi dışında hepsi gitti.
They have gone to do exercise in the hill.
Çalışmak için tepeye çıktılar.
They must have gone somewhere, Buck.
Ama bir yere gitmiş olmalılar, Buck.
Quite a lot of little niggers have gone out, haven't they, one way or another?
Öyle ya da böyle, bir sürü kişiyi oyundan çıkardın değil mi?
He says the men he left behind--1 0 of them- - Have been commanded to hold on and fight to the death, but they're pretty well gone now, and he rather guesses they'll be willing to surrender.
Arkada bıraktığı on adamın ölümüne savaşmaları emrini aldıklarını söyledi, ama şu anda oldukça bitikler ve tahminine göre pes edecekler.
They couldn't have gone down there.
Oraya gidemezler.
How long have they been gone?
Gideli ne kadar oldu?
Things haven't gone off exactly like they might have, but -
İşler tam olarak planlandığı gibi gitmedi ama...
How many times have they come and gone?
Acaba kaç kez gidip geldiler?
The world will some day see paintings of her, and of her and me and then it will think : "What a pity they have gone and left nothing behind"
Insanlar bir gün onun tablolarını seyredecek, ve adımı öğrencek, ve düşünecek : "Geriye hiçbir şey bırakmadan ölmüş olmaları ne acı."
- Could they have gone hunting?
- Avlanmaya gitmiş olabilirler mi?
They said that you'd gone to sleep even before you had time to have a drink.
Bir yudum almadan uyuyup kalmışsınız dediler.
Do you know where they might have gone this morning?
Bu sabah nereye gitmiş olabileceklerini biliyor musunuz?
How the hell could they possibly have gone out?
İçinden nasıl çıkmış olabilirler ki?
They have both gone.
Her ikisi de gitti. - İkisi de mi?
The young lady should have gone to a place where they do her people.
Genç bayan, kendi ırkından olanların kabul edildiği bir yere gitmeliydi.
They must have gone to get Irene's scarf.
Irene'in şalını almaya gitmiş olmalılar.
They might have gone too far.
Fazla ileri gitmiş olabilirler.
They have gone? Yes.
Gittiler mi?
I could have gone. But they die in the end.
Gidebilirdim ama sonunda hepsi ölüyor.
Things have kind of gone to hell, haven't they?
İşler çığırından çıktı, öyle değil mi?
- They must have gone for a walk.
- Herhalde yürüyüşe çıktılar.
With the ship and the ray gun gone, they have no control.
Gemi uzaklaştı, artık onları kontrol edemezler.
They have gone.
Gittiler.
- They have gone to the trial.
- Mahkemeye gittiler.
They must have gone out the alley.
Avluyu geçmiş olmalılar.
They have listened how life came back to me and gone away praising.
Hepsi bana nasıl can geldiğini dinledi ve dua ederek geri gitti.
The fact is, I can hardly wait to join Motome and Miho and Kingo in that world to which they have gone ahead.
İşin doğrusu Motome, Miho ve Kingo'nun yanına gitmek için can atıyorum.
They have gone into the night.
Gecenin derinliklerine gittiler.
They have gone.
Gitmişler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]