It could be nothing Çeviri Türkçe
173 parallel translation
It could be nothing or could be a kilo of gold.
Ve seçtikleri o çuvalda'hiçbirşey'ya da bir kilo altın olabilir!
It could be nothing else.
Başka bir şey olamazdı.
It could be nothing.
Hiçbir şey demek olmayabilir.
It could be nothing. It could be a bleed.
Ya hiçbir şey, ya da kanama.
Well, it could be nothing more than the result of a sleepless night. But let's be sure.
Uykusuz bir geceden başka bir şey olmayabilir de ama emin olsak iyi olur.
- I don't know. It could be nothing but a waste of time, Father.
Vakit kaybından başka bir şey olmaz peder.
OK, so then it could be nothing.
Pekâlâ, önemli bir şey olmayabilir.
It could be nothing, but we should admit you for observation.
Önemli olmayabilir ama gözlemlemek için hastaneye yatırmalıyız.
She said it could be nothing.
Önemli olmayabilir dedi.
I don't know. You know, it could be nothing.
- Hiçbir anlamı olmayabilir.
- It could be nothing.
- Birşey de olmıyabilir.
Look, it could be nothing, but a pregnancy at your age is...
Bak, hiçbir şey olmayabilir, ama senin yaşında hamilelik...
It could be nothing.
Önemli olmayabilir.
Or it could be nothing.
Hiçbir şey olmayabilir de.
There's also the possibility it could be nothing.
Bir şey olmama ihtimali de var.
It could be nothing significant, maybe a candle, a paperweight.
Önemli bir şey olmayabilir, belki bir mum, belki de bir kağıt ağırlığı.
It could be nothing.
Boş yere mi?
It could be nothing, but I keep hearing the name harold felgate.
Randevu yerleri falan? Belki manası yoktur ama bu aralar Harold Felgate ismini sık duyuyorum.
Nothing else it could be.
Başka birşey olamaz.
Meaning that I can tell nothing, but it could be the first month of pregnancy, and so...
Yanlış anlaşılmasın, bir şey bulamadım ama hamilelik söz konusu olabilir. - Öyle mi?
In the National Unity system, he who fell out could be left to die, and there would be nothing wrong about it after all.
Ulusal Birlik sisteminde,... anlaşamadıklarını ölüme terk ederlerdi,... nihayetinde bu yanlış bir hareket olurdu.
It's nothing compared to what you could be making on the big con.
Büyük işlerde yapabileceklerinle kıyaslanınca hiçbir şey.
I don't have to point out to you that... if we can prove it had nothing to do with Israel, we could be averting one mother of a major flare-up.
Bunu açıklamak zorunda değilim... Eğer, İsrail'le alakası olmadığını kanıtlayabilirsek, ateşi söndürmüş oluruz.
Afterwards, I tried to convince myself that I'd imagined that colour, that I hadn't seen it, that nothing on this earth could be that beautiful.
Sonradan, o rengi benim hayal ettiğime dair kendimi inandırmaya çalıştım. Onu görmediğimi, dünya üzerinde hiçbir şey onun kadar güzel olamazdı.
You know what? If it were the other way around, there is nothing you could put on a list... ... that would make me not want to be with you.
Biliyor musun eğer tam tersi olsaydı, senin listeye koyacaklarından hiç biri, beni seninle olmaktan vazgeçiremezdi.
'Then he realised nothing could be done about it'except stay in Zaire an extra six weeks and make the best of it.'
Bir süre sonra sakinleşti ve fark etti ki bu konuda hiçbir şey yapılamaz Zaire'de altı hafta daha kalıp elinden geleni yapmaya devam etmek dışında.
I did absolutely nothing... and it was everything that I thought it could be.
Hem de hiçbirşey... ve bu, olabilecek en güzel şeymiş.
If you had it in your pocket, nothing could be easier.
Eğer cebinde taşırsan çok kolay olur.
As for bigger ideals, it could be one of the greatest missed opportunities of our times if free software liberated nothing but code.
büyük idealler için zamanımızın kaçırılmış fırsatlarından bir tanesi. Özgür yazılım sadece kodu serbest bıraktı ve çıkış amacına tam olarak ulaşamadı
You're tired, it could all turn out to be nothing
Bitkinsin, ucundan hiçbir şey de çıkmayabilir
Well, seven or eight years ago, there'd be nothing we could do about it.
Bu yedi ya da sekiz yıl önce olsaydı, bu konuda yapabileceğimiz hiçbir şey olmazdı.
You've been a lot of help, and, doctor, I think you can appreciate how important it could be that you say nothing about this to anyone.
Teşekkürler doktor. Çok yardımcı oldunuz. Sanırım bu konuşmanın gizli kalmasının ne kadar önemli olduğunu söylememe gerek yok.
It could be that I have some unresolved anger towards society that has nothing to do with you.
Topluma karşı henüz çözemediğim ve seninle hiçbir ilgisi olmayan bir öfkem var.
It may sound easy, but nothing could be harder.
Kulağa kolaymış gibi gelir, ama hiçbir şey bundan zor olamaz.
- Nothing, it just could be the last time that you and I stand beside the Vista Cruiser.
Vista Cruiser'ın yanında oturmamızın sonuncusu olabilir.
- What's wrong? Nothing it's just this could be the last time that... you and I watch Gilligan get hit on the head by the Skipper.
Yok bişey, sadece bu son kez senle benim... birlikte kaptanla Gilliganın * tesadüfen rastgelmesini izlememiz olabilir.
Listen, if Claudia really wanted to kill me... she's so good at hiding it, there'd be nothing anyone could do about it.
Dinle, eğer Claudia beni gerçekten öldürmek isteseydi, bunu gizlice yapmakta çok iyidir. Bunu hiç kimse engelleyemezdi.
And even if he did, there would be nothing he could do against it.
Zaten bilseydi hiçbir şey olmazdı. Ona karşı koyabilirdi.
There is nothing you can do about it... he could be any one.
Bunun için siz birşey yapamazsınız. O herhangi birisi olabilir.
I mean, let's face it, the Elder said this could be nothing.
Yani, o da kabul edelim, Elder bu hiçbir şey olabileceğini söyledi.
- No! How could it be? Nothing happened.
Tabi ki hayır, neden olsun ki?
- My father always told me that nothing had meaning unless it could be put on the record.
- Babam her zaman bana kayıt yapmadığın sürece hiçbir şeyin kıymeti yoktur demiştir.
For fuck's sake, I was forced to see him be murdered, and could do nothing about it.
Onun öldürülmesini zorla izledim ve hiçbir şey yapamadım.
Nothing could be simpler, could it?
Hiçbir şey daha kolay olamaz. Değil mi?
It seemed that nothing could ever come between us and that we would always be together.
Aramıza hiçbir şey girmeyecek gibi gözüküyordu. sonsuza dek beraber olacağımızı düşünüyorduk.
There might be a small nodule in there, but it could easily be nothing.
İçinde küçük bir beze olabilir ama hiçbir şey de olmayabilir.
Maybe a small stroke or some other underlying condition that could be causing this. Or it might have nothing to do with it at all.
Belki hafif bir felç ya da buna sebep olabilecek farklı bir şeyden olmuştur, ya da olanlarla bir ilgisi olmayabilir.
- There's nothing else it could be, Sam.
Başka bir şey olamaz, Sam.
Officially, maybe, they want nothing to do with him, but unofficially it could be their dirty work.
Aslında resmi olarak onunla hiç bir şey yapmak istemiyorlar ama gayriresmi olarak pis işlerini yaptırıyorlar.
It could be nothing.
Belki de bir şey değildir.
Nothing's happening. It's like a funeral hall in there. I didn't know 13-year-old girls could be so unhappy.
Burası cenaze evi gibi. 13 yaşındaki kızların bu kadar mutsuz olabileceğini bilmiyordum.
it could kill you 25
it couldn't be helped 24
it could be worse 106
it could work 74
it could happen 61
it couldn't be 61
it couldn't 27
it could have been worse 50
it could go either way 16
it could be 318
it couldn't be helped 24
it could be worse 106
it could work 74
it could happen 61
it couldn't be 61
it couldn't 27
it could have been worse 50
it could go either way 16
it could be 318
it could be you 17
it couldn't hurt 20
it could kill him 17
it could be fun 40
it could happen to anyone 28
it could be anybody 30
it could be anything 89
it could've been worse 30
it could be anywhere 59
it could be important 23
it couldn't hurt 20
it could kill him 17
it could be fun 40
it could happen to anyone 28
it could be anybody 30
it could be anything 89
it could've been worse 30
it could be anywhere 59
it could be important 23