English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ S ] / So hey

So hey Çeviri Türkçe

6,195 parallel translation
Hey, so...
Hey, peki...
Hey, just so you know, I'm coming through you for the touchdown.
Hey, sadece bil diye söylüyorum, sayı yapmak için peşindeyim.
Hey, so?
Hey, öyle mi?
- Hey, I didn't see you, so I got out!
- Hey, sen gelmedin, bende onun için çıktım!
Hey, there're so many here.
Sayıları çok fazla.
Hey. Hey, thanks so much for coming, guys.
Geldiğiniz için sağ olun arkadaşlar.
Take a bow for being so cool. Hey, Johnny!
Selam Johnny!
Hey, Johnny Karate, I'm so happy to be here on your last show ever.
Selam Johnny Karate. Son programında yer aldığıma çok sevindim. Selam Leslie.
Hey. I just get so mad at the service in here, I want to strangle my phone.
Buradaki servise çok sinirleniyorum, telefonumu boğazlamak istiyorum!
Hey, Chick, um... so, how long you been, uh, seeing Betty?
Chick... Ee, ne kadar süredir Betty'le görüşüyorsunuz?
Hey, I'm meeting my celebrity patient for lunch, so let's all be cool, like Big Tom, hmm?
Ünlü hastamla öğle yemeği randevum var o yüzden hepimiz sakin olalım olur mu, Koca Tom gibi yani?
Hey, would you babysit Baby Bobby tonight so Travis and I can go out?
Travis'le çıkacağız da, Bebek Bobby'ye bu gece bakabilir misin?
Hey, Danny, thank you so much, huh?
Çok teşekkürler, Danny.
Hey, uh, on the bright side, at least I'm going to jail, so, you know, I'll be out of your hair, huh?
İyi yanından bakalım, en azından hapishaneye gideceğim böylelikle yakandan düşeceğim. - Bu benim mutlu mu ediyor sanıyorsun ya?
Hey, so you're getting out, huh?
Çıkıyorsun demek.
Hey, so when you started taking Truvada, did you have, like, crazy side effects?
Truvada almaya başladığın zaman delice yan etkileri olmuş muydu?
So you want to take that turn right now, or what?
Hey Vegeta! Şimdi sen geçmek istiyor musun, istemiyor musun?
Hey, so, Chris here thinks that I should apologize... for taking your picture... or something, I don't...
Selam. Chris, fotoğrafını çektiğim için özür dilemem gerektiğini düşünüyor. Ya da öyle bir şey, dinliyormuş gibi yaptım.
Hey. So, how was your first...
- İlk günün nasıl...
Hey Kumar! What are you doing in Finland for so many clays?
Kumar, kaç gündür Finlandiya'da ne yapıyorsun?
Hey, Annie. This place is so conceptual.
- Burası konsept ağırlıklı bir yer olmuş.
- I'm so sorry. Hey.
- Çok üzgünüm.
Hey, you are so lucky.
- Çok şanslısın.
so here's the thing. arrest me when I'm just like hanging out in the food court at the mall. right? hang out at the mall and see if I can arrest Liz today.
Hey, ben bir şey yapmadım. Neden beni tutukladığını merak ediyorum? Alışveriş merkezinde biraz eğleniyordum.
So, uh [breathes deeply] hey, what you doing?
Ee, uh, nabıyon?
- Hey, so, what's the plan, anyway?
- Planımız ne yönde şimdi?
- Hey! - So your blood pressure's pretty good.
Kan basıncın gayet iyi durumda.
Thank you so much.
Çok teşekkür ederim. - Hey, Mindy.
Hey, that wasn't so hard, huh?
Pek zor olmadı, değil mi?
So hey, let's get together again.
Tekrar bir araya gelelim ya.
Hey, Frank, I know you're trying to be healthy, so I got you a hoagie with extra pickles in it- -
Sağlıklı olmaya çalıştığını biliyorum. Bu yüzden sana ekstra turşulu ekmek arası salata aldım.
Hey, Dad, hey, um, so, I-I know you told us to stay out of it, but, but we found out that there was another guy.
Bu işe karışmamamızı söylediğini biliyorum ama başka bir adamın daha işin içinde olduğunu öğrendik.
Well, man, I'm in it for the money, but hey, it's the little perks that make it so rewarding.
Ben bunu para için yapıyorum ama böyle küçük sürprizler, işi yapmaya değiyor.
Hey, uh, Font, why do you think Milt's being so intransigent about his reason for being here?
Font, sence Milt'in burada olma nedenini açıklamada inatçı davranmasının sebebi ne?
Hey, so now that you've been awarded the biggest award in all of the country, Mr. Shepard, where do you go from here?
Hey Şimdi sen en büyük ödülüne layık oldum. Ülke, mr tüm.
Hey, that's good, because tomorrow's my party anyways, so you can just tell everybody to RSVP, and then they can come.
Çünkü, bugün benim partim var. Herkese haber verirsin. Onlar da partiye gelirler.
Hey. I'm so glad that you could make it.
Bunu becerebildğimize sevindim.
So everything worked out for you, hey?
Demek her şey istediğin gibi oldu, öyle mi?
Hey, hey, hey, you can make your point - without being so harsh.
- Bu kadar sert olmadan anlatabilirdin.
Hey, uh, okay, so which one of you is Karlson with a "K"?
Merhaba. Pekâlâ. Şimdi hanginiz Karlson?
Hey! Should I have brought a picture of my mom, so we can start up a search party?
Annemin fotoğrafını getirmeli miyim, böylece arama partisine başlayabilelim?
Hey, so, Ellie thinks I should record some of my songs.
Ellie bir kaç şarkımı kaydetmem gerektiğini söylüyor.
Hey, so what time does he come tomorrow?
Yarın kaç gibi gelecek?
Um, hey, Oscar, it's a great party, but my - flight leaves in eight hours, so...
- Oscar, parti harika ama uçağım 8 saat içinde kalkıyor, o yüzden...
- You're so welcome, hey.
- Önemli değil.
Hey, who knew that boat was gonna be so heavy?
Kim o botun o kadar ağır olabileceğini bilirdi ki?
- Hey, um, so I have something to say.
Sana söylemem gereken bir şey var. - Dinliyorum.
Hey. So where's that gay genius I've been hearing so much about?
Bu kadar bahsettiğin eşcinsel deha nerede?
Hey, so what's the deal with this psych eval I gotta get?
Şu ruh sağlığı testi dedikleri nasıl bir şey?
♪ You're so fine you blow my mind, hey, Mickey ♪
# O kadar iyisin ki aklımı alıyorsun #
HEY, IF YOU HATE FRESNO SO MUCH WHY DID YOU COME BACK?
Fresno'dan bu kadar nefret ediyorsan neden geri döndün?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]