Table for two Çeviri Türkçe
228 parallel translation
- This is a table for two.
- Bu iki kişilik bir masa.
- Table for two.
- İki olsun.
- Table for two, please.
- İki kişilik masa, lütfen
- No, a table for two.
- Hayır, iki kişilik bir masa.
- Just want a table for two.
- İki kişilik bir masa olsun.
- Hey, Peter, a table for two.
- Hey, Peter, iki kisilik bir masa.
Set up a table for two.
İki kişilik masa aç.
Excuse me, your table for two in the dining car is ready, Mr. Blaine.
Affedersiniz, yemek vagonundaki iki kişilik masanız hazır Blaine Bey.
- Have you a table for two?
- İki kişilik masanız var mı?
- A table for two, Philip.
- İki kişilik masa, Philip.
Table for two at The Colony before the show, table for two at The Persian Room after the show. A corner table, dark.
Tiyatro'dan önce The Colony'de iki kişilik rezervasyon..... sonra da The Persian Room'da, masa karanlık bir köşede olsun.
- Table for two, please.
- İki kişilik masa, lütfen.
I hope, when this is all over, you'll let me try to make it up to you over a table for two in a dark café.
Umarım bu iş sona erince, sizinle barışmak için... kuytu bir kafede bir masada oturabiliriz.
A table for two?
iki kişilik masa mı?
A table for two?
- İki kişilik masanız var mı?
A table for two.
İki kişilik masa.
- A table for two?
- İyi akşamlar. 2 kişi, değil mi?
Candle-nook room, quiet corner-table for two.
Şömineli odada, iki kişilik sessiz bir masa.
Mr. Trevor Graydon would like a quiet corner table for two.
Alo? Bay Trevor Graydon adına iki kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
Yes. I want a table for two and stuffed chicken for 8 : 00.
İki kişilik masa ve saat sekize tavuk hazırlasın.
The samovar has been on the table for two hours, and they are all out walking!
Semaver iki saattir masada, onlarsa yürüyüşe çıktılar!
Letting me freeze my behind off at a blackjack table for two hours waiting for some nonexistent diamonds!
Var olmayan elmaslar için iki saat blackjack masasında sırtım tutuldu!
Table for two, please, in the back, if you could.
Bize 2 kişilik bir masa lütfen, eğer mümkünse içerilerden olsun.
Set the table for two, as usual.
Masayı iki kişilik hazırla.
- Table for two?
- İki kişilik bir masa mı?
# There's one lonely girl # # saturday night # # nothin'to do # # and there's one lonely guy # # all by himself # # at a table for two # # and it's sad #
# Orada yanlız bir kız var # # cumartesi gecesi # # yapacak hiçbir şey yok # # ve yanlız bir adam var # # tamamen kendi kendine # # iki kişilik masada # # ve bu üzücüydü # #'çünkü tek bir yanlız adam #
A table for two, please.
İki kişilik masa.
Table for two?
Masa iki kişilik mi olacak?
- We'd like a table for two.
- İki kişilik bir masa istiyoruz.
A table for two, gentlemen?
İki kişilik masa mı baylar?
I'll take a table for two.
İki kişilik bir masa istiyorum.
- Table for two, gentlemen?
- İki kişilik masa mı, baylar? - Evet.
If you'd like to follow me, there's a table for two over by the window.
Beni takip ederseniz pencerenin yanında iki kişilik bir yer var.
A table for two.
İki kişi için bir masa.
Table for two, please.
İki kişilik masa, lütfen.
It is also a table for two people.
Zaten iki kişilik bir masa.
I'll take that table now, friend, for two.
O masaya şimdi geçeceğim, dostum. İki kişilik.
The table's laid for two.
- Sofra iki kişi için hazırlanmış.
I told you two bouillabaisse for Table 1.
1. masa için iki bouilbaisse söylemiştim.
Table for two, please.
İki kişilik bir masa, lütfen.
Two whiskeys for that table.
Şu masa için iki viski.
This table is, uh, kind of small for two people.
- Rezervasyon var mı? Masa küçük.
Two bourbons on the rocks for table three.
Üçüncü masaya iki buzlu burbon.
For instance, doesn't it bother you that you and that little man are the only two Germans who aren't at the captain's table?
Mesela Kaptan'ın masasında siz ve o küçük adam dışında diğerlerinin Alman olması canınızı sıkmıyor mu?
Oh, uh, would you put those chairs over there, and could you get me two more for the hors d'oeuvre table?
Bu sandalyeleri oraya koyar mısın, ve kanepelerin olduğu masa için iki tane daha getirir misin?
But after Bernhard had been not two years in Mühlhausen, his father had to pay not only for his table there, but also a bill, which had presumably caused his removal, and also a few ducats for some debts.
Fakat Bernhard Mühlhausen'de henüz iki yıl bile geçirmemişken babası, sadece ordaki hesabını değil, kanımca taşınmasına sebep olmuş başka bir faturayı, ve birkaç gümüş para değerindeki bazı borçlarını da ödemek zorunda kaldı.
And a table lamp for two coffees and biscuits.
- İki kahve ve bisküvilere.
Two of those for table nine, and one of those, and that's for table four.
- Si? İkisi Masa 9 için, biri de... bu da Masa 4'e.
Two more rounds for the pool table, on the house.
Bilardo için iki raund daha, müesseseden.
On the table were two big bottles of lemonade, cream cake, cooking chocolate, big box of marshmallows, and Maria said "Look, this is all for you."
Masanın üzerinde iki büyük şişe vardı. Limonata, krem kek, sıcak çikolata, marshmallow. Ve Maria "Bak, bunlar senin için" dedi.
I want a table for two, and I don't mean Siberia, 15. Hello.
Alo.
table for one 38
for two hours 22
for two days 31
for two years 87
for two 39
for two weeks 48
for two months 25
two hours later 53
two and a half men 29
two hours 343
for two hours 22
for two days 31
for two years 87
for two 39
for two weeks 48
for two months 25
two hours later 53
two and a half men 29
two hours 343
two hours ago 92
two weeks later 82
two weeks ago 326
two months later 53
two years later 88
two years ago 477
two hearts 28
two more 130
two beers 79
two months ago 182
two weeks later 82
two weeks ago 326
two months later 53
two years later 88
two years ago 477
two hearts 28
two more 130
two beers 79
two months ago 182
two days ago 368
two arms 16
two o'clock 76
two seconds 191
two years 509
two thousand dollars 17
two hands 45
two and a half 63
two thousand 72
two people 83
two arms 16
two o'clock 76
two seconds 191
two years 509
two thousand dollars 17
two hands 45
two and a half 63
two thousand 72
two people 83
two sugars 100
two men 105
two brothers 30
two weeks 445
two minutes 637
two tickets 43
two words 186
two things 153
two men 105
two brothers 30
two weeks 445
two minutes 637
two tickets 43
two words 186
two things 153