The waiting Çeviri Türkçe
15,968 parallel translation
Or there's people sitting in the waiting room... and they're and they're... like me but prettier... and better at the - because maybe I'm not good enough!
Ya da bekleme salonunda oturan insanlar olur ve onlar benim gibi insanlar ama benden daha güzel, daha iyidirler... Belki yeterince iyi olmadığımdandır!
Well, I want you to know I've called him three times, and you're on the waiting list.
Onu üç kez aradığımı bilmenizi istiyorum. Ve siz bekleme listesindesiniz.
It's the waiting that's the hardest part.
En zor yanı beklemek.
I bet Jake's waiting for us at the hotel.
Bence Jake bizi otelde bekliyor.
The temple's been destroyed but she'll be there waiting.
Tapınak yok ediliyor ama orada beklemeye devam edecektir.
I'm waiting for a callback from our friend at The Hill.
Hill'deki arkadaşımızdan geri dönüş bekliyorum.
So, we're waiting on the UN application for refugee status. - Yeah.
- Birleşmiş Milletlerin mülteci statüsü için açacağı başvuruyu bekliyoruz.
Who else is waiting outside the studio and then the minute we walk out...
Kim, stüdyonun önünde bekler... -... ve biz dışarı adım atar atmaz... - Kilitleyim stüdyoyu.
Man : He'll be waiting on the tarmac.
Pistte bekliyor olacak.
But the sun will come up and the knives will come out and all these smiling faces will be watching me, waiting for that one first moment of weakness.
Ama gün gelecek bıçaklar bilenecek tüm bu gülen yüzler beni izleyip, ilk zafiyet anımı bekleyecekler.
Jared's waiting in the kitchen.
Jared mutfakta bekliyor.
Jared's waiting in the kitchen, Natalie.
Jared mutfakta bekliyormuş Natalie.
The taxi's waiting outside.
Taksi dışarda bekliyor.
And I'm not waiting for the deputy to get back, I say we leave right now.
Polislerin gelmesini beklemeyeceğim hemen gidelim derim.
Your uncle must be waiting for you in the fields.
Amcan tarlada seni bekliyor olmalı!
If he is in the Lower City he must be waiting for the shepherds.
O Aşağı Şehir'de ise çobanlarla birlikte olmalı.
He is waiting for the shepherds.
- Çobanları bekliyor.
I should have been waiting for you near the front door.
Sizi ön kapının orada bekliyor olmalıydım.
If he had to cry in the part, I'd be waiting there in the wings with a glass of champagne, to dab his eyes.
Eğer partide ağlamak zorunda kalırsa onun gözlerini yumruklamak için orada bir bardak şampanya ile kanatlar içinde beklerdim.
That's the clown we've been waiting for.
İşte, beklediğimiz soytarı!
I'm just waiting for the next round of applications at the academy.
Akademinin yeni başvurularını bekliyorum.
But while I was waiting for it to catalyze, I started thinking, if the purple ooze can turn humans into animals, perhaps if properly reengineered...
Ama hızlanmasını beklerken düşünmeye başladım. Mor sıvı insanları hayvana dönüştürüyorsa belki de uygun şekilde yeniden tasarlanırsa...
- Go to the door, the man's waiting.
- Gelsene, adam bekliyor.
Um, I'm gonna make sure they're waiting close by and that I'm in good physical shape when the time comes.
Um, yanımda beklediklerine emin olacağım ve zaman geldiğinde fiziksel olarak iyi olacağım.
Look, the real message we're all looking for... is right there in the church and it's waiting for us every day.
Aradığımız gerçek mesaj hemen burada, kilisede ve her gün bizi bekliyor.
I'm sick of waiting rooms, sick of all the bullshit,
Bekleme salonlarından, tüm bu boktan işlerden sıkıldım.
And it stays there, half-blind in the dark, drinking baby formula, waiting to die.
Hayvan karanlıkta, yarı kör olmuş halde... bebek maması yiyerek ölümü bekliyor.
Thanks to you, George, they'll be waiting in normandy to drive the allies back into the sea.
Sayende, İtilaf Devletleri'ni denize püskürtmek için Normandy'de bekliyor olacaklar.
- The viewers are waiting.
Seyirciler beklemede.
Were you waiting next to the phone?
Telefonun yanında mı bekliyorsun?
What the fuck are we waiting for?
- Daha ne diye bekliyoruz ki?
Anything is better than what's waiting for them out there on the street.
Ne olsa onları sokakta bekleyen şeylerden daha iyidir.
I'll be waiting in the car.
Arabada bekliyorum.
The ambassador's waiting for us, okay?
Büyükelçi bizi bekliyormuş, tamam mı?
My parents are waiting at the house, Perry. They're locked out.
Annemler evin Önündeler Perry Kapıda kalmışlar.
Next time he look me in the eye, you gonna get the same thing what waiting'for his pa.
Bir dahaki sefere gözlerimin içine baktığında..... babasının başına neler geleceğini görecek.
- They are waiting for the results.
Sonuçları bekliyorlar.
Just waiting for them to come and take me up to The Factory.
Sadece gelip beni Fabrikaya götürsünler diye bekliyorum.
I'm at the restaurant waiting and your absence is noted.
Restoranda seni bekliyorum ve gelmediğini bir kenara yazdım.
I'm done waiting on the Lord.
Tanrı'yı beklemiyorum artık.
I'm thinking about her, waiting for me on the other side.
Ben diğer tarafta beni bekliyor, bu konuda düşünüyorum.
Listen, this is the moment you've all been waiting for.
Dinleyin, işte bu beklediğiniz an.
- Still waiting on the results.
- Sonuçları bekliyoruz.
That is one of the finest detectives I have ever known, and he is standing out there alone, waiting to see if he's gonna blow up.
O şimdiye kadar tanıdığım en iyi dedektiflerden biri... ve dışarda tek başına ayakta, patlayıp patlamayacağını bekliyor.
She's on the house phone waiting to talk to you, Juice.
Ev telefonunun başında seninle konuşmak için bekliyor, Juice.
Tommy, there's half the British Army waiting for us downstairs.
Tommy, İngiliz Ordusu'nun yarısı aşağıda bizi bekliyor.
And it's not about waiting for the gods to answer your prayers.
Ve bahsettiğim tanrıların dualarınıza cevap vermesini beklemek değil.
The casino developer is waiting.
Kumarhane müteahhiti bekliyor.
That you were waiting for the bus, but I wasn't sure it was you.
Ama sen olduğundan emin değildim.
What are you waiting for? Now cross the river.
Ne için bekliyorsunuz?
The Rwabushenyi Championship is waiting for you.
Rwabushenyi Şampiyonası seni bekliyor.
waiting 432
waiting for you 189
waiting for me 66
waiting for us 32
waiting to die 18
waiting room 17
waiting for 19
waiting for someone 27
waiting for what 38
the world is yours 18
waiting for you 189
waiting for me 66
waiting for us 32
waiting to die 18
waiting room 17
waiting for 19
waiting for someone 27
waiting for what 38
the world is yours 18
the walking dead 44
the who 68
the way i see it 340
the whole thing 282
the way you talk 19
the world is changing 33
the way of the future 27
the walls 37
the wall 69
the way i look at it 29
the who 68
the way i see it 340
the whole thing 282
the way you talk 19
the world is changing 33
the way of the future 27
the walls 37
the wall 69
the way i look at it 29
the world has changed 35
the waitress 23
the wall street journal 16
the way i figure it 33
the way things are going 26
the whole nine yards 33
the war is over 139
the way things are 19
the wedding 120
the way i heard it 23
the waitress 23
the wall street journal 16
the way i figure it 33
the way things are going 26
the whole nine yards 33
the war is over 139
the way things are 19
the wedding 120
the way i heard it 23
the way 34
the witch 63
the words 90
the whole world 65
the warehouse 20
the window 97
the witness 70
the whole truth 141
the whole day 16
the war 122
the witch 63
the words 90
the whole world 65
the warehouse 20
the window 97
the witness 70
the whole truth 141
the whole day 16
the war 122