Alı Çeviri İngilizce
396,776 parallel translation
Kim bu kadar güzel bir şeyi alıp bu kadar çirkin bir şeye çevirebilir?
Who would take something so beautiful and turn it into something so ugly?
Konu uzayacağa benziyor. Ben bir su alıp geliyorum hemen.
- Okay, this seems like a whole thing, so I'm just gonna go grab a water real quick.
- Phil'i de yoldan alırız.
We'll grab Phil on the way.
Alobutın Kızlar'la alıştırma yapacağım.
I'm gonna go warm up with the Pindigo Girls.
Partimi düzenlediğin için gerçekten minnettarım ama ne yaparsak keyif alıyorum zaten.
You know, I really appreciate all you've done arranging my party, but, you know, I'm happy doing whatever.
Biraz çay alır mıydınız efem?
A spot of tea, sir?
En güzelindense alırım bittabi.
Only if it's the fancy kind.
Nacho, siz de nacho alın.
Nachos. Come get some nachos.
Erkenden kalktım ve sepetimi alıp kümese gittim. 34 tavuk vardı ama hiç yumurta yoktu.
Up with the sun, I grab my basket, into the hen-house I go... 34 hens, nary an egg.
Bilgi alışverişinde bulunalım mı?
Let's exchange information.
Hurma, geleneksel ayakkabı ve ipek getireceğine boş ellerle gelsin de tavuk satın alıp öyle gitsin.
"Persimmon, flowery shoes, fabrics." "I'd rather you come empty-handed..." "and buy my chicken instead of buying me those things."
- Geçmiş hayat mı? Akıl alır şey mi bu?
In her past life?
İçecek bir şey alır mıydınız?
Would you like something to drink?
Bu sebepten ölüm melekliği vazifeniz askıya alındı.
Thus, your assignment has been terminated.
Evet, ne var ki askıya alındığımdan elimden bir şey gelmez.
Yes, but I got suspended and can't file it myself.
Telefonunu al bakalım.
Here's you car phone back.
Vay be, duş alınca ne olacak bunlar?
[Lillian] Mm, Jeez. What happens to all this when I take a shower?
Alışveriş! Figürler sende
[Jacqueline] ♪ You got the moves ♪
" O anda Sippora keskin bir taş alıp oğlunu sünnet etti.
" Zipporah took a flint knife, cut off her son's foreskin,
- Ne? Yaşlı teyzeler alıntıda daha iyiler.
The old ladies are better at finding the quotes.
Çocuğu okuldan alırken, Paskalya yarışında, vaftiz törenlerinde.
At school pickups, Easter egg hunts, and blimp christenings.
- Ona daha alışamadım.
And I'm still getting used to her.
Her zaman derim ki dünyaya sevgi verirsen iki katını alırsın.
Well, I always say, if you give love to the world, you'll get twice the love back.
Bu sabah Aziz James'den bir alıntı okuyacağız.
[Clara] This morning's reading is from Saint James.
Belki Sheldon'a bir prototip alırız.
Maybe we can get Sheldon a prototype.
Eğer işe alınmazsa tabi, bakalım ne olur?
Unless he gets the job, then who knows?
Ayrıca, sen çok gösteriş meraklısıydın, mesela sürekli kaşlarını alırdın ve...
Also, you were incredibly vain- - like, all the time you spent shaping your eyebrows...
Köpeklerin hareket kabiliyetlerini, haysiyetlerini ellerinden alıyor. Bu çok da köpekâlâ bir durum değil.
It robs a dog of its mobility, its dignity, its very cani-ninity.
Benim de ahırda ilk seferimdi. Tabii alışveriş merkezindeki doğum sahnesini saymazsak.
It was my first time in a stable, too, unless you count a shopping mall nativity scene.
Evlerinden ve hayatlarından alınan tüm bu insanlara bakın.
Look at all these people who picked up and left their homes and their lives.
Bekleyin, ben neden Hulk'u alıyorum?
Wait, why do I get Hulk?
Onları gözaltına alın ve Kaptan'a bir ilkyardım çağırın.
Take them into custody, and get Cap to a medic.
Bir arada durun ve her seferde birini hedef alın.
Stay together, and target them one at a time.
Pozisyon al.
Spot up.
Tamam, derin nefes al Haley.
Okay, deep breath. Come on, Haley.
Öyleyse al gitsin.
If so, take it.
Al bunu.
Here.
O da Al Roker'ın yaptırdığı ameliyattan yaptırmış ama kiloları geri almış.
I heard he had the Al Roker procedure, but it just fwoomped right back.
Tatlım, sen de Ruth gibi omuzlarımdaki yükü al.
Honey, you be Ruth and shoulder my burden.
Otobüs pasomu al.
Here, take my bus pass.
Tamam, al sana spor.
Fine. Look, I'll exercise right now.
Al sana şans.
Here's your chance.
Al.
Here.
Al sana Marjorie.
In your face, Marjorie.
Cuma, bir not al.
Friday, take a memo.
Al sana yumruk!
Um... Sucker punch!
Kara Dul, takımın yarısını al ve her seferinde tek bir robota odaklanın.
Widow, take half the team and concentrate your attacks on one bot at a time.
Falcon, sen de diğer yarısını al ve aynısını yap.
Falcon, take the others and do the same.
Nasıl olur da Marsh gibi bir bürokrat bu kadar güç ve otorite elde edebilir? Garip bir şeylerin sinyalini alıyorum.
Picking up something strange.
Falcon, Black Bolt ve Medusa'yı da yanına al.
Take Falcon, Black Bolt and Medusa with you.
Kara Dul sen de, Hawkeye, Hulk, Songbird ve Thor'u al.
Widow, take Hawkeye, Hulk, Songbird and Thor.
alınma 41
alıyorum 190
alınmak yok 18
alırım 61
alınma ama 23
alınmayın 22
alınmadım 34
alın bunu 23
alın şunu 54
alır mısın 25
alıyorum 190
alınmak yok 18
alırım 61
alınma ama 23
alınmayın 22
alınmadım 34
alın bunu 23
alın şunu 54
alır mısın 25
alın onu 55
alır 22
alıyoruz 44
alın bakalım 97
alır mısınız 18
alışkanlık 24
alırsın 27
alıştım artık 16
alışırsın 47
alışılmadık 16
alır 22
alıyoruz 44
alın bakalım 97
alır mısınız 18
alışkanlık 24
alırsın 27
alıştım artık 16
alışırsın 47
alışılmadık 16