English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ A ] / Alınma ama

Alınma ama Çeviri İngilizce

1,346 parallel translation
Tamam öyleyse, alınma ama, Charlie.
Well, no offense, Charlie.
Bak anne, alınma ama, bir partinin ailemizi düzelteceğini hiç sanmıyorum.
Look, Mom, no offense, but I don't think a party is really going to fix this family.
Çünkü alınma ama o dersi mutlaka alman lazm.
Because no offense, you are so taking that.
Yani alınma ama bu Julie Cooper.
I mean, no offense, but she's Julie Cooper.
Alınma ama bunu ne diye sana söyleyeyim.
No offense but no way I'm telling you.
Alınma ama bu çok aptalca bir kurtarma girişimi.
Well, no offense, but this is a piss-poor rescue.
Alınma ama sen inanılmaz derecede kendini düşünen birisin.
I mean, no offense, Sebastian, but you are incredibly self-absorbed.
Alınma ama, benimle ringe çıkmaman gerektiğini düşünüyorum.
No offense, I just don't think you should step into the ring with me.
Sakın alınma ama hayır.
But no offense, but honey, no.
Alınma ama benimki gibi 12. seviye bir zekânın yaptığı çıkarımı anlayabileceğini cidden sanmıyorum.
No offense, but I really don't think you could follow the reasoning of a 12th-level intellect such as my own.
Okay, alınma ama Angela, onun adamı çok da tanıdıgını söylenemez.
Okay, no offense to Angela, but she doesn't really know this guy.
Alınma ama söz konusu ilişkiler olunca gerikafalı bir gelenekçisin, dostum.
No offense to you, but you're a stodgy traditionalist when it comes to relationships, buddy.
Alınma ama ailemle tanıştırıp korkutmak istemiyorum.
No offense, but I don't want to scare her off by having her meet family.
Alınma ama, sana neler oldu böyle?
So no offense, but what has been going on with you?
Alınma ama saat sabahın ikisi.
No offense, allison, but it's 2 : 00 in the morning.
Alınma ama Sarah'nın gerçekleri söylediğinden şüpheliyim.
No offense, but I doubt anything Sarah said is true.
Alınma ama Cy sende akıl hocası tipi yok.
No offense, Cy, but... you don't seem like the mentor type.
Alınma ama bir dolar 42 sentlik çeki reddedilen bir adamdan öğüt almak istediğimden emin değilim.
NO OFFENSE, BUT I'M NOT SURE I WANT ADVICE FROM A GUY WHO BOUNCES A CHECK FOR $ 1.42.
Bak, alınma ama, belki kafanı çarptığında mantığını yitirmiş olabileceğini düşünüyor musun?
Look, no offense, but do you think maybe when you hit your head you might have had the sense knocked out of you?
Alınma ama Smith, senin radar bozulmuş.
No offense, Smith, but I think your radar's on the fritz.
Şef.Alınma ama oraya yalnız gidiyorum.
but I'm going in there myself.
Jordan, alınma ama, saçlarını boyatan birçok adam tanıyorum.
No offense, Jordan, but I know lots of guys that dye their hair.
Alan üzerine alınma ama
Yes, he did. So want some company?
Alınma ama, senin...
No offense, but I like...
Alan üzerine alınma ama
Oh Alan you can't take that personally
Alınma ama burası korkutucu.
No offense, but this place is scary.
Evet, çünkü, alınma ama...
Yeah, because, no offense...
Alınma ama Dünya'daki en iyi aşçı.
Best cook in the world. No offense.
- Christine. Üzerine alınma ama boşanmıyomm ben.
Christine, look, don't take this personally, but I'm not getting a divorce.
Baba, alınma ama bunun gerçekleşme olasığı yok.
No offense, Dad, but that may be a tad unrealistic.
Sadece şu sahte göğüs işini anlamadım, alınma ama.
I just don't get the whole fake boob thing, no offense.
Ve alınma ama, bu biraz garip, yani senin benim aşk hayatımla bu kadar ilgili olman, seninle daha bu sabah tanıştığımı göz önüne alırsak.
And no offense, but it's kind of weird, you having such a vested interest in my love life, considering I just met you this morning.
Alınma ama sen Paris Hilton değilsin. Ben de Colin Farrell değilim.
I mean, no offense, but you ain't exactly Paris Hilton, I'm not Colin Farrell.
Alınma ama kocan aptalın teki.
NO OFFENSE, BUT YOUR HUSBAND'S AN IDIOT.
Alınma ama Allison, bu bilgi o kadar kesinse neden söylemesi için seni gönderiyorlar?
No offense, Allison, but if this information is so accurate, then why did they send you to tell me?
Tamam. Alınma ama senden nefret ediyoruz.
Don't take this personally, but we hate you.
Alınma ama Danny, çocuğunu doğum odasından başka yerde eline alma şansın olmayacak.
No offense, Danny, but even you don't have a chance of getting anywhere near that baby until you're holding it in the delivery room.
Alınma ama neden ne düşündüğünü umursasın ki?
I mean, no offense, but why does even care what you think?
Bak, üstüne alınma ama artık bu konuyu halletmemiz lazım Sel sigortam yok da
look, no offence, but we're going to have to wrap this up, i don't have flood insurance.
Üstüne alınma ama senden daha fazla alanı tarayabilirim.
No offense, but I can cover twice the area that you can.
Alınma ama, Morgan, kardeşim kendini bulmak için çok fazla zaman harcadı.
Ellie : No offense, morgan, but I think my brother has spent quitea few years finding himself, and he's definitely proventhat his place in life is not at the buy more.
Teal'c, alınma, ama herkes için aynı şeyi yapardım.
Teal'c, no offense, but I would have done the same for anyone.
Ama alınma sakın.
But don't feel bad.
Ama onun evlatlık alınma belgelerini bile doldurdum.
But I already filled out the adoption papers.
Alınma Jillian ama bence Delinda karar vermesi için yönlendirilmemeli.
No offense, Jillian, but I don't think Delinda should be manipulated... into making a decision.
Özür dilerim. Ama sakın üstüne alınma.
Yesterday I had a meeting with a guy who said he's like met me 29 times.
Alınma mavi gözler, ama kendim de biraz bakmam lazım.
Ah, well, no offense, blue eyes, but I'd like a little more time with it myself.
Evlat alınma sakın ama bu oyun büyükler için.
Oh, Son, no offense, but this game's for the big boys.
Alınma Skwisgaar ama, söylemeliyim ki, bu bütün olay... zazz'i eksik.
No offense, Skwisgaar, but I gotta say this whole thing, it lacks zazz.
Ama takım elbise olmuş ya da... Çirkin bir Hawai gömleği olmuş... Alınma lütfen.
But suit or... ugly Hawaiian shirt - no offence - we're a team.
Böyle sandviçleri var ama marketten alınma değil. - Kendileri yapıyor.
They have these sandwiches but they don't come from shops, they make them themselves.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]