Ama bilirsin Çeviri İngilizce
3,280 parallel translation
- Çok güzel ama bilirsin, üniversite herkese göre değildir.
That's sweet, dude, but you know, college isn't for everyone.
Ama bilirsin işte.
But... You know.
Gelmek istedi ama bilirsin artık çok büyük ve ağırlaştı.
She wanted to come, but, you know, she's really big and heavy right now, so...
Yani bu muhtemelen program ile ilgili sürekli tartıştığımızdandır. Ama bilirsin işte.
I mean, it's probably'cause we spent so much time arguing over every last frame of the show, but, you know...
Ama bilirsin, hayatımda ilk defa ilk ama ilk defa havalı arkadaşlarım oldu ve bunu da bir inek olarak berbat etmek istemiyorum.
I know, but this is the first time in my life that I've ever, ever, ever had cool friends and I don't want to blow it by being a science nerd,
Ama bilirsin, daha bir saatimiz var.
But, you know, we have an hour.
Sen gidemediğin için üzgünüm ama bilirsin, bazen B planı da oldukça iyi sonuçlanır.
I'm sorry you didn't get to go, but.. You know, sometimes plan "B" turns out pretty good, too.
Sonra bir kişiye daha ihtiyacı olduğunu söyledi, ben de Lou'yu getirdim, başlarda kararsızdı ama bilirsin, Bea o zamanlar hastaydı.
Then, he said he needed one more, so I brought in Lou, who was hesitant at first but, you know, bea had been sick.
Ama bilirsin, denemeye devam.
But you know, that's why you just have to keep trying.
Ne derler bilirsin ve gerçekten bunu başkasına aktardığıma inanamıyorum ama büyük güçle beraber aynı zamanda büyük sorumluluk gelmelidir.
You know what they say... and I can't believe I'm actually paying this forward... but with great power there must also come great responsibility.
Ama kendime alt alanım olmasını severim, bilirsin.
I love having my own living space, though. But, you know.
Bilirsin benimle birlikte resmen parlıyorsunuz ama..
You know you're actually clashing with me.
İki evli birey gibi aramızda nazik bir görüşme yapıyorduk, ama Dale'yi bilirsin.
I was just trying to have a polite conversation between two married individuals, but you know Dale.
Bilirsin, bu saçmaydı ama bunu yapmak zorundaydık.
You know, that was ridiculous, but that's what I had to do.
Evet, ama benim ilk tecrübem, bilirsin, o zamanlar "kes" yoktu.
Yeah, but my first experience with that was just, you know, there was no "cut."
Anthony'nin "bu formatta çok iyi çalışmalar çıkıyor" dediğini hatırlıyorum, ama, bilirsin aynı zamanda "Asla Oscar kazanamayacağım" diyordu.
But I remember Anthony saying to me, "It's all very well working in this format, you know," but he said, "I'll never get an Oscar."
Gerçekten bir iş ortağına ihtiyacım vardı, bilirsin, çünkü fikirlerle ortaya çıkıyorum ama organizasyonu sonlandıracak şeylerde iyi değilim.
You know, I really need a business partner, you know,'cause I come up with the ideas but I'm not good at the organisational end of things.
Bilirsin, aşk hayatına fazla karışmazdım ama gerçekten onu ne kadar iyi tanıyorsun?
You know, I could care less about your love life, but how well do you really know her?
Bilirsin, Bigfoot'un varlığıyla ilgili hiçbir delil yok, ama birçok insan buna inanıyor.
You know, there's no evidence that bigfoot exists, Yet lots of people believe in bigfoot.
Ama sen herkesten daha iyi bilirsin, öyle değil mi?
You know that better than anyone, don't you?
Bilirsin, öncelikle bir lise koçu olarak tanınıyor olabilirim ama gördüğün gibi, Brian'ın oyununu geliştirecek bir yöntem buldum... -... düşünüyorum da yetenklerim NBA'e aktarılmalı.
You know, I'm primarily known as a high school coach but as you can see, the way I elevated Brian's play I think my skill set translates to NBA.
Evet, ama ağrı eşiğimi bilirsin, adamım.
Yeah, but you know my pain threshold, man.
Yani, bence olabilir, ama nasıl olduğumu bilirsin.
I mean, I think she might, but you know what I'm like.
Kapıdaki kız için üzgünüm, ama, bilirsin...
I'm sorry about that girl, but, you know...
Hep böyle söyleyip durur, ama sen onu bilirsin.
He keeps saying that, but, you know.
Anladın mı, bunları anlamaya daha yeni yeni başlıyoruz. Ama, bilirsin işte, blues sanatçıları, onların herkese yetecek kadar sevgileri var!
You know, we starting to realize it now, but, you know, you see blues artists, they have love for each other.
Onlar sadece bir alt yapının üstünde konuştuğunuzu sanıyor, ama kendimizi sanatçı olarak sürekli geliştirmek zorundayız, sesimizi, bilirsin işte.. hatalarımızı, flow'umuzu tarzımızı bulmalıydık.
They think you're just talking over a record, but we had to develop who we were as artists, our voice, you know, our... our inflictions, our flow, how we were gonna sound,
Ama o, bilirsin, yani, sen söyle..
But he like, yo, Nah, Nah.
Ama yayılma başladıktan sonra, bilirsin, müzik de, değişmeye başladı... bulunduğu bölgelere göre şekillenmeye başladı, coğrafyaya göre şekillenmeye başladı, çünkü kişiler ve yerler çok farklıydı.
But as it started to migrate, you know, the sound started to... to change according to the... The places that it was, you know, traveling to. Geography shapes how these, um, mediums sound, because the people and the places are different.
ki onda çok iyi sayılmam, ama, ee, rap tıpkı, bilirsin, benim için her şey demek.
I'm kind of fucking nasty, but, uh, like rap is just, you know, it's... It's everything to me. Like, this is...
Ama, biliyosun, bi yandan da epey rekabetçiydik, bilirsin, özellikle prodüksiyon işinde Muggs öyleydi. çünkü onun.. onun etkilendikleri Bomb Squad gibi gruplardı, bilirsin, ve hepimiz Public Enemy'nin büyük hayranıydık, ve kendi kendimize dedik ki, eğer..
But, you know, we also were very competitive, you know, especially muggs with the production game, because a... a lot of his... his influences were the bomb squad and stuff like that, you know, and we were all big public enemy fans,
Yani, tamam, herkes senin gangster olayını biliyor ve Snoop ile neler yaptığınızı, ama Eminem'i ilk duyduğumuzda, bilirsin, Hi My name is biz...
'Cause, okay, everybody knows your gangster shit and what you did with snoop, but when we heard eminem for the first time, you know, hi. My name is, we like...
Ama sen çoğu erkeğin aklına gelenleri bilirsin.
But you know what occurs to most men.
Bilirsin, bu biraz zor ama nasıl olmamız gerektiğini anlıyorum büyümek hakkında gençler, seks, falan filan işte.
You know, it's difficult and I understand how we all have to be, - you know, grown-up and... - About young people and sex and whatnot.
Sana güvendiğimi bilirsin, ama bir yanılırsan...
You know how I feel about you, but God Almighty, if you're wrong...
Kusura bakma ama normal bir muhabbet edebilir miyiz anlamaya çalışıyorum, bilirsin işte, göz teması filan.
I'm sorry, but I'm trying to see if we can have a regular conversation you know, with, like, eye contact and everything.
Yani, tam olarak barış içinde bir boşanma olduğunu söyleyemem, ama... bilirsin... öyle birşey var mı ki? Sadece nasıl oynadığını izleyelim bakalım.
Let's just see how it plays out.
Aşkım, bilirsin baban ahmağın tekidir ve nasıl diyeceğini bilemiyor ama seni seviyor ve seni ne olursa olsun koruyup kollayacak. her ikimiz de.
My love, you know that your father is dumb and he doesn't know how to say it, but he loves you and he's going to back you up through anything, we both are.
Ama, bilirsin, hala çok iyi polisler var dışarıya çıkıyorlar ve hayatlarını her gün doğru amaçlar için tehlikeye atıyorlar.
But, you know, there's still a lot of damn good cops on the force. And they go out there and put their lives on the line every day for the right reasons.
Ve şuan tatilde olmam gerek, ama nasıl derler bilirsin.
And I should be on my journey, but... you know what they say...
Üzgünüm Bill, ama sen de nasıl olduğunu bilirsin.
Sorry, Bill, but you know how it is.
- 4 : 30 ama onu bilirsin, muhtemelen geç kalır.
4 : 30, but you know her, she'll probably be late.
Grayson'ın bana evlenme teklif ettiği zamandan kalma, ama son zamanlarda, şey için kullanıyoruz, bilirsin işte.
Aw, this is from when Grayson proposed to me, but lately, we've been using it for, well, you know how we do.
Ellie'nin annesi o kadar kötü ki ve bilirsin aileden birini dışlayamazsın ama- - Saçmalık.
Ellie's mom is just so awful, and I know you can't close the door on family, but... horse feathers.
Bilirsin, demokrasi harika bir şey ama aynı zamanda sıkıcı da.
You know, democracy is fantastic, but it is also fucking dull.
Ama bilirsin...
But that's, you know...
Bilirsin bazı kuşkularım vardı, ama bu oyun değil.
You know, I had my doubts, but it's no act.
Nora ile aramda bir şeyler vadı ama sonra hepsi bitti, bilirsin işte...
There was this thing with Nora and now there isn't, and you know...
Bilirsin ya, senle ben tv programlarını birlikte izleriz ve sen etrafta avare avare dolaşıp şakalar yaparsın. Bunların küçük şey gibi gelebileceğinin farkındayım, ama...
It's just, you know, you and I watch our shows together, and, you know, and goof around and have inside jokes, and I know it sounds like little things, but...
Anlaşılan iyi ama Danny'i bilirsin.
Danny's fine apparently, but, you know, he's Danny.
Ama bu işleri bilirsin.
But you know what it is.
bilirsin 3409
bilirsin işte 407
bilirsiniz 1045
bilirsiniz ya 19
bilirsin ya 42
bilirsiniz işte 75
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama benim 40
ama biz 56
bilirsin işte 407
bilirsiniz 1045
bilirsiniz ya 19
bilirsin ya 42
bilirsiniz işte 75
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama benim 40
ama biz 56
ama bu 445
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bana 28
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama ben biliyorum 26
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bana 28
ama bu arada 26
ama bunlar 19
ama ben biliyorum 26