Ama bu arada Çeviri İngilizce
927 parallel translation
Ama bu arada senet, bono ve kravat satarak milyonlar kazanabilirim eğer deneseydim.
♪ But in the meantime ♪ ♪ I could make millions selling stocks and bonds and ties ♪ ♪ If I tried ♪
Ama bu arada nişanımızı bozmamız gerekecek.
But in the meantime, I think that we ought to break our engagement.
Umarım, ama bu arada...
I hope so, but in the meantime...
Ama bu arada size hizmet edebilirim, Almanya'ya eğer kıymetim anlaşılırsa sonrası çok daha kolay olur.
But in the meantime, I can be of service to you, to Germany if I can prove my worth. Afterwards it would be easier.
Ama bu arada, bu dünyanın dışından biri olarak, bay Harry Dawes'un kim olduğunu bilmek zorundasınız.
Oh, you wouldn't know, of course who Mr Harry Dawes is, in his own name
Elbette doğru ama bu arada 400-500 baş hayvanımızı kaybederiz.
That's right. - Sure. In the meantime, we lose 500 head of...
Sonra elimden geleni yaparım, ama bu arada uyuman senin için önemli.
I'll do what I can later, but in the meantime it's important for you to sleep.
Ama bu arada Tanrı beni size muhtaç etti.
Meantime, God grants that we have need of you.
Ama bu arada, bana bifteğimi getirir misin?
But in the meantime, would you mind bringing me my steak?
Ama bu arada biz de diğerleri gibi çalışmaya devam edeceğiz.
But in the meantime, we'll go on working like the others.
Ama bu arada savaşmaya ve ölmeye devam etmek zorundayız. Neden diye sormaya hakkınız var derim.
we have to keep fighting and dying... and you men have a right to know why.
Ama bu arada, derin bir şaşkınlık içinde olduğumu belirtmeliyim.
In the meantime, however, we can only express our astonishment.
Sana ucuz olmadığımı söylemiştim... ama bu arada buna değeceğimi anlamışsındır sanırım.
I told you I wasn't cheap... but I think you'll find it's worth your while.
Ama bu arada, biz çalışırken sen boş duracaksın.
But in the meantime, we do all the work, while you just wait.
Ama bu arada belki onun artık sakemi doldurması gerekmez.
But in that case, maybe I shouldn't be making her pour my sake.
Ama bu arada "Bira" oraya gider —
- He's on the way to Lazar.
İçki berbattı ama bu arada.
And the drink was atrocious.
Tabi ki, evlilik daha bekleyebilir, ama bu arada, gelecekleri garanti altına alınmış olur.
True, the marriage can wait, but meanwhile, their future will be all signed and sealed.
Ama bu arada, ben keyfime bakacağım.
In the meantime, I shall enjoy myself.
Ama bu arada benim bilmek istediğim burada ne işin var?
But what the hell are we doing here?
Ama bu arada sen başka bir adamla berabersin.
But, all this time, you're living with a guy.
Ama bu arada kıyafet giymek istemezsen böyle kötü görünürsün.
But in the meantime you won't wear clothes of such a bad taste.
- Clot'nun canı cehenneme! - Tabii, ama bu arada tamamen boka batmış durumdayız.
- But in the mean time, we're in it up to our neck.
Yarın bir buluşmaya gideceğiz. Ama bu arada köyün içinde birkaç zararsız tatbikat yapmak istiyorum.
There is a rendezvous tomorrow but I'd like to take these chaps on some harmless manoeuvres through the village.
Elbette, başka itirazlar da var... ama bu arada, derneğimizin paraya ihtiyacı var... bunun için benim çalışmalarımdan birini bastılar.
Of course, there are some other objections, but in the meantime our association had some extra money so they printed one of my works.
Araba ile La Famules'in en sonuna gideceksin, bu arada arabacıya adres kağıdını ver ama onu yolda atmamasını belirt.
You will drive to the Strand end of La Famules, handing the address to the cabman but with a request that he will not throw it away.
Bu arada, canım, isteyerek kabalık ettiğimi düşünme ama sen, Bay de Winter'ın dişinin kovuğuna kaçardın ancak.
By the way, my dear, don't think that I mean to be unkind, but you were just a teeny, weeny bit forward with Mr. de Winter.
Bana gülüyorsun biliyorum ama... Bu arada lütfen çılgınlık yapıp anî karar alma... Çünkü senden çok hoşlanıyorum, ilk andan itibaren hoşlandım.
I know you're laughing at me... but please don't do anything rash in the meantime... because I do like you awfully, from the very first moment.
Ama bu kez, sizi iyi insanlarla bir arada bırakıyorum ki eminim onlara karşı sizler de iyi olacaksınız.
But this time, I will leave you with good people to whom you, I believe, also will be good.
Bu arada, kişiliğine ters düşebilir ama... sakin olmaya çalış.
Meantime, even at the risk of dislocating your personality, try to be calm.
Zale'e karşı savunma çalışıyor olmamız gerek ama sen bu zavallıların kafalarını koparıyorsun,.. ... bu arada elini de kıracaksın.
We're supposed to be working out a defense for Zale and you stand here beating the heads off these stiffs and maybe even breaking a hand or two.
Önümüzdeki birkaç gün, arada sırada görüşürüz tabi, ama.. .. ikimiz başbaşa kalamayacağız artık, bu yüzden..
Oh, we'll be seeing each other on and off... for the next couple of days maybe, but... it won't ever be just the two of us again, so...
- Ama derslerime de devam ediyorum bu arada.
- Actually, I'm still studying.
Bizi anlamaları biraz uzun sürdü ama tatilimizde uzadı bu arada.
That's why our holiday lasted half a year.
- Bu arada çukura soktun ama.
- In the meantime stick them in the pit, huh?
Hükümet Vip'i yasaklayacak, ama biz bu arada para kaybedeceğiz.
The government'll stop you anyway. With that candy, we lose money.
Ama savaşmayı özledim şahsen. Tartışmamız gereken bazı işler var bu arada.
Personally, I shall miss the fighting, meanwhile we have some business to discuss.
Onlar hakkında şaka yapabilirsin ama onlar genç ve popüler. Bu arada sen de...
You can make jokes about them, but they're young and popular, while you...
Bu söyleceğim sana şok edici gelebilir ama O'nu arada sırada ofiste bırakabilirim.
Well, this must come as a shock to you, but I lock up the office now and then.
Bu arada Ambléve'i kaldırmış olabilirler ama iki saat önceki yol buydu.
Now, maybe they've moved Ambleve in the meantime but two hours ago this was the road to it.
Bu arada, babamı çok iyi gördüm. - Evet ama sandalyesi de...
He's very good.
Bu arada, bu bir tür kumar olacak ama Ayuzawa'ya ihanet edip yedilerin yanında yer almayı düşünür müsün?
By the way, this is a bit of a gamble, but would you think about betraying Ayuzawa and siding with the seven?
Bay Percy Snodgrass arada iki tek atardı ama bunu asla ortalıkta yapmazdı... bir kenara çekilip gizlice içerdi hayallerini kont olmak ve kızlar süslerdi... um-pa-pa, bu işler böyledir um-pa-pa, bunu herkes bilir... burnundaki parlak kızarıklığın sebebi nedir?
♪ Mr. Percy Snodgrass Would often have the odd glass ♪ But never when he thought anybody could see ♪ Secretly he'd buy it And drink it on the quiet
Bu arada Kont, Legrain'in babasıydı, Legrain ona kızdı. Hizmetçinin soyadı olan Legrain'i aldı ama aile adı Montignac.
Legrain named himself after his mother.
Ama mahrem bir şekilde bu arada.
Ehm. In private though.
Arada bir belki, ama bu durumdan kurtulmanın yolu oldukça basittir.
Perhaps once in a while, but it can be an easy way out.
Bu arada Bayan Buckner dün gece size ulaşamadığnı söyledi, halbuki... geç saatlere kadar çalışacağınızı sanıyormuş ama...
Mrs Buckner said she tried to reach you that night. She thought you'd be working late here but... No.
Arada sırada böyle garip teklifler aldığım oluyordu ama bu Alman Hava Kuvvetleri tarafından işe alındığım ilk teklif oldu.
I've been propositioned frequently... but this is the first time I've ever been recruited by the German Luftwaffe.
Bu arada, sen fark etmedin ama arkadaşların güvenilir ciddi biri olduğumu fark ettiler.
By the way, unlike you, your friend noticed, That I'm a reliable serious person.
- Sizi de bizimle gelmeniz için davet edebilirdik... ama arada sosyal statü ve zenginlik farkı var. - Sıra sizde. Bu, çok aptalca.
We would invite you to join us but the difference in social rank and wealth, it makes it silly.
Bu arada, Viyena'dayken Julia'yı görmek istedim, ama benimle görüşemedi.
By the way, I tried to see Julia in Vienna, but she wouldn't see me.
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu mümkün değil 32
ama bu imkânsız 18
ama bu 445
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bunu yapamam 24
ama bunlar 19
ama bu sabah 17
ama bu kez 23
ama bu mümkün değil 32