Ama bunu yapamam Çeviri İngilizce
729 parallel translation
Ama bunu yapamam.
And I can't do that.
Hiç kimse okumadan yırtıp atmayı isterdim, ama bunu yapamam.
I wish I could tear it up now before anybody reads it, but I can't.
- Ayakkabılarını da, çabuk! - Ama bunu yapamam...
- I do not want to
Ama bunu yapamam.
But I can't do that.
Ama bunu yapamam Bayan Johnson.
But I couldn't do that, Mrs. Johnson.
Ama bunu yapamam.
Please, Pop, don't!
Çok teşekkürler, ama bunu yapamam.
Thanks a lot, but I can't do it.
- Ama bunu yapamam.
- But I can't.
Samimi olduğunuzu biliyorum. Ama bunu yapamam.
Thanks, and I know you mean it, but I have to work my own.
Elimden geleni yapıyorum ama bunu yapamam.
I'm doing everything I can, I can't do that.
Size gülümseyerek hizmet etmek isterdim, ama bunu yapamam.
'I'd give you service with a smile, but I can't smile.
Ama bunu yapamam.
Well, I can't.
Üzgünüm, ama bunu yapamam! Babama inanmanız için size yalvarıyorum!
I beg you to believe in my father!
Üzgünüm efendim, ama bunu yapamam.
I'm sorry, sir, but I can't do that.
Üzgünüm, ama bunu yapamam.
You can — I'm sorry. I am sorry, but I can't do that.
Senin duygularını incitmek istemiyorum, ama bunu yapamam.
I don't want to hurt your feelings, but I'm just not up to this.
Ama bunu ben yapamam.
But I can't do it myself.
Çok naziksiniz ama korkarım bunu yapamam.
That's very good of you, but I'm afraid I can't...
Teslim olmak isterim ama bunu artık yapamam.
I want to give myself up... but I can no longer do so.
Bunu yapamam ama.
I couldn't do that.
Sizi gurur günahından kurtarmak isterdim Rahibe, ama korkarım bunu yapamam.
I'd like to save you from the sin of pride, Sister, but I'm afraid I can't.
Ama bunu Eadie'ye yapamam.
But I couldn't do it to Eadie.
Ama şimdi bunu yapamam.
But I can't now.
Ama bu defa bunu yapamam.
But I was never dumb enough to go against him, Judge.
Benden ne istersen iste ama bunu isteme, lütfen, yapamam...
But that, I dare not.
Bunu sizinle tartışmayı çok isterdim, Bay Hilliard. Ama görüyorsunuz ki yapamam.
I'd love to discuss that with you, Mr. Hilliard, but you see, I can't.
Bunu konuşmak isterdim ama yapamam.
I'd like to discuss it, but I can't wait.
Çok isterdim Jiggs ama bunu Mabel'e yapamam.
Jiggs, I'd love to but I just can't.
Sizden hoşlanıyorum, ama bunu size yapamam.
I do like you, and I just can't go through with it.
Beni affedin ama, ben bunu yapamam genel olarak, yapamam.
You must excuse me. I can't do it. No, it's impossible.
Camlar üst üste olmalı çünkü hiçbir şeyi düzgün yapamam. Ama bunu kimse anlamamalı.
Pane after pane, because I can't correct anything... and nobody must notice
Ama bir haftadan önce bunu yapamam.
But now I can't do it for at least a week.
- Çok iyi bir fikir. Ama bir haftadan önce bunu yapamam.
Yesterday, he fired him and sent him home.
Şu an bunu yapamam... ama dönersen herşey düzelecek!
I can't now... but everything will be all right if you come back!
Ama bunu yardımınız olmadan yapamam.
But I cannot do it without your help.
Ama, savaşmak istiyorlar. Bunu yapamam, Bay Faulkner.
They were willing, but I can't do that, Mr Faulkner.
Konuşacak çok şeyimiz var. Ama alârmlar arası vakit buldukça öksüz gemisine giderek yapamam bunu.
We've got a lot of catching up to do and I can't do that if I'm shuttling over to the orphan ship.
Üzgünüm, ama bunu gerçekten yapamam.
I'm sorry, but I can't go through with it.
Ama bunu anneme yapamam.
I couldnt do that to my mother.
Ama hayır, bunu yapamam.
But no, I can't really.
Ama bu bana göre değil, bunu yapamam.
But that's not for me, I can't do that.
Çok naziksiniz ama... bunu yapamam.
It's nice of you, but... I can't do it.
Ama bunu yalnız başıma yapamam.
But I can't do it on my own.
Ama ben bunu yapamam.
But I can't do that.
Ama... Bunu yapamam..
But I just can't chance that.
Bazı telefon görüşmeleri yapmam gerekir, ama bunu sabahtan önce yapamam, üzgünüm.
I got to make some phone calls, but I can't do that before morning. Sorry.
Bunu sana söylemek benim açımdan oldukça zor ama yapamam.
It's hard for me to say that to you, but I can't.
Ama bunu yalnız yapamam.
But I can't do that alone.
Ama bunu, içinde yaşadığı siniri tahrip etmeden yapamam.
But not without destroying the nerves it's inhabiting.
- Şimdi kendimi özgür hissediyorum. - Herşeyi düzeltmeye çalışacağım. Ama bunu yanlız yapamam.
What I know now is that I will never be rid of it, and I'll spend the rest of my life dealing with it, facing the truth about myself, and trying to make it better.
Çok tatlısın ama bunu sana yapamam.
But I can't do that to you. Thank you.
ama bunu 25
ama bunu yapamazsın 17
bunu yapamam 834
yapamam 3103
yapamam işte 17
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama benim 40
ama biz 56
ama bu 445
ama bunu yapamazsın 17
bunu yapamam 834
yapamam 3103
yapamam işte 17
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
ama benim 40
ama biz 56
ama bu 445
ama biliyorum 27
ama bilmiyorum 49
ama bilirsin 35
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bu arada 26
ama bana 28
ama bunlar 19
ama ben biliyorum 26
ama ben istiyorum 21
ama bilmiyorum 49
ama bilirsin 35
ama burada 97
ama bu sefer 44
ama bu arada 26
ama bana 28
ama bunlar 19
ama ben biliyorum 26
ama ben istiyorum 21
ama ben iyiyim 19
ama bu sabah 17
ama belki 32
ama ben istemiyorum 23
ama ben değilim 29
ama bu kez 23
ama ben 635
ama bu mümkün değil 32
ama bence 43
ama bazen 44
ama bu sabah 17
ama belki 32
ama ben istemiyorum 23
ama ben değilim 29
ama bu kez 23
ama ben 635
ama bu mümkün değil 32
ama bence 43
ama bazen 44