Ama onu seviyorum Çeviri İngilizce
671 parallel translation
Belki beni gerçekten de dövdü. Ama onu seviyorum.
Maybe he did beat me... but I loved him.
- Ama onu seviyorum.
- But I do love him.
Zürafa gibi görünüyor ama onu seviyorum.
He looks like a giraffe and I love him.
Neden bilmiyorum, ama onu seviyorum.
I don't know why, but I love him.
Ama onu seviyorum
But I love him
Evet anne ama onu seviyorum.
Yeah, Ma, but I love him.
Ama onu seviyorum.
But I love her.
Üzgünüm Leo. Ama onu seviyorum.
I'm sorry, Leo, but I do love him.
Ama onu seviyorum.
But I do love her.
Ama onu seviyorum.
But I do love him.
Ama onu seviyorum.
But I love him.
Ama onu seviyorum, baba.
But I love him, Dad.
Onun her şeyini bilirim ama onu seviyorum.
I know all there is to know about him. That I love him.
O adam Meksika tavşanı kadar çılgındır ama onu seviyorum.
That guy's as crazy as a Mexican rabbit, but I love him.
Kızın soyadını bilmiyorum ama seviyorum onu.
I don't know that girl's name, but I love her.
- Onu seviyorum. - Ama...
We can not go back
- Onu seviyorum ama...
- I love him, but I know...
Onu tanıyor olabilirsiniz ama ben onu seviyorum ve acı çektiğini görüyorum.
You may know him, but I love him, and I see his torment.
- Onu hâlâ seviyorum ama eğer... 9. hücredekiler. - Ayıp size.
You liked each other.
Ben de onu seviyorum ama hala inatçı, yaşlı bir keçi.
- Oh, I like him too, but he's still a stubborn, old goat.
Ama sen 9 yaşında değilsin. - Onu seviyorum.
- Now, you're not nine years old.
Onu seviyorum, ama o benim gibi bir kadını anlayamıyor.
I love him, but he can't understand a woman like me.
Bir aralar bunu yapmayı düşündüm ama vazgeçtim çünkü onu tekmelemeyi çok seviyorum.
You know, I'm going to do that one of these days.
Ben de Starrett'i seviyorum ama gerekirse onu vururum.
I like Starrett, too, but I'll kill him if I have to.
Amy, onu çok seviyorum ama onu buna inandıramıyorum.
Amy, I love him so much and yet I can't convince him that I do.
- Ama baba, onu seviyorum.
- But, Daddy, I love him.
Onu çok seviyorum ama bu yeterli değil.
I love him very much, but that's not enough.
Onu öldürdü ama o benim minik kızım ve onu seviyorum.
She killed him... but she's my little girl... and I love her.
- Ne? Onu hâlâ seviyorum ama bunu atlatacağım.
I still love him, but I'll get over it.
Cecile de kibar. Ben de onu seviyorum ama ikisinin birlikte yapacakları birşey yok.
Cecile is nice and I like her, but they have nothing to do.
O bir barbarın oğlu ama onu Edwin'in oğluymuş gibi seviyorum.
He is the son of a barbarian... but I love him as if he were Edwin's child.
Onu çok seviyorum ama bazen beni korkutuyor.
I'm very fond of her, but sometimes she frightens me
Ama onu seviyorum. Birlikte mutlu bir geleceğiniz olmaması için bir neden yok.
But, I I love him.
Çocukları seviyorum, ama eğer bir çocuk beni, ideallerime aykırı bir şeyi yapmama zorlarsa, o zaman onu istemiyorum.
I love children, but if a child forces me to do something against my own beliefs, then I don't want him.
Evet ben onu çok ama çok seviyorum.
Of course. I mean I like her a lot.
Sağ olun Bay Sylvester ama Johnny koca adam ve ben onu seviyorum hem de çok.
Well, thank you, Mr Sylvester, but he's a big boy now, and I like him... very much.
Ama, şimdi bir korkağa dönüşmüş olsa da seviyorum onu.
But now I'd love him even if he was a yellow coward.
onu öyle severiz ki koşarak geri döneriz... o parayı verir, biz de düdüğü çalarız... şimdilik hoşçakal çok geçmeden döneriz... güle güle, fazla gecikmeyin ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum güle güle diyorum, elveda değil... fazla oyalanmayın, hemen dönün size bir bakayım, Tanrı sizi korusun... söylediklerimi sakın unutmayın hemen dönün... gidin, ama çabuk dönün gidin ve çok şeyle dönün... para dolu cüzdanlar getirin boş şeylerle uğraşmayın... işi çabuk bitirip hemen geri dönün dolgun cüzdanları alın, boşları değil... bugün zengin olalım, çabuk dönün... cebimize altın bir saat girecek saat başı bizi uyaracak...
♪ We love him so We'll come back home ♪ In, oh, such a great big hurry ♪ It's him that pays the piper It's us that pipes his tune
Evet, tamam, onu seviyorum ama Kraliçe olarak.
Well, yes, all right, I do love her. As my Queen.
Onu çok da seviyorum, ama bir kardeş gibi.
And I love her very much, but like my sister.
Ama Amca, onu seviyorum.
But, Uncle, I love him.
Onu seviyorum ama o hiç karşılık vermiyor!
I love him but he's just passive! Tell me more.
- Ama yine de onu seviyorum.
- And yet, I love her.
Ben de onu seviyorum. Ama farklı bir biçimde tabii.
So do I, but not in the same way.
Ama Boris'i sevmiyorum ki. Yani, onu seviyorum ama aşık değilim.
I mean, I love him, but I'm not in love with him.
Bunu biliyorum ama yine de onu seviyorum.
I know it but I still love her
Ama ben onu seviyorum.
But I love her.
- Ama, annecim, onu seviyorum!
- But, Mummy, I love him!
# Elbette kaygılanıyorum, onu hala seviyorum, ama kendini toplamalı.
Of course I am worried, I still love her, but she must regain her strength.
- Hayır, ama ben onu seviyorum.
- No. But I love him.
- Ama ben onu çok seviyorum.
- I like it very much.
ama onun 17
ama onu gördüm 17
onu seviyorum 468
seviyorum 294
seviyorum seni 25
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama o 292
ama olsun 39
ama onu gördüm 17
onu seviyorum 468
seviyorum 294
seviyorum seni 25
ama oldu 35
ama öldü 33
ama orada 22
ama o 292
ama olsun 39
ama ona 20
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama olmuyor 24
ama olabilir 19
ama olamaz 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama o benim 18
ama onlar 41
ama olmaz 38
ama olmuyor 24
ama olabilir 19
ama olamaz 19
ama öyle 102
ama o zaman 25
ama önce 166
ama o benim 18