Belki daha da fazla Çeviri İngilizce
173 parallel translation
Belki daha da fazla.
Maybe more than that even.
- Belki daha da fazla.
- Maybe even more.
- Belki daha da fazla.
- Maybe more.
Belki daha da fazla.
Maybe more.
Böyle bir ev için, oraya bak, şuraya bak, onu al, bunu koy, bütün gece sürer, belki daha da fazla.
For a house such as this to look it over completely, sort it out, pick and choose it takes the whole night and then some.
Belki daha da fazla olmuştur.
Maybe longer
takım berbat şekilde gidiyordu. Ama ben her iki ligin de lideri durumundaydım 25, belki daha da fazla... Ve Bruce da hayatında ilk kez iyi oynuyordu.
the team was going lousy yet I led both leagues in wins... smelling 25, maybe more... and for the first time in his life
Bir hafta, belki daha da fazla.
A week maybe, maybe longer.
Belki daha da fazla.
Could be longer.
Onu günde on kez açtım, belki daha da fazla.
I opened it ten times a day, maybe more.
Belki daha da fazla.
Perhaps more.
Belki daha da fazla.
Probably more.
Akciğer dokularınızın % 60 ını kaybettiğinizi söyleyebilirim, belki daha da fazla.
I'd say you lost some 60 % of your lung tissue, maybe more.
Evet. Belki daha da fazla.
Yeah, maybe even bigger.
Bilirsin... bu zamanda, bu asırda... insanlar... hiç olmadıkları kadar vahşileşiyorlar... belki daha da fazla.
You know... in this day and age... people are... are carrying on wild as ever... maybe more so.
Ama monoksit bir saat kadar süre alıyordu, belki daha da fazla.
But the monoxide could take an hour, sometimes more.
Dinleyin, insanlarının sizin kadar belki daha da fazla gelişmiş olduğu... bir gezegene gitmiştik.
Listen, there was a planet we went to where people were as advanced as you... maybe even more advanced.
Lamba en azından üç gündür buradaydı, belki daha da fazla.
The lamp has been here for at least three days, maybe more.
Çalışmalarımız binlerce, belki daha da fazla insanın hayatını kurtarabilir.
Our work could be saving thousands of lives, maybe more!
Ortalama bir öküz 15 ya da 18 dolara satılıyor. Belki de daha fazla.
That means the average steer should bring $ 15, $ 18 a head, maybe more.
- Belki daha fazla, onu da öğreniriz.
- Maybe more. We'll find out.
Bu olanlar yaklaşık üç sene ya da belki daha fazla öncesindeydi.
That was about three years ago, maybe more.
Evet, orada bütün bir müfrezeyi devirirsin, ya da biri bir bomba icat eder ve şıp diye 100000 kişiyi öldürür ve belki de daha fazla madalya alır.
Over there you can knock over a whole platoon. Or a guy invents a bomb and kills 100,000 people just like that. And maybe he gets more medals.
Belki bundan sonra daha da fazla olacak.
Maybe more come now.
Yedi tane. Belki sabahtan önce daha da fazla.
Seven now, maybe more before morning.
O da en az benim kadar karşı. Belki daha fazla.
He's as much against this as I am, maybe more.
Belki daha fazla da olabilir.
It could be more.
Belki de daha fazla, çatıda.
Maybe more, there, on the roof.
Oh, 10 ya da 12,000 şişe, belki daha fazla.
Oh, 10 or 12,000 bottles or so.
Ya da belki daha fazla.
Or maybe more.
11 yıl önce olmalı. Belki ondan da daha fazla.
Oh, yeah, you mentioned something about a struggle.
Oyunun kurallarını bana da anlatırsanız belki biraz daha fazla zevk alabilirim.
If you explain to me the rules of the game, I might have even more fun.
2 aydır bekliyorum, belki daha fazla... 60 gün tamam, ama 63 ya da 64 olmaz...
I waited 2 months, even more... 60 days is OK, but not 63 or 64...
Belki bir saat, ya da daha fazla.
Maybe an hour. Maybe more.
Belki, daha da fazla.
Maybe more.
Belki ona daha da fazla yardım edebilirim diye düşündüm.
I was thinking maybe I could do more to help her.
Belki Kardasya'da öyledir. Fakat bu istasyonun operasyon şefi bu adam. Bu sistemler hakkında sende dahil herkesten daha fazla şey biliyorum.
Maybe on Cardassia, but on this station this man is Chief of Operations and I know more about these systems than anyone, including you.
Süpermarkettekiler yıllardır donmuş halde belki daha da fazla.
They must be fresh. the supermarket... are frozen for years, or maybe more.
General, Dr Jackson Abydos'da bir kabartma buldu. 1000 ile mümkün, belki daha fazla koordinatlarıdır.
General, Dr. Jackson found an entire cartouche on Abydos with 1,000 possible coordinates, maybe more.
"Diğer uygarlıklarla iletişim kurmanın artık rüyalarımızı bile aşan bir durum olmadığına, bunun insanlık tarihinin doğal bir parçası olduğuna ve belki de pek çoğumuzun ölmeden bunun gerçekleştiğini göreceğimize hergün daha da fazla bilimadamı inanıyor."
"More and more scientists feel that contact with other civilizations... " is no longer something beyond our dreams, "but is a natural event in the history of mankind... that will, perhaps, occur within the lifetime of many of us."
Belki bir yerlerde birisi, uzak bir ormandayken içleri dışlarına çıkabilecek olan o domuzlar yerine üretim programı ya da terfisi konusunda daha fazla endişeleniyordu.
Maybe somebody somewhere was more worried about a production schedule or a promotion than he was about those grunts in some faraway jungle, who might end up with their stomachs in their hands.
Belki daha fazla sayıda postere ihtiyacın vardı, hayatım.
Maybe you needed more posters, honey.
Belki dekorasyonla biraz daha az vakit geçirmelidir ve yatak odasında da biraz fazla.
Maybe she should have spent a little less time decorating... ... and a little more time in the bedroom.
Mm, belki de başka ilaçları da "yer değiştirirsek" daha fazla hastayı tedavi edebiliriz.
Um, maybe we could "reallocate" other medications, treat more patients.
Belki bugün daha da fazla.
And maybe more today.
Belki yüzlerce değil ama bir çift, üç ya da daha fazla.
Maybe not hundreds, but a couple, three, more.
Minimum beş yıl yer, ancak eski suçları da var belki daha fazla olabilir.
Five years minimum, and he's got prior felonies... it's a lot more.
Haklıydı bunu ona ben yapmıştım ve hoşuma da gidiyordu asıl komik olansa onu hala seviyordum hatta belki şimdi daha fazla sonunda bana ihtiyacı olduğunu, [br] beni takdir ettiğini hissetmiştim.
She was right. I did do this to her. And I was enjoying it.
Belki ağzımı da daha fazla açarım. Daha cezbedici olur.
Do I need to relax my lips a little... maybe open my mouth more, make it more inviting?
Daha da fazla belki.
Maybe even more.
Belki de bunun anlamı, az da olsa titrek şekildeki karasız çekirdeği absorbe etmesini engelleyemediği bir şeyi absorbe etmesi için ve ardından daha fazla titrek ve parçalanmış hale getirmesidir.
Here was a means perhaps to make this slightly wobbly unstable nucleus absorb something that it couldn't help absorbing and then it would wobble even more and disintegrate.
belki daha sonra 97
belki daha az 29
belki daha fazla 71
daha da fazlası 27
belki 3654
belki de 1259
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belkide 50
belki sen 32
belki daha az 29
belki daha fazla 71
daha da fazlası 27
belki 3654
belki de 1259
belki bir gün 64
belki de öyle 45
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki sonra 108
belki de hayır 17
belki biraz 51
belki başka zaman 69
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki de ben 23
belki bu 38
belki mi 36
belki sonra 108
belki de hayır 17
belki biraz 51
belki başka zaman 69
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki de ben 23
belki bu 38