Belki daha fazla Çeviri İngilizce
1,519 parallel translation
Belki daha fazla.
Maybe faster.
Belki daha fazla.
Maybe more.
On iki, belki daha fazla.
- 12, perhaps more.
Belki daha fazla.İnsanların yaşam sinyallerini sıraya dizmeye çalışıyorum.
Maybe more. I'm still trying to line up life signs readings with actual people.
Belki daha fazla çaba sarf etmeliydim.
Maybe I should have tried it harder.
Belki daha fazla.
Maybe longer.
Bir saat, belki daha fazla.
Hour, maybe a little more.
- Belki daha fazla.
Maybe more.
Belki daha fazla.
Maybe even more.
Onu koli bandı ile bantlayıp, sonra da 50 defa bıçaklamış, belki daha fazla.
Tied her up with duct tape, stabbed her about 50 times, maybe more.
30 yıl, belki daha fazla.
Oh, 30 years, maybe more.
Belki daha fazla yargılanmalısın.
Maybe you need to be on trial more often.
Belki bu işe daha fazla karışmasam daha doğru.
Perhaps I should recuse myself from further involvement.
Grissom, senin amacın ne bilmiyorum, ama eğer daha fazla sorumluluk istersen, belki bir terfi, bunu yapmaktan memnun olurum...
So, Grissom, I'm not sure of your ambitions, but if you're interested in taking on more responsibility, maybe a promotion, I'd be glad to...
Belki de daha fazla kendini düşünmeye başlamalısın.
Maybe you should start thinking more about yourself.
Belki de insanlığa sizden daha fazla inancım var.
Maybe I just have a little more faith in humanity than you do.
Belki de, daha fazla.
Maybe longer.
Mükemmel. belki de düşündüğümden daha fazla toprağa-yakın dır.
Excellent. Maybe he's more down-to-earth than I thought.
Ben bir bakayım, daha fazla eleman getirebilecek miyiz diye... Ama belki de uçağın, gizlenmiş olduğu ihtimalini göz önüne almalıyız.
I mean, I'll see if I can get some more people out here, but... maybe we should be considering the possibility that the plane might be hidden in plain sight.
Kavanagh'dan herkes kadar nefret ederim belki de daha fazla, fakat bundan gerçekten emin olmamız gerek.
Look, I hate Kavanagh as much as the next guy, probably even more, but we really need to be sure about this.
Belki beni domateslerin geçmişi hakkında aydınlatacağına uçmaya daha fazla odaklansaydın...
Maybe if you were more focused on flying than enlightening me on the history of tomatoes...
O zaman seni daha fazla rahatlatacak bir şeyler yapabilirim belki.
Well, then maybe there's something I can do to make you more comfortable.
Belki de sinyalden daha fazla etkilendim.
Who knows. Maybe I was more affected by the signal.
Doğruya doğru. Yanında Jake ve ben olmadan belki daha bile fazla eğlenirsin.
You're probably gonna have a better time without Jake and me.
Belki de öğretmenler odasındaki dedikodulara daha fazla güvenmeliyim.
Wow. Maybe I should give more credence to the teacher's lounge gossip.
Belki de bunun anlamı, az da olsa titrek şekildeki karasız çekirdeği absorbe etmesini engelleyemediği bir şeyi absorbe etmesi için ve ardından daha fazla titrek ve parçalanmış hale getirmesidir.
Here was a means perhaps to make this slightly wobbly unstable nucleus absorb something that it couldn't help absorbing and then it would wobble even more and disintegrate.
- Belki de ruhunu kurtarmaya çalışıyordur. – Bundan daha fazla çiçeğe ihtiyacı olur.
- Maybe he's trying to save your soul. - He'd need bigger blossoms than that.
Belki de ölüler bizden daha fazla özlüyorlar.
Maybe the dead miss us even more than we miss them.
Ama bu yurttaş belki diğerlerine nazaran biraz daha fazla eşittir. İtalyanların pek çoğu... İtalyanların pek çoğu özgürce verdikleri oylarla Devlet İdaresini ona emanet ettikleri için!
But this citizen is maybe a bit more equal than others, since the majority of Italians... since the majority of Italians freely voted to entrust him with their government!
- Belki bizi daha fazla itip kakarlar.
- That may give us the extra push that we need.
Bence daha fazla olmalı. 31 mil belki.
I'd have thought more like... 31 or something.
Belki biz Copa'da çaldıktan sonra daha fazla ilgilenirler.
Well, maybe they'II be more interested after we play the Copa.
Sanırım. Ama belki bir saat, belki de biraz daha fazla sürebilir.
I believe so, but it'll take an hour, maybe more.
Edward, biliyorum son birkaç yıldır hiç konuşmadık ve kötü ayrıldık... dürüst olmak gerekirse... ... belki de herşeyi ben mahvettim,... seni yeterince üzmüştüm. Daha fazla incitmek istemedim.
Edward, I know that we haven't spoken in a few years and things ended badly or I ended them badly, to be more fair and I didn't wanna hurt you any more than I did.
Belki de bu resimler sana sandığından daha fazla şey hatırlatır.
Maybe these pictures say more than you realize.
Belki daha bile fazla.
Maybe more.
Akyuvar hücreleri normalden daha fazla. Belki benim negatif gruptan olmamla alakalıdır. Pek sayılmaz.
I'm AB negative that's not it What about his father?
Belki de kocanın sana daha fazla yardım etmesine izin vermen gerekiyor.
Maybe you should let your husband help you out more.
Belki biraz daha fazla.
Maybe a little over.
Belki de daha fazla.
Maybe more.
Belki daha da fazla.
Maybe longer.
Arabam seninkinden çok daha fazla tutar çünkü Belki benim cip almak gerektiğini düşünüyordum.
I was thinking that maybe you should take my Jeep because my car holds so much more than yours does.
Evet, belki de bildiğinden de daha fazla.
Yeah, maybe more than even she knew about.
Bizden biraz daha fazla ilgileniyorsun belki, ama kutsal bir yükü kutsal omzunda taşıyacak kadar da değil. Matbaan bir meleğin hediyesiyse, iş değişir tabii.
but short of a fucking anointing or the shouldering of a sacred burden, unless of course the print press was gift of an angel.
Bu adamlar hakkında daha fazla şey bulmamıza yardım edebilir... belki peşini bırakmaları sağlayabilir.
Might be able to find out about these guys... maybe get them off your back.
1 gün, belki daha da az... ve bu daha fazla kurtulan almamak üzere kurulan hesap.
A day... maybe less... and that's only if we don't take on more survivors.
Belki de biraz daha fazla konuşmalı.
Well, maybe she should rattle on a bit more.
Belki birden daha fazla
Maybe more than one.
Belki düşündüğünden daha fazla ortak noktamız vardır da, bunu öğrenme fırsatını asla elde edemeyeceğiz.
Well, we probably have a lot more in common than you think. Then again, we'll probably never g et the chance to find out.
Belki de grupta olsaydım, daha fazla yardım edebilirdim.
Maybe if I were in the loop, I could be more helpful.
Doktorum bir yıl, belki biraz daha fazla yaşayacağımı söylüyor.
My doctor says I have about a year... maybe a little longer.
belki daha sonra 97
belki daha az 29
belki daha da fazla 17
daha fazla 180
daha fazlası değil 36
daha fazlası 45
daha fazla bekleyemeyiz 34
daha fazla yok 20
daha fazla dayanamam 18
daha fazla bekleyemem 49
belki daha az 29
belki daha da fazla 17
daha fazla 180
daha fazlası değil 36
daha fazlası 45
daha fazla bekleyemeyiz 34
daha fazla yok 20
daha fazla dayanamam 18
daha fazla bekleyemem 49
daha fazla duymak istemiyorum 24
daha fazla dayanamadım 19
daha fazla dayanamıyorum 53
daha fazla konuşma 31
daha fazla değil 55
daha fazla dayanamayacağım 79
daha fazla yaklaşma 57
fazla 31
fazlasıyla 93
fazla vaktim yok 53
daha fazla dayanamadım 19
daha fazla dayanamıyorum 53
daha fazla konuşma 31
daha fazla değil 55
daha fazla dayanamayacağım 79
daha fazla yaklaşma 57
fazla 31
fazlasıyla 93
fazla vaktim yok 53