English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ B ] / Bilmiyorlar

Bilmiyorlar Çeviri İngilizce

3,468 parallel translation
Yani deneylere kimlerin katıldığını bilmiyorlar.
So they don't know who the participants are.
Nasıl korunacaklarını bilmiyorlar bu yüzden hastalıklar yayılmaya devam ediyor.
They don't know how to use protection, so the disease keeps spreading.
- Senin ağrı eşiğini de bilmiyorlar.
And they don't know what your pain threshold is.
Ne olduğunu bilmiyorlar ama kocaman, kırmızı ve bir sürü dokunaçı var.
They couldn't make it out, but it was big and red and had lots of tentacles.
Uykusunda ölmüş. Nedenini bile bilmiyorlar.
She just died in her sleep, they do not even know why.
Kız kardeşin olduğumu bilmiyorlar.
They don't know I'm your sister.
Eşkiyalar suçlar ve ekonomik düzenlemeler hakkında kendilerini nelerin beklediğini hiç bilmiyorlar.
The thugs, criminal and financial, have no idea what's coming.
Walker'ı kimin öldürdüğünü bilmiyorlar.
They don't know who killed Walker.
Ne kacirdiklarini hic bilmiyorlar.
They don't know what the hell they're missing.
Federaller bunu nasıl halledeceklerini bilmiyorlar.
Hey! Feds wouldn't know how to handle this.
Ellerindekinin kıymetini bilmiyorlar.
Didn't know what they had.
Uzun süreli çalışanlarım ne yapacaklarını bilmiyorlar.
My longtime staffers don't know what to do with themselves.
Bu insanların kim olduklarını bilmiyorlar.
They don't know who these people are.
Tam olarak neye inandıklarını bilmiyorlar.
They don't really know what they believe.
Bilmiyorum ama... Marcus ile Pella'nın köpek öldüren ile Bordo Şarabı arasındaki farkı bilmiyorlar opera yerine country tarzı müzik dinliyorlar ve maalesef Howard'ın kaçmasına izin veriyorlar.
Well, I don't know, but... unlike Marcus and Pella, they don't know their Bordeaux from their cheap table plonk, and they listen to country, not opera.
Fidye alınmamış ve kızın yerini de bilmiyorlar.
The ransom wasn't picked up. They don't know where the girl is.
Henüz bilmiyorlar.
- They don't know yet.
Yani evet, ama onlar bunu bilmiyorlar.
Well, I mean, they don't know that.
Geleceğimi bilmiyorlar mıydı?
They didn't know I was coming?
İşin yarısını bile bilmiyorlar tabii!
Except they don't know the half of it
- Bilmiyorlar. Ama aile bir rakam belirleyecek. Adam yarın tekrar arayacakmış.
The family will try to find a number and he'll call again tomorrow.
Konuştuklarımın yarısı soyulduklarını bile bilmiyorlar.
Half the folks I talked to don't even remember being robbed.
Ne kadar bütçeleri olduğunu bilmiyorlar.
They don't know how to budget.
Bu doktorlar benim geçmişimi bilmiyorlar.
Those other doctors don't understand my history.
Central Booking'ın dediğine göre oraya gitmemişler nerede olduklarını bile bilmiyorlar.
Central Booking says he never arrived. They don't know where in the hell he is.
Zaten birbirleriyle konuşmuyorlar ve benim ne yaptığımı bilmiyorlar.
They don't talk together and they don't know what I'm doing.
Kanser olduğumu bilmiyorlar.
They don't know that I have cancer.
Onu nasıl kontrol edeceklerini bilmiyorlar.
They have no idea how to control it.
Bilmiyorlar.
They don't know.
Washington'da olduğunu biliyorlar ama tam olarak nerede olduğunu bilmiyorlar.
They knew he was here in Washington, but didn't know exactly where he was.
Doktorlar neden komaya girdiğimi ya da neden çıktığımı bilmiyorlar.
The doctors don't know why I went into a coma, and they don't know why I came out of it.
Senin burada olduğunu bilmiyorlarsa bana olanları da bilmiyorlar demektir.
If they don't know you're here, they don't know what happened to me, either.
Şifreyi bilmiyorlar.
They don't have the password.
Sanki bu insanlar nasıl nefes alınması gerektiğini bilmiyorlar da.
Like these people really don't know how to breathe.
Nerede olduğunu ve ne zaman geldiğini bilmiyorlar.
No one knows where she was or when she came home.
Bunların bana da geleceğini bilmiyorlar bile.
They have no idea these are even coming to me.
Çocuklar hiçbir şey bilmiyorlar.
The children know nothing.
Ve bununla nasıl başa çıkacaklarını bilmiyorlar.
And they don't know what to do with it.
Değiştiğinizi bilmiyorlar.
They still don't know about the switch.
Bence teröristler kendilerine ne olduğunu tam olarak bilmiyorlar.
I don't think terrorists fully understand what happens to them.
Tam senin tarzın. O filmi daha yeni çektiğimi bilmiyorlar mı?
Doesn't she know I just made that movie?
Gary'ye göre barları dolaşmaya devam etmeliyiz, çünkü ne yaptığımızı biliyorlar, ama bizim onları bildiğimizi bilmiyorlar.
Gary thinks we should keep on with the crawl because they know what we're doing, but they don't know that we know what they're doing.
Onun gey olduğunu bilmiyorlar.
Oh, they have no idea he's gay.
- Kraliçe'nin nasıl biri olduğunu bilmiyorlar.
They don't even know what the queen looks like.
Bu gruplardaki ortak bileşenlerin ne olduğunu bilmiyorlar.
They don't know the elements common to those groups.
Göçebe, bir insanın vücutta hayatta kalabileceğini bilmiyorlar.
Wanderer? They don't know we humans can stay alive in the body.
Babamı bilmiyorlar.
They don't know about my dad.
Çünkü onun ne olduğunu bilmiyorlar.
( Laughing ) Because they don't know what it is.
Sen olmayınca ne yapacaklarını bilmiyorlar.
She wouldn't know what to do without you.
Bu kadar kasları var ama daha kapı çalmayı bile bilmiyorlar.
All these muscles, and they still don't know how to knock.
Ne diyeceklerini bilmiyorlar.
They're so entitled.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]