Bizimle geliyorsun Çeviri İngilizce
657 parallel translation
Bu kez sen de bizimle geliyorsun.
This time you're going with us.
Bizimle geliyorsun.
Come along.
Öldürülmelerine seyirci kalamazsın! Sus, sen de bizimle geliyorsun!
It comes with us.
Bizimle geliyorsun.
Just come on along.
Gidiyorsak sen de bizimle geliyorsun pislik torbası.
If we go, you're going with us, fat gut.
Kağıtlı ya da kağıtsız, bizimle geliyorsun.
Papers or no papers, you're coming with us.
- Bizimle geliyorsun, değil mi?
- You're coming with us, aren't you?
Pekâlâ, sen de bizimle geliyorsun.
We're taking you, all right.
Sen bizimle geliyorsun
You coming with us?
Bizimle geliyorsun, babalık.
You're coming with us, pop.
Bizimle geliyorsun.
You're coming with us.
- Bizimle geliyorsun, Matt.
You're comin'right out with us, Matt.
- Bizimle geliyorsun.
- You're coming with us.
Valiant. Kralın emriyle bizimle geliyorsun.
Squire, you'll come with us by order of the King.
Bizimle geliyorsun, değil mi?
You're coming with us, aren't you?
Bizimle geliyorsun.
- You're going with us!
- Bizimle geliyorsun.
- Come along.
Bizimle geliyorsun.
You're coming with us now.
Yarın bizimle geliyorsun.
Tomorrow, you're coming with us.
Bizimle geliyorsun, değil mi? Hayır.
You're going to join us, aren't you?
Bizimle geliyorsun.
You're going with us.
Sen de bizimle geliyorsun. "Bir eli serbest" aynı kitabın dediği gibi, değil mi?
"One hand free" like the book says, Lieutenant?
Bizimle geliyorsun!
You're coming with us!
- Sen bizimle geliyorsun.
- You come with us.
Saçmalama bizimle geliyorsun.
Stop talking nonsense. You're coming with us.
Bizimle geliyorsun.
You must come with us.
Bizimle geliyorsun. -
Come with us.
- Ve sen de bizimle geliyorsun.
- And you're coming with us.
- Sen, bir polise salak mı diyorsun? - Bizimle geliyorsun.
- We'll teach you some manners.
Bizimle geliyorsun.
Just come along with us.
Bizimle geliyorsun, Watson.
You come with us, Watson.
- Sen de bizimle geliyorsun sanıyordum.
- I thought you were coming with us.
Bizimle geliyorsun.
Come with us.
Sen de bizimle geliyorsun.
You might as well come on.
Bizimle geliyorsun Wilson.
Come with us Wilson.
Orospu çocuğu kalk, bizimle geliyorsun.
Get up, son of a bitch and get what's coming to you.
Bizimle geliyorsun.
You're coming with us. I said I don't know.
Belgemiz var ya da yok, sen bizimle geliyorsun.
Warrant or not, you're coming with us.
Caldwell, bizimle geliyorsun.
Caldwell, you come with us.
- Kalk ayağa, bizimle geliyorsun.
- On your feet, you're coming with us.
- Hayır, sen bizimle geliyorsun.
No, you're coming with us.
- Bizimle mi geliyorsun?
- You riding along with us?
Üstelik, aynı arabada bizimle birlikte geliyorsun.
And you're even going right along in the car with us.
Sen de bizimle kasabaya geliyorsun.
Now, you're going into town with us.
- Bizimle geliyorsun. - Ne, sizinle mi?
- You're going with us.
- Bizimle mi geliyorsun?
- Are you going with us?
Sende bizimle mi geliyorsun?
Are you coming in the car, too?
- Bizimle mi geliyorsun?
- You comin'with us?
Bizimle mi geliyorsun, yoksa daha iyi bir işin mi var?
Are you comin'with us, or you got something better to do?
Güzel, güzel. Bizimle nasıl geliyorsun?
How is it going for us?
Bizimle Belem'e geliyorsun.
You'll come with us to Belem.
geliyorsun 30
bizim 255
bizim evimiz 18
bizimkiler 34
bizimle 42
bizimle kal 47
bizimki 17
bizim gibi 50
bizim değil 34
bizimle misin 23
bizim 255
bizim evimiz 18
bizimkiler 34
bizimle 42
bizimle kal 47
bizimki 17
bizim gibi 50
bizim değil 34
bizimle misin 23