English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ O ] / Onları suçlamıyorum

Onları suçlamıyorum Çeviri İngilizce

93 parallel translation
Onları suçlamıyorum.
I don't blame them.
Onları suçlamıyorum galiba.
Well, I don't blame them, I guess.
Onları suçlamıyorum, Sakini.
You know, I don't blame them, Sakini.
Erken geldikleri için onları suçlamıyorum.
I don't blame them for being early.
Kaçtıkları için onları suçlamıyorum.
I don't blame them for running away.
Başka bir anne istemiyorlar, ben de onları suçlamıyorum.
They don't want another mother, and I don't blame them.
Onları suçlamıyorum.
I don't blame'em.
# Tanrı şahidim, onları suçlamıyorum.
I don't blame them, goodness knows
Bolşevik taraftarı oldukları için onları suçlamıyorum ama ben değildim.
I could not blame them for being pro-Bolshevik, but I wasn't.
Onları suçlamıyorum, efendim.
I don't blame them, sir.
Ama onları suçlamıyorum.
But I don't blame them.
Ben onları suçlamıyorum.
I don't blame them.
Şey, ailelerden epey bir baskı görüyoruz aslında. Kişisel olarak onları suçlamıyorum, ben de bir ebeveynim.
Well, we're getting a lot of heat, and I mean a lot of it, from the parent's groups and personally, I don't blame them.
Onları suçlamıyorum inan ki.
I don't blame them, really.
Onları Suçlamıyorum.
And I don't blame them..
Onları suçlamıyorum, ama affetmiyorum da.
I don't condemn it, but I don't condone it.
Onları suçlamıyorum.
I'm not blaming them.
Hayır, onları suçlamıyorum.
No, I don't blame them.
- Onları suçlamıyorum.
- I don't blame them.
Onları suçlamıyorum, Alex.
I'm not blaming them, Alex.
Yani onları suçlamıyorum ; artık suçlamak nedir bilmiyorum.
I mean, I don't blame them. I don't know what blame is really, anymore, but...
Ve arkadaş bulma yolun düşünülürse, onları suçlamıyorum.
And the way you make friends, I do not blame them.
Bizim için endişeleniyorlar ve onları suçlamıyorum. Çabuk ilerleyelim.
They're leery of us, and I don't blame them.
Kahretsin, onları suçlamıyorum.
Damn, I don't blame them.
Onları suçlamıyorum ; aşkta ve savaşta her şey adildir.
I don't hold it against them, all's fair in love and war.
Onları suçlamıyorum ama bana garip geliyor.
Just the way they're going about it...
Doğrusu onları suçlamıyorum.
To tell you the truth, I don't blame them.
- Onları suçlamıyorum.
I don't blame'em. It's an oven.
Her yıl, başka bir tanesini yıktılar fakat onları suçlamıyorum.
Every year, they tear another one down not that I blame them.
- Hayır. Onları suçlamıyorum.
- No, I'm not blaming the terrorists.
Bunu biliyorum ve onları suçlamıyorum.
I know that, and I can they give no wrong.
Ve onları suçlamıyorum, adam iyi.
And you know, I don't blame them, because, boy, he is good.
Müşteriler hiç mutlu değil doğrusu ben de onları suçlamıyorum.
The client is not happy, and I can't say I blame them.
Onları suçlamıyorum
I don't blame them.
Onları suçlamıyorum.
Can't really blame them.
Bak onları suçlamıyorum.
Look, I don't blame them.
Burada çalışmaktan yılmış oldukları için onları suçlamıyorum, çünkü çoğu zaman ben de aynı şekilde düşünüyorum.
I don't blame them for being frustrated at working here, because a lot of the times, I feel the same way.
Onlar yanlış bir şey yapmadılar, onları suçlamıyorum.
They didn't do anything wrong and I don't blame them.
- Bu yüzden onları suçlamıyorum zaten.
Which is why I don't blame them.
Bunun için onları suçlamıyorum ama bu sefer, seçim hakkı benim olmalı.
I don't blame them for that, but I think that this time, this choice should be mine.
- Onları suçlamıyorum ama bebek acı çekiyor.
- I am not faulting them, but... That baby is suffering.
Korktukları için onları suçlamıyorum.
I don't blame them... for being scared.
- Onları ben de suçlamıyorum.
- I don't blame them, either.
Suçlamıyorum lordum, çünkü onlar basit insanlar.
I blame them not, my lord, for they are simple men.
Onları şu kadarcık suçlamıyorum.
And I don't blame them one little scrap.
Ve onları da suçlamıyorum.
And I don't blame them either.
Seni suçlamıyorum, çünkü onlar harika.
I don't blame you cos they're great.
Biliyormusun, Ritchie, Onları suçlamıyorum, anlıyor musun?
You know, Ritchie, I don't blame them.
McNulty'den harbiden nefret ediyorlar, pek de suçlamıyorum onları.
McNulty they really hate, not that I blame them.
Yalnız, suçlamıyorum ben onları
Mind you, I can hardly blame them
- Onları da suçlamıyorum.
Not that I blame them.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]