Onu bırakamayız Çeviri İngilizce
676 parallel translation
Onu bırakamayız.
We can't leave her.
- Onu bırakamayız.
- We can't leave him.
Onu bırakamayız
We're not leaving her.
Onu bırakamayız.
- You're not gonna leave him!
Onu bırakamayız, Joe.
We can't turn her away, Joe.
- Onu bırakamayız!
- We can't leave him!
Onu bırakamayız.
We can't just leave it.
- Dede, onu bırakamayız!
- Grandfather, we can't just leave him!
- Onu bırakamayız.
- We can't leave him!
Onu bırakamayız, değil mi?
- We can't leave him, can we?
Onu bırakamayız!
We can't let him go!
- Onu orada bırakamayız.
We can't leave her out there.
Onu burada bırakamayız.
We can't just leave him here...
- Onu orada bırakamayız.
- We can't leave him there.
- Onu burada bırakamayız.
- We can't leave her here.
Onu sandığın içinde bırakamayız.
We can't leave him here in the windowseat.
Evet komiser fakat onu bu halde bırakamayız.
Yes commissioner but we can't leave it like that.
Onu bu durumda böyle yalnız bırakamayız.
We can't leave her alone with him now that we know.
- Onu burada yalnız bırakamayız.
We can't leave her here alone.
- Onu bu şekilde bırakamayız.
- We can't leave him like this.
Onu orada yalnız bırakamayız.
We can't leave him back there.
Ne yapacağız? Onu bu şekilde bırakamayız.
We can't leave her lying there.
Demek istediğim, onu burada bırakamayız.
I mean, we can't just leave him here.
Onu yalnız bırakamayız.
We can't leave him alone.
Onu böyle bırakamayız.
I can't leave him like this.
- Onu hapiste çürümeye bırakamayız.
We can't just let him rot in prison.
Belki, Belkide değil.Ama onu orada bırakamayız
Maybe. maybe not. But we just can't leave it there.
Onu bu vaziyet bırakamayız.
We can't leave him like this.
- Onu burada bırakamayız.
- We can't leave him here.
Onu burada bırakamayız, değil mi?
Well, we can't leave her here, can we?
Onu cezasız bırakamayız.
We can't let him go unpunished.
Onu orada bırakamayız.
My brother!
Onu burada tek başına bırakamayız, bence...
Oh, we're heading the same way, so...
- Onu böyle bırakamayız.
- We can't leave him like this.
Onu bu vaziyette bırakamayız.
We can't leave him in such a state.
İşte bu yüzden onu yalnız bırakamayız.
And so, you see, we can't leave her alone.
- Onu böyle bırakamayız.
- We can't just leave him.
Onu yalnız bırakamayız, Herbert!
We can't leave her alone, Herbert!
Onu kendi haline bırakamayız
We cannot leave him to his own devices
Onu burada bırakamayız.
We can't leave him.
Onu sağ bırakamayız
We can't let him live.
Onu bir tehlikeye maruz bırakamayız.
- We can't expose her to any danger.
Boomer ne olacak? Onu orada bırakamayız.
We can't leave Boomer out here.
- Onu burada bırakamayız.
- We can't just leave him behind.
Onu cezasız bırakamayız!
Could we let him go?
Onu burda yalnız bırakamayız.
We can't leave her here alone.
Ama efendim, onu orada bırakamayız!
But, sir, we can't just leave him out there!
Ama onu burada bırakamayız.
But we can't leave him lying here.
- Onu orada bırakamayız
- We can't just leave him there
Yuhua, gidelim yoksa başaramayız ama hayatımızı kurtardı onu öylece bırakamayız şansımız varken... orkideyi çalalım yoksa usta bizi fena yapar
Yuhua, let's go If not, we won't make it He saved us
Fakat biz... onu burada böylece bırakamayız çamurun içinde.
But we... we just can't leave it here in the mud.
onu bul 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu buldum 214
onu biliyorum 95
onu bilmiyorum 36
onu buldun mu 57
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu bana getir 26
onu buldum 214
onu biliyorum 95
onu bilmiyorum 36
onu buldun mu 57
onu ben yaptım 23
onu bana geri ver 25
onu bana verin 33
onu ben hallederim 27
onu buldunuz mu 44
onu buldun 29
onu buraya getirin 62
onu boşver 33
onu bulduk 84
onu bana getirin 23
onu bana geri ver 25
onu bana verin 33
onu ben hallederim 27
onu buldunuz mu 44
onu buldun 29
onu buraya getirin 62
onu boşver 33
onu bulduk 84
onu bana getirin 23