Onu yalnız bırakın Çeviri İngilizce
144 parallel translation
Onu yalnız bırakın, ilk baskısını yapacak.
Now, let him alone, he's got to make the first edition
- Onu yalnız bırakın.
- Let him alone.
- Zavallı kız, onu yalnız bırakın.
Poor girl, leave her alone.
Lütfen onu yalnız bırakın.
Please leave her alone.
Onu yalnız bırakın yoksa üzülürsünüz.
Leave him alone or you'll be sorry.
Onu yalnız bırakın şimdi.
Leave him alone now.
- Tamam, onu yalnız bırakın.
- All right. Let him alone.
Onu yalnız bırakın!
You've made a mistake, you scoundrels.
Onu yalnız bırakın.
Leave him.
İşini yapabilmesi için onu yalnız bırakın.
He has to be left alone so he can do his job.
Magobei ile onu yalnız bırakın.
Leave him Magobei.
Onu yalnız bırakın.
Leave him alone.
Onu yalnız bırakın!
Leave her alone!
Onu yalnız bırakın!
Leave him alone!
- Onu yalnız bırakın!
- You leave him alone!
- Onu yalnız bırakın, benim arkadaşım.
Leave her alone, she's my friend.
- Onu yalnız bırakın.
- Leave him alone.
Kulübelerinize dönün. Onu yalnız bırakın, tamam mı?
Leave him alone.
- Onu yalnız bırakın.
- Leave him alone!
Onu yalnız bırakın.
Leave him alone!
Onu yalnız bırakın.
Leave her alone.
- Onu yalnız bırakın!
Leave him alone! Him?
O kadınlardan hoşlanmadığına göre onu yalnız bırakın!
Since he doesn't like women, leave him alone!
Onu yalnız bırakın, ya da ben onlar başka bir şey yapabilir, size söz veriyorum.
Leave him alone, or I promise you, they can do their thing elsewhere.
Onu yalnız bırakın.!
Leave her alone.!
- Hey, onu yalnız bırakın!
- Hey, leave her alone!
- Onu yalnız bırakın, Peder.
Leave him alone, Father.
- Onu yalnız bırakın.
Leave him alone.
Onu yalnız bırakın, yalnız bırakın.
Let him be.
Johnny, onu bırak biraz yalnız kalsın.
JOHNNY, YOU LEAVE HIM ALONE NOW.
Yalnız bırakın onu.
Aw, let him alone.
Sen ne yapardın, onu çölün ortasında yalnız mı bırakırdın?
What would you have done, left her in the middle of the desert alone?
Gideceğim. Onu benimle yalnız bırakın.
Leave me alone, you two.
Parasını al ama onu yalnız bırak.
Take her dough, but leave her alone.
Yalnız bırakın onu, yaşlı cadılar!
Let him alone, old witches!
Yalnız bırakın onu!
Leave him alone!
- Beni yalnız bırakın ki onu öldürebileyim.
- You leave me alone so I can kill her!
Bir sorun olduğunda onu yalnız bırakır mıydın? .
You wouldn't turn your back on her in a crisis.
Sizinle konuşma fırsatı bulana dek adamlarınız onu yalnız bırakırlarsa çok sevinirim.
I'd appreciate it if your men leave her alone - till you and I have a chance to talk.
Peki orjinaldeki yardımcı oyuncunuz onu Dylan'la yalnız bırakır mıydınız?
And how about your co-star in the original... Would you trust him alone With Dylan?
Onu yalnız bırakır mısın, Dacks?
Can you leave him there, Dacks?
Bu kızın kocasının onu terkettiğini biliyorum! Yalnız olmaktan sıkılmışsan, birlikte olabilir miyiz? Beni bırakın!
Give me two packets I know that this girl's husband has left her!
Onu bir süre için yalnız bırakın.
Leave her alone for a while.
Bu güreş müsabakalarını ağırlık belirler. Daha küçük erkek mağlup oldu ve dişiyi izlemesi için rakibini yalnız bırakır. Ancak onu kabul edip etmeden önce erkeği bir hayli peşinden sürükleyecek.
Weight wins these wrestling matches the smaller male is defeated leaving his rival free to pursue the female but she'll give him the run-around before deciding whether to accept him
- Onu yalnız bırakır mısınız lütfen?
- Will you please leave him alone?
Yalnız bırakın onu!
- Leave him the fuck alone!
Julie'yi ormanda, yalnız bırakır ve bir adamın onu avlamasını bekleriz...
We put Julie, alone in the forest... and a hoard of men hunt her down.
Onu yalnız bırakın.
Just leave her alone.
Jamacy kendini çok yalnız ve mutsuz hissetmiş ta ki karnavalın ilk gününde devesinin üzerinde bir şövalye gelip onu serbest bırakıncaya kadar. Kurtulur kurtulmaz, prenses sevgilisi Lapa'ya koşmaya başlamış ve karnavalın geçit töreni için kostümünü hazırlamaya başlamış.
Jamacy became very sad and lonely... till the first day of carnival... when a knight on his camel set the princess free... and she ran on foot until she got to her beloved Lapa... and she donned hercostume forthe carnival parade.
Boksörleri bazen yalnız bırakırsınız. Yani, kimse onu eldivenlerini takarken görmedi.
So, no one saw him put his gloves on.
- Yalnız bırakın onu!
- Leave her alone Look at her!
onu yalnız bırak 76
yalnız bırakın 16
bırakın 390
bırakın beni 769
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138
bırakın geçsin 44
bırakın onları 26
yalnız bırakın 16
bırakın 390
bırakın beni 769
bırakın gelsin 27
bırakın gitsinler 39
bırakın geçeyim 78
bırakın gitsin 138
bırakın geçsin 44
bırakın onları 26
bırakın onu 283
bırakın geçelim 23
bırakın geçsinler 21
bırakın bizi 19
bırakın gideyim 187
bırakın artık 17
bırakın konuşsun 19
bırakın çıkayım 20
bırakın gireyim 19
onu yap 17
bırakın geçelim 23
bırakın geçsinler 21
bırakın bizi 19
bırakın gideyim 187
bırakın artık 17
bırakın konuşsun 19
bırakın çıkayım 20
bırakın gireyim 19
onu yap 17