Telefondayım Çeviri İngilizce
332 parallel translation
- Buradayım Jeff, telefondayım.
- I'm in here, Jeff, on the phone.
Telefondayım.
I'm on the phone.
Telefondayım.
I'm making a call.
- Telefondayım.
- I'm on the phone.
Ankesörlü telefondayım.
I'm in a pay phone.
Telefondayım. Henüz numarayı çevirmediniz değil mi?
You haven't finished dialling yet, have you?
Şimdi seninle yeniden telefondayım, değil mi?
Now I'm talking to you on the phone again.
- Del, telefondayım. Linnea benim.
- Del, I'm on the phone.
Ben Baş Müfettiş Clouseau... telefondayım.
This is Chief Inspector Clouseau... speaking on the phone.
Her saat başı bu herifle telefondayım...
Every waking'hour I'm on the phone with this guy...
Telefondayım, görmüyor musunuz?
- I'm on the phone. - Just a minute.
Bir saattir telefondayım, hiç boş oda bulamadım.
I was on the phone for more than an hour. There's not a room to be had.
- Telefondayım, bir saniye.
- I'm on the phone. Just a second.
Lisa, canım, telefondayım.
Lisa, honey, I'm on the telephone.
Telefondayım.
I'm on the phone here.
Ben telefondayım.
I'm on the phone.
- Ben telefondayım.
- I'm on the phone.
Ben telefondayım!
I'm on the phone.
- Telefondayım.
I'm on the phone.
- Tatlım telefondayım!
I'm on the phone!
Tatlım, telefondayım.
Sweetheart, lm on the phone.
Telefondayım!
- I'm on the phone.
Kızı kaçıranlarla telefondayım.
- I'm on the phone with the kidnappers.
Tamam baba. Telefondayım.
Okay, Dad.
Hey, ahbap, telefondayım.
Hey, man, I'm on the phone.
Kevin, telefondayım.
I'm on the phone.
Telefondayım şekerim.
- Pumpkin, I'm on the phone.
Pekin'deki saç yenileme kliniği ile telefondayım.
I'm on with Beijing at the hair restoration clinic.
Dinle, şu anda ankesörlü telefondayım.
Listen, I'm at a pay phone.
- Bekle bir dakika, telefondayım.
- Wait a minute. I'm on the phone.
Evet, evet, hâlâ telefondayım.
Yes, yes, yes, officer.
Evlere servis için telefondayım.
I'm on with the distribution house.
Telefondayım.
Hold on. I'm on the phone.
- Michelle kes şunu, telefondayım.
Michelle, stop it. I'm on the phone. All right?
Her gün Kardiyoloji'yle telefondayım.
I am on the phone with Cardiology every day.
Telsiz telefondayım, beni gafil avladınız.
I'm on a portable phone, you caught me by surprise.
Dinle... Sesim biraz tuhaf gelebilir çünkü telsiz telefondayım.
Listen, um, this sounds kind of funny because I'm on a radio phone.
- Görüntülü telefondayım.
Honey, I'm on the picture phone.
Telefondayım demedim mi!
I'm on the fucking phone!
Ankesörlü telefondayım. İki dakika sonra gitmiş olacağım.
You know, it's just a pay phone.
Telefondayım, Darren.
My phone, Darren.
Bir saattir telefondayım zaten.
I've been on the phone for an hour already.
- Telefondayım, tamam mı?
- I'm on the telephone, all right.
Telefondayım!
I'm in the phone!
Telefondayım, görmüyor musunuz?
Can't you see I'm on the phone?
I-90 yolunun hemen dışında, Scudder Yolu'nda ödemeli telefondayım.
- At a payphone on Skoda / Road, off the I-90.
Telefondayım Basil.
I'm on the telephone, Basil.
İçeri gir, telefondayım.
Come in. On the phone.
Bernie telefondayız.
- don't kill them while I'm around.
Evet, hâlâ telefondayım.
Yes, I'm still here.
Telefondayım.
I'm on the telephone.
telefon 495
telefonu kapat 45
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefonda 73
telefon et 35
telefonu al 19
telefon sana 113
telefon ettim 16
telefona bak 34
telefonu kapat 45
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefonda 73
telefon et 35
telefonu al 19
telefon sana 113
telefon ettim 16
telefona bak 34