Telefon var Çeviri İngilizce
2,579 parallel translation
Orada telefon var.
They've got a telephone.
- İçeride telefon var mı?
Is there a phone in there?
Kullanabileceğim bir telefon var mı?
Okay, can you get phone reception around here?
Şey, bir de üzerinde yatan bir telefon var. O yüzden eğer telefon oynamaya başlarsa...
Well, there's a phone resting on him as well, so if the phone begins to move,
Sen burada dur. Orada bir tane telefon var.
There is a telephone.
Sana telefon var!
You have a call!
İkinci kattaki koridorun sonunda umumi bir telefon var.
There's a courtesy phone on the second floor at the end of the hallway.
-... telefon var.
Dad's room.
Size telefon var efendim.
A call for you, sir.
Otelden bir telefon var.
There was a call from the hotel.
Hey, Craig, sana telefon var, dostum.
Hey, Craig, you got a phone call, man.
Suç mahallinden alınmış olduğuna inandığımız bir telefon var.
Listen, there's a phone we believe may have been taken from the scene of a crime.
Orada da telefon var.
They do have phones there, you know.
Sana telefon var.
It's the telephone.
Başka bir telefon var şu an.
I have another phone call here.
Cutler, içeride çalan başka bir telefon var.
Cutler, we got another phone ringing in there.
Elimde telefon rehberleri var.
I got their damn telephone directory.
Ne telefon, ne telsiz var.
No phones, no radio.
Telefon tamircisi Andrei var.
There's Andrei, the telephone repair guy.
Üçünü bir telefon da var.
There's still the third phone.
Garcia, telefon ve kredi kartı kayıtlarına ihtiyacımız var. Ne bulabiliyorsan bul.
Garcia, we're gonna need phone records, credit card receipts, anything you can find.
Telefon numarası var mı?
Well, has he got a phone number?
42 dakika sonra çok önemli bir telefon görüşmen var.
You have a very important phone call in... 42 minutes.
Telefon diye bir şey var!
There was no other way of bringing you to me. What about a phone?
- İşini çok iyi yaptığı ortada. Ne Internet var, ne de telefon çekiyor.
Ah, well he's clearly good at what he does, I have no internet or bars.
Fairview Common'un güney kapısının dışında bir telefon kulübesi var.
There's a phone box outside the south gate of Fairview Common.
- Selam. Courtney'in telefon kayıtlarına baktım. Connecticut'a ait olup diğerlerinden daha fazla arama yapmış bir numara var.
So, I went through Courtney's phone records and found one incoming Connecticut number that popped up more than any other, a guy named James Reed.
Elimizde onun telefon numarası var.
We do have his telephone number.
telefon dükkaninin kapatilmasiyla ne sorunun var?
what is your problem with closing down the mobile shop?
Usta Telefon Şakacısı'nı işletmek için yardımınıza ihtiyacımız var.
We need your help to prank the Master Prank Caller.
Ya telefon denen bir şey var ya!
Have you ever heard of something called a telephone?
Meydanda bir telefon kulübesi var.
There's a phone box at the square
Telefon rehberinde Tae Seong adında biri var mı bakın.
See if there's another Tae Seong in that list.
Birbirinize telefon numaralarınızı verin. Bu yaz elinde ender bir hedef var.
Tell her you want to exchange phone numbers in case there's a rare sighting this summer.
Rehberde bulamadığım bir yerin telefon numarasına ihtiyacım var.
I seek's song I do not think. A nursing home, Greenhaven.
İyi o halde, sende telefon numaram var.
Well, you have my number.
- Size bir telefon var.
- There's a call for you.
Bildiğiniz gibi direkt telefon hattı var.
As you know, it will be a direct line.
Normal bir telefon aslında tabii içinde fazladan nitelik ve ayrıntılar var.
It's just a normal phone with the extra bells and whistles.
Telefon bağlantımız var.
Let's go to the phones.
- Burada telefon hattı var mı?
- Do you have a hard line in here?
Telefon var mı?
Right!
Son bir telefon için vaktimiz var. Geç kaldık.
... we have time for one last call... we're late.
Telefon numarası var mı sende?
Do you have her phone number?
Dört dakika sonra acil bir telefon görüşmem var.
I have an emergency phone call in four minutes.
Telefon rehberi, ajandası, tuhaf fotoğrafları, manyak şeyler var.
I got his contacts, schedule. Weird pictures of him doing awesome shit.
Dinle, çok tuhaf bir telefon aldım ve sana ihtiyacım var.
I got a really weird call and I need you.
Bazılarınızın sizin için endişelenecek kocaları var karıları var. Eve gitmediğiniz için panik yapabilirler, Bu yüzden tek bir telefon hakkı vereceğim.
Now, I know some of you have husbands and wives that are gonna panic when you don't come home tonight, so we're gonna give you each one phone call.
Telefon, var mı?
A phone, have you got one?
Cidden Fi, diyelim bir gün gözünü Miami'de falan bir hücrede açtın ve sadece bir telefon hakkın var. Senin için de geçerli, Grace.
Seriously, Fi, let's say you wake up in a jail cell, like in Miami or something, and you only get one phone call... and this goes for you too, Grace.
VPN aracılığıyla tüm telefonlara uzaktan erişim sağlayabilirsin. Unimesajlaşma var konferans özelliği var. Bu telefon waffle bile yapabilir.
You've got remote access to all phone services through VPN, unified messaging, rich-media conferencing... this thing could probably make waffles.
var mısın yok musun 30
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varsa 36
vardık 38
varenka 16
var tabii 24
varşova 132
var mıydı 25
varyemez amca 23
var efendim 22
varsayalım ki 19
varvara vasilyevna 23
telefon 495
telefonu kapat 45
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefon et 35
telefonda 73
telefonu al 19
telefon sana 113
telefon ettim 16
telefon 495
telefonu kapat 45
telefonu aç 47
telefon numarası 27
telefon et 35
telefonda 73
telefonu al 19
telefon sana 113
telefon ettim 16
telefona bak 34
telefon yok 49
telefona cevap ver 23
telefonunu kullanabilir miyim 34
telefon çalar 36
telefonum yok 16
telefonun var 33
telefon mu 34
telefon çalışmıyor 23
telefonu bana ver 24
telefon yok 49
telefona cevap ver 23
telefonunu kullanabilir miyim 34
telefon çalar 36
telefonum yok 16
telefonun var 33
telefon mu 34
telefon çalışmıyor 23
telefonu bana ver 24