Allah bilir Çeviri İspanyolca
626 parallel translation
O ise nörotik bir psikopat, ve Allah bilir daha neler neler!
Está también su... neurótica psicopatía... ¡... y Dios sabe qué más!
Nedenini Allah bilir.
Dios sabrá porqué.
Allah bilir şu an ne felaketler oluyor sen burada oturmuş konser dinliyorsun
Dios sabe qué espantoso desastre se prepara y usted escuchando tranquilamente la radio.
İki mezuniyete de katılsaydı nasıl olurdu Allah bilir.
Qué habría pasado si hubiera tenido que ir a las dos graduaciones.
Otel komisini, geçen yazki can kurtaranı da unutamadın Allah bilir başka kimleri de.
No olvidas al botones ni al salvavidas del verano pasado... ni al revendedor en Saratoga y quién sabe a cuántos más.
Bu saatte orada kimse var mıdır, Allah bilir.
Dios, no sé si habrá alguien a estas horas.
Allah bilir, ne hesapları vardı verilecek.
Y sólo el cielo sabe cómo están sus cuentas.
Allah bilir!
quizás tengáis razón.
Çocuk bezleri, işemeler, bakım derdi bakıcı tut, beşik salla ve Allah bilir daha neler.
Pañales, meados y cuidados... y niñeras y mocos y Dios sabe qué más.
Allah bilir burayı severim, bir kadın severim.
Aquí, si miras a una mujer, lo sabe todo Dios.
Zaman düzenbazdır diyorum. Uçağa binseydik 15 saatte orada olurduk, şimdiyse Allah bilir.
En avión, estaríamos allí en 15 horas, en lugar de Dios sabe cuándo.
Allah bilir o da senin gibiydi.
Sospecho que no fue mejor que tú.
Olup olmadığını Allah bilir.
Me pregunto si lo estaré haciendo bien.
Ne zaman döneceğimizi Allah bilir.
¡ Dios sabe a qué hora volveremos!
Ben yanlarına varmasaydım, Allah bilir ne olacaktı.
Si yo no hubiese llegado, sólo Dios sabe lo que habría pasado.
Allah bilir onun o küçük kırmızı şapkasıyla eve dönecektim.
Dios sabe que habría vuelto a casa con su sombrerito rojo.
Nereye götürdükleri Allah bilir.
Me envían no sé adonde.
Allah bilir o günlerde nasıl katlandığını.
Solo Dios sabe cómo aguantó esas semanas.
Sadece Allah bilir ne hissettiğini!
¡ Sólo Dios sabe cuánto! .
Allah bilir.
Quién sabe.
Onu otobüsün önüne itenin ne olduğunu Allah bilir.
Da la impresión de que se arrojó.
Stroud şartlı tahliyeyle çıkıp, laboratuarı da olursa neler keşfeder allah bilir.
Si Stroud sale en libertad y consigue un laboratorio, haría grandes avances.
Allah bilir.
¡ Sabe Dios!
Allah bilir, nereye götürdüler seni.
¿ Adónde has ido con esos? A saber a dónde te han llevado.
... etrafına bakınarak,.. ... ve Allah bilir, neyi arayarak.
Mirando a su alrededor, buscando quién sabe qué.
Ne yaptığını, ne düşündüğünü Allah bilir.
Solo Dios sabe lo que hace o piensa.
Yalnız Allah bilir, ha?
Sólo Alá lo sabe, ¿ eh?
Kızın aklını, ruhunu almış Allah bilir daha nelerini de - Aynı diğerleri gibi.
Le ha robado su mente, su alma... Dios sabe qué más. igual que las otras.
- Çünkü nerede olduğunu Allah bilir.
Pero cuando esté...
Kaç fincan zehirli kahve içtiğimi Allah bilir.
No sabes los cafés negros tan malos que me tomaba.
Allah bilir saçlarını tarayıp, yüzünü mıncıklıyordur.
Se peina, se apreta los granos. ¡ Díos lo sabrá!
Bubber Reeves dışarıda serbestken. Allah bilir nerede.
Bubber Reeves se ha fugado y Dios sabe dónde está.
Allah bilir.
sólo Dios sabe.
Kızlar sana deli oluyorlardı ve Allah bilir sen ne durumdaydın.
Las chicas morían por ti. Y tú, por ellas.
İskoçya'da neyle karşılaşacağımı Allah bilir.
Dios sabe lo que encontraré en Escocia.
Allah bilir, sabaha elimizde kaç uçak kalacak.
Dios sabe cuántos aviones tendremos por la mañana.
Allah bilir sen "yapıciym" "ediciym" filan diye konuşuyorsundur.
Supongo que debe decir encima, lencería y sandwich en el canapé.
Allah bilir ne kadar yatar.
Sabe Dios hasta cuándo.
Allah bilir o berbat yerde başına neler gelecek?
¿ Qué será de ella en ese terrible lugar?
Allah bilir henüz gidip konuşmamışsındır bile.
Seguro que todavía ni le preguntaste.
Allah bilir çirkin gudubet bir şeydir de ayıp olmasın diye böyle söylüyorsundur.
De veras fea como el demonio, y de veras se iba a quedar así.
Motivasyonu nasıl sağladığını Allah bilir.
Sabrá Dios cuáles son sus motivos.
Sağlıklı olsaydı, Allah bilir ne kadar ileri giderdi.
Si estuviese saludable, Dios sabe hasta dónde llegaría.
Allah bilir hakkımda ne düşünüyorlar.
Dios sabe que piensan de mí.
Hepsi yaşandı, hepsi gerçek oldu. Nasıl oldu, Allah bilir. Bu zorlukları nasıl aşardım?
# Mi felicidad llegó, se ha cumplido y no preguntes sobre antaño, # # cómo viví sin ti todos estos años. #
Bu adamın kıymetini bil, bize yaptığı iyilikleri bir Allah bilir birde biz biliriz.
Qué buenas obras... Lo que ha hecho por nosotros sólo Alá y nosotros lo sabemos. ¿ Por qué lo mencionas ahora, Muhittin?
Allah bilir -
Sólo Dios sabe...
Allah bilir neler düşünüyordun.
Quién sabe en que estabas pensando realmente.
Ne kadar çok harcamıştır Allah bilir.
?
O ne zaman bağırarak savaş narası atarsa, ne yapacağını Allah bilir!
Cuando da ese grito de guerra, sólo el Señor sabe qué ocurrirá.
Allah bilir, kimse sizi sordu!
No podemos dudarlo.
bilirsin 3409
bilirim 164
bilirsin işte 407
bilir misin 110
bilirsiniz 1045
bilirsiniz ya 19
bilirsin ya 42
bilirsiniz işte 75
bilir misiniz 24
allah rahmet eylesin 22
bilirim 164
bilirsin işte 407
bilir misin 110
bilirsiniz 1045
bilirsiniz ya 19
bilirsin ya 42
bilirsiniz işte 75
bilir misiniz 24
allah rahmet eylesin 22
allah 1043
allah belanı versin 77
allah razı olsun 22
allah korusun 42
allah kahretsin 591
allahım 187
allah allah 96
allah belanızı versin 22
allahaısmarladık 51
allaha şükür 45
allah belanı versin 77
allah razı olsun 22
allah korusun 42
allah kahretsin 591
allahım 187
allah allah 96
allah belanızı versin 22
allahaısmarladık 51
allaha şükür 45