English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ A ] / Ağır mı

Ağır mı Çeviri İspanyolca

3,010 parallel translation
- Ağır mıyım?
¿ No estoy pesada?
Karmaşık elementler eşyalarımızı yaptığımız ağır metaller mesela demir veya yaşamın kaynağı karbon ve bunun gibi şeyler aslında yıldızlarda üretilmişlerdir.
Los elementos más complejos, los que usamos para construir, que son más pesados, como el hierro o el carbono, que da lugar a la vida, en realidad se fabrican en las estrellas.
Ben onları teker teker haklayacağım. Detektif Lassiter ve O'Hara ağır ateş altında destek talep ediyor!
yo los acabare uno por uno detectives lassiter y o'hara pidiendo refuerzos, estamos bajo fuego!
Yarım tondan ağır ayılar çarpışıyor.
Más de media tonelada de oso cae sobre el otro.
"Elindekiler ağır gibi ve hiç kimse sana yardım etmiyor. Kötüymüş."
Y uno piensa : "¡ Guau, eso parece pesado y nadie la ayuda!"
Yanan binada iki kat aşağıya düşmüş. Ağır yanıkları vardı. Adım, Beth Topp.
Cayó desde un segundo piso anoche, tiene quemaduras severas.
- Ağır olun bakalım.
Todo el mendo detengase.
Gerçek şu ki, sürdürülebilirliğimiz, kullandığımız mevcut yöntemler tarafından ağır tehlike altında bırakılıyor.
que nuestra sostenibilidad esta bajo severa amenaza por los metodos que usamos hoy.
Yerleşim yerinde, eğitim, bilim ve araştırma merkezlerinin yanı sıra üretim ve dağıtım merkezleri olacaktır. Bu merkezler, makineleşmiş stok sistemiyle üretim ve dağıtımı yapıcı ve etkili bir yolla birleştirecektir. Şehrin merkezinde tüm şehrin beyni ve sinir sistemi olan bilgisayar ağını bulunduran çekirdek ev vardır.
Unos sistemas automatizados de inventarios integrarian los centros de distribucion de manera sumamente coordinada y eficiente. el cual es el cerebro y sistema nervioso de toda la ciudad. mientras que tambien controla los factores medioambientales dentro del sistema. la asignacion de nutrientes y otros atributos.
O ağır kutuları mı taşıyacak?
¿ Tiene que cargar cosas pesadas?
Kara'dan yarım kilo daha ağır doğmuşum. O yüzden de şimdi daha uzunum.
Yo pesaba medio kilo más que Kara y por eso soy 2,5 cm más alta.
- Ağır topları çağırdım bile.
- Así que llamé al equipo pesado.
Çok ağır, tamam mı?
¿ Esta pesado, bueno?
Ağır bir suçu veya Benjamin Chudnofsky adında bir adamı konu alan veya halkın, benim bu şehri iyi koruyamadığımı düşündüren bir makale görürsen onu bana getireceksin.
Si te topas con un artículo que hable de un crimen grave de un tal Benjamin Chudnofsky o de algo que haga que la ciudad crea que yo no soy lo único que la protege del crimen me lo vas a enseñar.
Ağır ol, tamam mı Koç?
¿ Por qué no paramos ahí?
- Ağır ol bakalım.
¡ Espera! Más despacio.
Chrysler'da sanırım ağır makina işletiyordu.
Mientras trabajaba allí, creo que condujo camión.
Bu arada Bay Spirou OPEC raporunu okudum ve petrol yatırımlarımıza ağırlık verirsek cidden -
A propósito, Sr. Spirou leí el reporte de la OPEP y si protegemos nuestra posición...
Ağır ol bakalım, yakışıklı.
Tómese su tiempo, frumu y la meta!
Bu Esrarlı Ada. Ağır ol. Tamam mı?
Tranquilo, tranquilo.
- Bu çok ağır bir yaptırım.
- ¡ Eso es el colmo!
Ne şanslıyım ben Dişim çok ağırıyordu
Qué afortunado. Hay algo que realmente me preocupa. ¿ Puedo mostrártelo?
- 14 ama diğerleri de ağır yaralı. - Aman Tanrım.
- Catorce, por ahora, pero otros están agonizando. - ¡ Dios mío!
Bu herif ağır olduğunu tahmin ettiğim bir çantayla taksime bindiğinde.. .. cuma günü öğleden sonra dördü çeyrek geçiyordu ve ben Piazza Beccaria'daydım.
El viernes a las 16, 16 : 15 Estuve aquí en Piazza Beccaria, cuando del túnel salió un tipo con una bolsa que parecía pesada.
Milano halkı bütünleşmiş bir şekilde ve ağır ağır.. Tarım Ulusal Bankası saldırısında gerçekleşen Cuma Saldırısı'nın kurbanlarını.. .. son yolculuğuna ağırlıyor.
En orden, con digno dolor, Milán rindió el último adiós a las víctimas del atentado del viernes pasado en el Banco Nacional de la Agricultura.
.. seni ağır derecede iftira atmaktan dolayı suçlayacağım.
Lo acuso de calumnia agravada.
Burası A Blok hücresi olmalı. "Ağır hapis cezası" kavramının yeni tanımı.
Bueno, este debe ser el bloque de celdas "A" le brinda por completo un nuevo significado a pasarla mal.
Ağır ol bakalım. Çünkü muhtemelen alarmı çaldırdın.
Tranquilo, porque tú lo hubieses activado.
Karnım ağırıyor!
¡ Me duele el estómago!
Biri ağır ister çekici kullan, ister yuvarla ne yaparsan yap ama götür onları buradan, anlaşıldı mı?
Uno de ellos es pesada, de modo que la silla de ruedas ni nada, solo toma!
Biliyor musun? Çünkü sürekli başım ağırıyor ve hep kusuyorum.
Siempre tengo dolores de cabeza y vomito todo el tiempo.
Beni affet, ağır kaldım.
Discúlpame, estoy avergonzada.
Ağır ol bakalım, Hanumanta.
Cálmate, Hanumanta.
Bir kaç aya kalmadan,... hamile kalamadığımı görünce,... kısır olduğumu düşünerek, ... ağıtlar yakmaya başlamıştı.
Unos meses más tarde, cuando vio que no quedaba embarazada, se puso a refunfuñar pensando que yo era estéril.
Ağır ol bakalım.
Tranquila.
Şu engeli kaldırmama yardım edin, gerçekten çok ağır. Bu sünger kostümü hiç yardımcı olmuyor.
Bueno, ayudadme a levantar la persiana, que pesa un huevo, y la sisa de la esponja no me da.
Dur bakalım, ağır ol.
Bueno, tranquilito.
İhanet biraz ağır olmadı mı?
Traición es una palabra muy fuerte.
- Biraz ağırım.
- Moviéndome un poco lento.
Çok ağır olacağı için tüm kitaplarımı getirmedim.
No pude traerlos todos porque sería muy pesado.
Taşınması gereken başka ağır bir şey var mı?
¿ Hay tantos objetos pesados que necesitan ser movidos?
Bugün yapacağımız bazı ağır eğitimler var.
Hoy tenemos un entrenamiento pesado por delante.
Ağır ol bakalım.
Tranquilo.
Sanırım en ağır kıç üstü çakılışım bu oldu.
Creo que fue el mayor D.D.T. Body Slam que he tenido.
Omzum da sırtım da ağırıyor.
Tengo dolores en el hombro, en mi espalda.
Maria, gidiyorum, başım ağırıyor.
Maria, me voy, Tengo un dolor de cabeza.
Yükümlülüklerim ve vicdanım beni hepsi için en ağır ceza olan idamı talep etmeye zorluyor.
Mi función y mi conciencia me obligan a demandar el castigo más severo para todos ellos : ¡ la pena de muerte!
Pekala ağız cerrahıyım ama sanırım masada yer açabiliriz.
Bueno soy cirujano bucal, pero supongo que podemos abrir espacio para la mesa.
Ağır derecede engelli bir müşteriyle çalışmak ister misin diye soracaktım.
Llamo para preguntarte qué opinarías de trabajar con un cliente gravemente discapacitado.
Ben sendikama minnettarım ama PÖB biraz ağır girmiş konuya.
Valoro a mi sindicato, pero a veces la AMD se pone extremista.
Şimdiyse bana oldukça ağır ilaçlar veriyorlar ki bu da sanırım benim çalışmama müsaade ediyor ama aynı zamanda her şey de bulanık görünüyor ki bu da öyle kulağa geldiği kadar hoş bir şey değil.
Ahora me tienen bajo estas cosas súper fuertes que supongo me ayudan a funcionar pero también hace que todo se vea bajo el agua lo que no es tan agradable como se oye.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]