Ben de dedim ki Çeviri İspanyolca
917 parallel translation
Ben de dedim ki ; sizin değilse, meslektaşınız Stewart'a ait olmalı.
Me dijo : Si no fue usted, fue su colega Stewart.
.. sonra dedi ki, "Ne tarafından?" ve ben de dedim ki "Hepsi benim!"
Luego me ha dicho de qué parte ¡ y le he dicho que de todas!
Ben de dedim ki, "Benim unutulmaz William'ım!"
Yo respondí : "Mi amigo inolvidable, ¡ Villiam!".
Ben de dedim ki " Kes sesini, bizde de T.B diye biri var o yüzden eşit sayılırız.
Le dije que se callara, que nosotros teníamos un tipo con tuberculosis, así que estábamos empatados.
Ve ben de dedim ki, "Tabii ki öldü, unutulur," ama ben böyle olmadığını biliyordum.
Y yo les decía : "Sí. Le he olvidado." Pero sabía que no era así.
Ben de dedim ki, "Sence tramvaya binsem daha mı iyi olur?"
Le pregunté : "¿ Llegaría mejor en tranvía?"
Ben de dedim ki, " Sevgili dostum...
Y le dije, " Mi querido amigo...
Ben de dedim ki, "Bilmiyorum Bayan McCanles."
Y yo le dije, "No lo sé, Sra. McCanles".
Ben de dedim ki- - - Hayır dedin.
- Dijiste que no.
Ben de dedim ki " Bak Warren, bu böyle gitmez.
Y yo le digo : " Oye, Warren, no puedes tenerlo todo.
Ben de dedim ki "Yemeğe eve gelecek misin?"
Y digo : "¿ Vendrás a cenar?"
Ben de dedim ki "Eve gelecek misin?"
Y digo : "¿ Vendrás después a casa?"
Ben de dedim ki "Küstahlaşma, Bay Attinger."
Y yo digo : "No te pases de fresco, Sr. Attinger".
Ben de dedim ki, "Nedir o, şu, maddi teminat?"
Así que les dije : "¿ Qué es eso de la garantía?".
Ben de dedim ki, "Maddi teminatım olsa neden paraya ihtiyacım olsun ki?"
Así que les dije : "Si tengo una garantía, ¿ por qué necesito el dinero?".
Ben de dedim ki, " Neden Chicago'ya çakılıp kalayım ki?
Me dije : " ¿ Por qué quedarme en Chicago?
Ben de dedim ki, "Bu zamanda kurutulmuş meyveyi nereden bulacaksın?"
Pero dije : "¿ Quién tiene higos, melocotones y fruta seca en estos tiempos?"
Ben de dedim ki : "Eğer empresyonist tablo alacak kadar delilerse bu onların yabani olduğunu kanıtlar."
Yo le dije : "Si son tan locos que compran pintura impresionista eso prueba que son unos salvajes".
Ben de dedim ki, "Dinle Chris William Hickey'in köşesini gazeteden çıkartmaya ne dersin?"
Entonces le dije : "Escucha, Chris, ¿ por qué no quitas ese artículo del periódico?"
Ben de dedim ki olabilir.
Yo le dije que tal vez.
Ben de dedim ki, "Aynı adam değilsiniz." O da bana baktı ve dedi ki, " Öyle olabilir.
No era ni el primero ni el segundo, era un tercero.
Ben de dedim ki... Hay Allah, hikayeyi berbat ettim!
Dije... ¡ Estoy contando mal la historia!
Dick, Bay Clutter zengin mi diye sordu, ben de dedim ki...
Dick me preguntó si el Sr. Clutter era rico y yo le dije : " Bueno...
Ben de dedim ki : "Majesteleri, kendini sadece Krala ve İngiltere'ye adamış bir Kardinal'e sahip olduğu için çok şanslı."
Y entonces yo dije : "Es una suerte para su Majestad que el buen Cardenal... obedezca sólo al Rey y a Inglaterra".
Ben de dedim ki : Ne diye etrafta kasılarak yürüyorsun?
Le dije : "¿ Por qué has limpiado tus plumas para verme?"
Ben de dedim ki : "Benim adım Clement değil."
Y yo le dije, "No me llamo Clemente."
Ben de dedim ki, " Sakin ol adamım. Sakin ol.
Yo dije, " Tranqui, tranqui, hombre.
"Öyle mi?" dedi. Ben de dedim ki, " Dinle. Dinle bebek.
Dijo, "si?" Entonces le dije, "Escucha. escucha, chico".
Ben de dedim ki...
Entonces dije :
Ben de dedim ki, "Seni aptal bok herif."
Entonces dije "Estúpido de mierda".
Ona dedim ki, " Hayatımın ışığı ben de bu dünyada sensiz yaşayamam.
Y le dije : " Luz de mi vida, yo tampoco puedo vivir sin ti.
Ben de "evet, sanırım" dedim. Sonra o küçük kafayı çekmeye başladı ve sonunda dışarı çıktı. Ben de ona doğru baktım ve dedim ki :
Yo dije : "Supongo", así que comenzó a tirar y la cabeza salió y me miró y le dije :
Dinle beni, dedim ki eğer bana acıdığın için beni aldattıysan ve ben de bunu öğrendiysem... Senin için hâlâ aynı şeyleri hissediyorum. Beni anlıyor musun?
Escúchame, simplemente decía... que si tú me engañases sólo por lástima... y me diese cuenta... tendría por ti la misma ternura, ¿ me comprendes?
Ben de ona dedim ki "Artık orada oturmuyor musun?"
Y le dije : "¿ Ya no vives allí?"
Ben de kendime dedim ki, "Neden eski dostum, Louis Mazzini'yle bir zamanlar ateşin başında kestane kızartıp neşeli günler geçirdiğimiz adamla konuşmuyorum."
Así que me dije, "por qué no hablar con mi viejo amigo, Louis Mazzini..." "con el que pasamos tan buenos ratos alrededor del fuego..." "asando castañas."
Ben de Floyd'a : "Nerede şarkı söylenip, dans ediliyorsa, bil ki orada Hristiyanlar vardır." dedim.
Le dije a Floyd donde haya canciones y bailes, seguro que hay cristianos.
Ben de kendi kendime dedim ki...
Entonces, pensé...
Sonra Gibby geldi ringe, bana sarılıp öptü beni ben de ona dedim ki, "Kendimi nasıl geberttiğimi gördün mü?"
Y cuando Gibby sube de un salto y me da un beso le digo : "¿ Has visto cómo me he tumbado a mí mismo?"
Ben de ona dedim ki : " Bay Delassalle'i gördün mü?
Así que le pregunté : " ¿ Vió usted al Sr. Delassalle?
Dedim ki, June ve ben birlikte olmaya karar verdik. ve senin de bunu bilen ilk kişi olmanı istedim.
Digo que June y yo ya somos novios formales.
Ve ben de arkadaşıma dedim ki, buraya gelip sizlerle konuşursa...
Y yo le dije a ella que si venía aquí a hablar con uds....
Trafikte sıkıştım. Ben de ona dedim ki "Bana bir iyilik yap."
Así que le dije : "Hazme un favor".
Dedim ki ; ben de tattığım her şarabın adını herkesten iyi bilirim.
He dicho que yo puedo distinguir el sabor de cualquier vino... tan bien como cualquier otra persona.
Ben de ona dedim ki, "Bir dahaki izinde Londra'ya gidelim."
Y entonces le dije, "Vamos a Londres en la próxima licencia."
- Ben de ona dedim ki... Sana kendi adımı söyleyip diyeceğim ki hava ne hoş...
Y yo digo vive y déjame en paz.
Ben de dedim ki ;
Entonces, le dije :
"Aletin amma da kocamanmış!" Ben de ona dedim ki :
"Joder, Louis, pues sí que la tienes gorda".
Ben de ona dedim ki : " Dinle dostum.
¡ Jaja! Y le digo : " Oye, mi amigo.
Ben de ona dedim ki ; "Tamam, yarın giderim."
Y le dije : "Pues sí, iré mañana mismo".
Ben de öyle. O zaman kendime dedim ki, "bu şerif omuzlarınnın üzerinde doğru ve şerefli bir kafa taşıyor."
Sí, y tiene la cabeza bien puesta sobre los hombros.
Ben de ofisteki adama dedim ki :
Así que le digo a este tipo en la oficina :
ben de seni seviyorum 508
ben de seni özledim 83
ben de seni 212
ben de memnun oldum 71
ben de 4552
ben de istiyorum 74
ben de öyle 1115
ben de senin 21
ben de gidiyorum 77
ben de seninkini 17
ben de seni özledim 83
ben de seni 212
ben de memnun oldum 71
ben de 4552
ben de istiyorum 74
ben de öyle 1115
ben de senin 21
ben de gidiyorum 77
ben de seninkini 17