Bence de Çeviri İspanyolca
31,747 parallel translation
Evet, bence de.
Sí, eso suena bien.
Bence de.
Sí, claro.
Bence de "Siyahların Hayatı Değerlidir"
Apoyo lo de que la vida de los negros importan.
Evet, bence de bu...
Sí, sé que es...
Duymak istemezsin belki ama bence baban bu adamı severdi.
Puede que no quieras oír esto, pero... creo que a tu padre le gustaría de verdad este chico.
Pratik zekandan gurur duyuyorum tabii ama Stalin tarzı ev idaresinin yularını biraz gevşet bence.
No diré que no estoy orgulloso de tu ingenio, pero quizás sea mejor disminuir ese estilo a lo Stalin para cuidar de tu casa.
Birlikte yine kafaları çeksek de olur bence.
Podríamos ponernos pedo de nuevo.
- Bence birkaç yıl önce çaresine bakmış o.
Bueno, creo que él ya se encargó de eso hace un par de años.
Bence gerçek bir elmas.
Creo que es un diamante de verdad.
Bence böcekler insanların beynini yiyor ve onları aptallaştırıyor.
Porque creo que hay insectos devorando los cerebros de la gente volviéndolas estúpidas.
Bence kafa patlamalarını pek ciddiye almıyorsunuz Müdür Bey.
No creo que esté tomando esto de las explosiones de las cabezas lo suficientemente en serio, director.
Ben geri dönmeyi çok isterim çünkü Kasap'ı neyin motive ettiği konusunda bence yüzeydeki tabakayı yeni kazıdık.
Bueno, me encantaría volver porque creo que solo hemos arañado la superficie de lo que motiva a la Carnicera.
Bence babanız her ikinizi de sevdiğini söylemek istiyor.
Bien, creo que lo que su padre quiere decirles es que los amamos a ambos.
Bence hamburger paylaşımını tekrar düşünmeliyiz.
Así que creo que deberemos repensar lo de las fracciones de hamburguesa.
Bence mezarlıktakilerden biri.
Creo que es uno de los chicos del cementerio.
Bu vaka için fark ettiğinden daha önemlisin bence.
Sabes, he empezado a pensar, que eres más importante en este caso de lo que crees.
Bence bu bir Nitelikli Suç davası.
Pensé que esto era un caso de Delitos Graves.
Anlamıyorum, bence hakim de anlamayacaktır.
No lo veo, y tampoco creo que lo vea el juez.
Genelde mutlak umutsuzluk içindeki insanları kendime çekerim bence sen de bu duruma tıpatıp uyuyorsun.
Principalmente atraigo a personas en posiciones de absoluta desesperanza, así que creo que encajas en esto bastante bien.
Bu eğer modern parça hakkındaysa bence o parça olmuş...
Bueno, si se trata de la pieza moderna, tengo que decir que está sonando...
Yarın okuyabilirsiniz ama bu bence Callas'ın sahneye dönüşünü bir zafer gibi gösterecek.
Puede leerlo mañana en los periódicos... pero creo que esto hará que el regreso de Callas luzca como un triunfo.
Bence bir zihin sağlığı uzmanıyla konuşmalısın.
Creo que deberías ver a un profesional de la salud mental.
En tutulan yemeklerin bulunduğu bir menü yaratabilirdik... ama bence öyle yaparsak... yaratıcılığı yok etme tuzağına düşeriz.
Podríamos haber creado una carta de grandes éxitos pero, si lo hiciéramos caeríamos en la trampa de una especie de contracreatividad.
Çarşamba gecesi en harika yemeklerimizi sunacağımızı sanmıyorum. Ama bence farklı yemekler çıkardığımız... gerçeğini görmek önemli.
No creo que el miércoles por la noche vayamos a servir la mejor comida pero creo que es importante reconocer el hecho de que servimos comidas diferentes.
Bence cüce de diyemezsiniz.
No creo que pudiera decir enanos tampoco.
Bence Dominique esinini... hem Bretonya'dan ve çocukluğundan... hem de şu anda California'daki yaşamından alıyor.
Creo que Dominique se inspira en una combinación de recuerdos de Bretaña y su infancia y el presente aquí en California.
Ama bence onun memleketi Fransa değil... Birleşik Devletler de değil.
Pero no creo que su país sea Francia ni Estados Unidos.
Ama bence Dominique'i anlamanın yolu sanattan geçiyor.
Pero la forma de entender a Dominique es a través del arte.
Ama bence gerçek lezzet malzemenin kalitesinden gelir.
Pero para mí, el verdadero sabor reside en la calidad de los ingredientes.
Bence böyle bir bağınız varsa... sonuçta hep geri dönüyorsunuz.
Cuando tienes ese tipo de conexión siempre acabas volviendo.
Bence Enrique bu hareketin en önünde yer almaktadır.
Enrique está a la vanguardia de ese movimiento.
Başarıyı ünlenmek olarak düşünmüyorum. Bence başarı her gün yaptığın şeyden gurur duymak.
No pienso que el éxito sea tener reconocimiento el éxito es estar orgulloso de lo que haces cada día.
Bence Ana diplomat olmamaya karar verince... bir şeyi feda etmek zorunda kalmamış, çünkü zaten öyle.
Desde mi punto de vista, Ana no renunció a nada al decidir no ser diplomática, porque ella es una diplomática.
"... dedim ki, "Bak, Gaggan, bence bir e-posta gönderip... onlara kim olduğunu ve ne istediğini anlatman daha samimi olur. Belli olmaz."
"Gaggan, sería mejor y más conmovedor que le escribieras un email le dijeras quién eres, lo que quieres hacer, y a ver qué pasa" intentando librarme de la responsabilidad de la decepción.
Bence Emma'ya takıntılısın.
De tu obsesión con Emma.
Bence gruptaki geleceğin hakkında konuşmanın tam sırası
Creo que es hora de hablar de tu futuro en la banda.
- Bence insanların sandığından...
- Es artificial. - De acuerdo.
Bence sadece Scotty'den sonra bebeğe adını vermediğiniz için öfkeli.
Creo que solo está enojada porque no le pusiste al bebé el nombre de Scotty.
Bence bundan ne kadar bahsedersen seni o kadar az rahatsız eder.
Creo que cuanto más hables de ello, menos te atormentará.
Bence seni rahatsız eden her neyse onunla baş etmene yardım etmem için buradasın ve bu kimlik kriziyse varsın öyle olsun...
Quieres ayuda con lo que te atormenta, y si es una crisis de identidad...
Bence artık yeni maceralara atılma vaktin geldi.
Creo que deberías de experimentar nuevas aventuras.
Peki Pakistan'da doğdum, Londra'da büyüdüm, Paris'te okudum ama bence burada olmamın en önemli sebebi yardım derneklerine topladığım bağışlar.
De acuerdo, así que nací en Pakistán, me crie en Londres, me educaron en París, pero creo que la razón principal de que estoy en el Buen Lugar es que junte un montón de dinero, para grupos sin fines de lucro.
- Bence evde kalıp bir Roman Polanski filmi açalım R. Kelly müzikleri eşliğinde Chik-fil-A yiyelim.
En su lugar, sólo quedémonos y veamos una película de Roman Polanski, escuchemos a R. Kelly, y comamos Chik-fil-A.
Bence uzaylı hayvanat bahçesi ya da şaka programı olabilir.
Creo que podríamos estar en un zoológico alienígena o en un programa de bromas.
Bence siz de burada olmamalısınız.
Dudo que usted deba estar aquí tampoco.
Bence diğer her şey de devam ediyor.
Yo digo que todo lo demás será pan y mantequilla.
Bence bu, güzel bir arkadaşlığın başlangıcı.
Presiento que este es el comienzo de una hermosa amistad.
Bu şey korsan gemisine benziyor, bu ağaca, bu buluta, şuradaki de... bence mağaraya benziyor.
Parece un barco de piratas, un árbol, una nube y por acá, a mí me parece que es una cueva.
Bence, Jesse'yle ben yanında olmadığımız sürece, tekrar onunla görüşmemen daha uygun olur, anlaşıldı mı?
Creo que tal vez es mejor que no vuelvas a hablar con ella al menos que Jess o yo estemos presentes, ¿ de acuerdo?
Bence başından beri Garrett'ındı.
- Creo que siempre fue de Garrett.
Bence sen de öyle düşünüyorsun.
Creo que tú también.
bence de öyle 135
bence değil 81
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111
detroit 189
dennis 260
dell 45
bence değil 81
dede 298
deli 209
denise 139
deme 332
dean 111
detroit 189
dennis 260
dell 45