Beş mi Çeviri İspanyolca
3,487 parallel translation
Katilimi öldüren kişi beş milyon dolar kazanır.
El primero que mate a mi asesino recibe cinco millones de dólares.
Beş mi?
- ¿ Cinco?
Sen veya benim için olmasa bile ailemin atlattığı bütün bunlardan sonra beş dakika onunla oturamaz mıyız?
Y aunque no vaya con nuestra forma de ser con lo que está pasando mi familia ¿ podríamos sentarnos cinco minutos a escucharla?
Asıl sorun sizden önce on beş farklı şirkete daha gitmiş olmam. Ama o fotoğraf yüzünden hiçbiri davamı kabul etmedi.
El único problema con eso es que fui a 15 bufetes antes de recurrir a usted, y ninguno hubiera tomado mi caso por culpa de esa foto.
Annemle birlikte bir çöp konteynerinde erkek arkadaşının onu aldattığına dair kanıt aramak için beş saat harcamıştık. Ve tek bulduğumuz 1.50 dolar değerinde bir kazı kazan ve plaj havlusuydu.
Mi madre y yo una vez estuvimos cinco horas en un contenedor buscando pruebas de que su novio la estaba engañando, y todo lo que encontramos fue un "rasca-y-gana" de un dólar y medio y una toalla de playa.
Büyükbabam, ben on beş yaşındayken vefat etti.
Mi abuelo murió cuando yo tenía quince años.
Beş yaşıma girerkenki doğum günü partim.
Es una foto nuestra en mi quinto cumpleaños.
Son beş yıl senin için kolay olmadı, değil mi?
Los últimos cinco años no han sido fáciles para ti, ¿ verdad?
Gerçekten de işleri bir daha batırması beş yıl sürecek mi sanıyorsun?
- Le llevó cinco años. - ¿ De verdad crees que le va a llevar cinco años para cagarla de nuevo?
Beş yıl önce hapse gitmemenin tek sebebi benim muhakemem ve ihtiyatım sayesindeydi.
Mi juicio y mi discreción son la única razón por la que tu culo no terminó en la cárcel hace cinco años.
O beş yıl önceydi ve bunu şimdi mi söylüyorsun?
Eso fue hace cinco años, ¿ y ahora es cuando se te ocurre contármelo?
Aileme göre, denizde kaybolduktan beş yıl sonra henüz geri dönen bir kardeş ve bir oğulum.
Para mi familia, soy el hermano y el hijo que regresó a casa luego de haber estado perdido cinco años en el mar.
Aileme göre, denizde kaybolduktan beş yıl sonra henüz geri dönen bir kardeş ve bir oğulum.
Para mi familia, soy el hermano e hijo que acaba de regresar a casa luego de haber estado perdido en el mar durante cinco años.
* Beş Dakika Kala * Hayatımda bu kadar sıkı çalışmamıştım.
Nunca he esforzado tanto en mi vida.
Benim sorunum, son beş yıldır yazıştığım şu kadının...
Mi problema es que esta mujer a la que le he estado escribiendo los últimos cinco años
Beş yıl içinde, muhtemelen ölmüş olurum,... ve kimse farkında bile olmaz, ve evet, bu ikinci öz değerlendirme formumu doldurma denemem.
En 5 años, probablemente esté muerta y nadie siquiera lo note. ¡ Y sí, este es mi segundo intento de escribir mi autoevaluación!
Sadece son beş ayı düşünüyorum.
Yo sólo voy en el último 5 meses en mi cabeza.
Çok değerli zamanımdan beş saniye daha harcayarak tekrar soracağım sana.
Así que voy a gastar otros cinco putos segundos de mi increíblemente valioso tiempo y te lo voy a preguntar de nuevo...
Kız arkadaşıma beni on, on beş yıl beklemesini söyleyemezdim.
No podía tener a mi chica esperando por 10 ó 15 años.
Beş gün geçmiş, şimdi bu benim problemim oluyor.
Cinco días, bruja estúpida, y ahora es mi problema.
Yeni aldığın pahalı koşu bandını beş yıl önce yayından kalkmış bir TV şovunu izlemek için mi kullanıyorsun?
¿ Estás usando tu carísima cinta nueva solo para ver una serie que se ha acabado hace cinco años?
İyi de bunca şey için uğraştık, buraya geldik evlenmekten beş dakika uzağız ve bu şekilde iptal mi edeceğiz?
Vale, pero hicimos todo esto, llegamos hasta aquí, y estamos a cinco minutos de casarnos, ¿ y vamos a rajarnos?
Senin o yaşlı, beş para etmez götünü takımdan siktir etmek için o kadar uzun zamandır bekliyordum ki.
He estado esperando a patear tu viejo, inútil culo de mi equipo durante tiempo.
Onurum beş paralık oldu.
Mi honor ha sido insultado.
Eski patronum Mike Biltz resmen sefere çıktı beş yıl boyunca o Jefferson şişesini aradı ve bir gram tereddüdü olmadığını şişeyi bir Suudi prensinin koleksiyonunda bulduğunu iddia ediyor.
Mi antiguo jefe, Mike Blitz, se fue en una cruzada por cinco años en busca de esa botella Jefferson, y dice que la encontró, sin la menor duda, en la colección de un príncipe saudí.
Bak Nick, belki de beş yıllık planımda bu yoktu. Ama belki de kaderim budur.
Mira, Nick, quizá esto no esté en mi plan para dentro de cinco años, pero igual es el destino.
Üniversiteden arkadaşım, Abby sevgilisiyle oraya taşınmıştı çünkü adam üniversitedeki bir bankada çalışıyordu, kendisi en iyi beş arkadaş grubundaydı ama sonradan Zoe grupla yakınlaştı ve Abby başka bir gruba dâhil oldu.
Uh, mi amiga de la universidad, Abby... Que se fue a vivir ahí con su pololo porque trabaja en un banco... En la universidad, ella era una de mis cinco mejores amigas...
Evet, biliyorum ama mütevazı fikrimi soracak olursan beş dersini üniversite seviyesinde alman biraz fazla kaçıyor.
Sí, lo sé, pero en mi humilde opinión, cinco cursos avanzados es un poco mucho.
Ve ben neden hayatımın beş dakikasını... " "... Kanal 4'te onun gerzekçe düşüncelerini dinleyerek harcadım? "
¿ Y por qué he malgastado cinco minutos de mi vida escuchando sus cretinos pensamientos en el Canal 4?
Sadece beş kızla seks yaptım ve istesem etten kıIıcımla kızları katledebilirim.
Solo lo he hecho con cinco mujeres. Y soy el tipo de chico que necesita destrozar nenas con mi espada cárnica.
Ve şaşırmıştım, sadece bir hemşire vardı bombalama sırasında beş gün boyunca kalmışlardı ve diğerleri hastaneden kaçmıştı.
Para mi sorpresa una enfermera se había quedado durante los 5 días de masacre, las otras habían huido.
Yinede onu getirip beş dakika bekleteyim mi?
¿ Voy a buscarlo yo? Haré que espere cinco minutos y luego lo dejaré pasar.
Saçmalama, Griffith öyle ciğeri beş para etmez birine önem verir mi?
Griffith no abandonaría por un perdedor como ése.
Kocamla ancak beş dakika geçirebildim. Torunumdan bahsetmiyorum bile.
Sólo estuve cinco minutos con mi esposo.
Beş yaşındayken, bana bir keçici bakardı.
Cuando tenía 5 años, mi niñera era una cabra.
Nakit ödenmesi gereken beş saatlik özel dedektiflik faturasıyla birlikte kapı eşiğindeki bir zarfta buldum.
De un sobre en mi puerta con una factura de 5 horas de trabajo de un detective privado.
Hellim peynirini beş dakika beklemeyi suçla.
Culpa a los cinco minutos de espera por mi pollo peri-peri con queso halloumi.
Pizza fırlatmayı öğrenmek yerine beş saatimi bunu yaparak harcamam ne güzel oldu.
Estoy muy contento de estar perdiendo mi tiempo... Hacer esto en lugar de aprender a lanzar una pizza en cinco horas.
Bundan beş yıl sonra tekrar bekâr olup hayatıma yeniden başlamaya çalışmak istemiyorum.
No puedo ver como de aquí a cinco años estás soltera, intentando rehacer mi vida otra vez.
Son beş yıl, hayatımı ve özgürlüğümü fena yaşamamak için riske etmedim ben.
No pasé 5 años arriesgando mi vida y mi libertad, solo para estar bien.
Yemeğini yedin mi? Beş dakika diyelim?
Hola, ¿ ya almorzaste?
- Beş kız öldürmek mi?
¿ Matar 5 chicas?
Bir hafta sonra bir sörf dükkânından kapıma dayandılar. Tahta onlarınmış ve beş günlük kira borcum varmış.
Y entonces, como una semana más tarde, llama a mi puerta alguien de una tienda de surf diciendo que de hecho la tabla es suya, y que les debía cinco días de alquiler.
Bazı amfetaminlerin beş saat gibi kısa süre sonunda tespit edilemeyeceği doğru değil mi?
¿ Pero no es verdad que algunas anfetaminas son indetectables después de unas cinco horas?
- Önümüzdeki beş sene mi? - Evet.
- ¿ Los siguientes cinco años?
Bana beş dakika evvel bu birayı sen mi verdin?
Tío, ¿ me acabas de pasar esta cerveza como hace cinco minutos?
Beş parasız bırakmak, gibi mi?
¿ Haciendo que se arruine?
Penis ucuna takılan bir halka. Beş yıldır kendi işlerimi yürütüyorum, problemsiz.
Hace cinco años que tengo mi negocio, sin problemas.
Internet'te koleksiyonum için harika hayvanlara bakınıyordum beş tıklamadan sonra birisi bana Sibirya Kaplanı satmak istediğini söyledi
Estaba buscando por internet animales exóticos para mi colección, y cinco clics después encontré a alguien que quería vender un tigre siberiano.
Beş ay sonraki ilk boş gecenizde evde oturup kendi ölümlerinizi mi planladınız?
Así que habéis pasado vuestra primera noche de juerga en cinco meses, sentados en casa planeando vuestras propias muertes?
Barney, beş ay boyunca kimseyi bulamadım. Seveceğimiz bir bakıcı bulana kadar 92 kişiyle görüştük. Ama sen işe dönmemden bir önceki akşam her şeyi mahvettin.
Barney, me he pasado cinco meses sin ayuda... y hemos entrevistado a 92 canguros antes de encontrar a la que nos gustaba, y tú lo has arruinado todo... la noche anterior a mi supuesta vuelta al trabajo.