Bir arada kalın Çeviri İspanyolca
135 parallel translation
Dikkatli olun ve bir arada kalın. Bu kalabalığa dikkat et.
Esten juntas y atentas, con toda la confusión que hay
Güverteye çıktığımızda bir arada kalın.
Cuando estemos a bordo, no se separen.
Bir arada kalın!
¡ Aléjense!
Hepiniz bir arada kalın!
¡ Vamos, ya está!
Dağılmayın, bir arada kalın.
No se separen. Vamos.
Bir arada kalın!
¡ Permaneced juntos!
Bir arada kalın ve dikkatli olun.
Encerrarnos y vigilar.
- Bir arada kalın.
- Acérquenlos.
Bir arada kalın.
Manténganlos juntos. Eso es.
Yavaş, bir arada kalın.
Manténganlos juntos.
Bir arada kalın.
Manténganlos juntos. Despacio.
Bir arada kalın.
Manténganlos juntos...
Sağ taraftan gelin ve bir arada kalın.
Hacia la derecha y bien juntos.
Lütfen bir arada kalın.
Por favor, manténganse juntos.
Tamam gençler, bir arada kalın.
Está bien, amigos. Manténganse juntos.
Haydi çocuklar, bir arada kalın.
Vamos, chicos.
Mümkün olduğu kadar bir arada kalın.
Manténganse juntos mientras puedan.
Tekrar ediyorum : Bir arada kalın!
Repito : ¡ manténganse juntos!
Bir arada kalın.
Quédense juntos.
Bir arada kalın!
¡ Seguid juntos! ¡ Aguantad!
Bir arada kalın.
Manténganse juntos.
- Hey, dikkatli olun. - Bir arada kalın.
- Manténganse juntos.
Bir arada kalın, tamam mı?
Todos juntos ¿ si?
Bir arada kalın. Devam etmek zorundayız.
¿ Qué le pasa a ese imbécil?
Erkek ve kızlar bir arada kalın.
Vamos, niños y niñas.
Bir arada kalın.
Permanezcan juntos.
Bir arada kalın.
¡ No os separéis!
Bir arada kalın.
Péguense a los otros.
Tamam mı? Bir arada kalın.
Péguense a los otros.
Yürüyün. Bir arada kalın.
- Nos os separéis.
Beth, Norman, siz bir arada kalın.
Beth, Norman, vais juntos.
- Bir arada kalın!
- Mi tío George, no está.
Bir arada kalın.
No os separéis.
Işıklar yandığı sürece bir arada kalın.
Apiñaos hasta quedaros sin luz.
- Bir arada kalın!
- ¡ No se separen!
- Sadece bir arada kalın.
- Sólo quédense juntos.
Bir arada kalın.
Sigan juntos.
Adımlarınıza dikkat edin ve bir arada kalın.
Vamos a tener que tomarlo... vigilar nuestros pasos y mantenernos... juntos.
Bir arada kalın, uyanık olun ve beni takip edin.
Manténganse juntos, estén atentos y síganme.
- El ele. Bir arada kalın, yoksa kolunuzun altından bile geçebilir.
No se separen mucho o escapará.
Pekala, ben bir kaç gün içinde eve gidiyorum nasılsa böylece sen de bu arada, dairede kalırsın.
Bueno, de todas formas me voy dentro de unos días, así que... De momento, quédate aquí en el piso.
Bu arada, vergiler ve bakım giderleri artmağa devam ediyor, buna karşın proje park olarak kalıyor, yorucu bir yolculuk sonunda kardeşlerimizin yerleştirilebileceği bir dinlenme yeri olmaktan çıkıyor.
Mientras tanto, Ios impuestos y gastos siguen creciendo. Nuestro proyecto es un parque, no un "lugar de descanso"... donde nuestros miembros descansen tras el fatigoso viaje.
Adamlarını soğuk suda iki mil götürüp kasabaya arkadan, tabi oraya kadar gidebilirlerse, girip arada kalacak, yakalanacak, ve yok edilecek bir durumda kal. - Çok güzel.
Tome a sus hombres dos millas a través del agua helada llegando, si llegan, detrás del pueblo estarán en una posición para ser cortado, capturado, limpió fuera.
Ama arada bir beni çok zorlardı. Ben de karşı çıkmak zorunda kalıp ona çizgiyi aştığını söylerdim.
De vez en cuando, se pasaba de la raya y me tenía que enfrentar a él y decirle que Io había hecho.
Bunları bir arada tutan tek şeyi almayı hatırlayamadıktan sonra bunca yiyeceği almanın ne anlamı kalıyor?
Para qué comprar tanta mierda si se te olvida lo primordial.
Arada bir çevrenize kulak verdiğinizde öğrendiğiniz şeylere şaşar kalırsınız.
Te sorprenderías de cuánto oyes si nada más escuchas de vez en cuando.
Bu arada.. ailenizi ya da bir arkadaşınızı arayabilirsiniz. Onlarda kalın.
Mientras tanto... podría quedarse en la casa de algún amigo o de un familiar.
Bir arada kalın.
Guardalo.
Bir arada kalın.
No se separen.
Bir arada kalın. 21 YAŞINDA ÖLDÜRÜLDÜ
Manteneos juntos.
Bu arada, bu gibi kurumların kalıntıları... senin gibi, elitizmin hala önemli olduğu ülkelerden gelen... zengin göçmenlere bağlı olarak sürekli büyüyor. Ve bunun geldiği nokta... benim gibi insanların üzerine, senin gibilere... nazik davranmak için, pek de hoş olmayan bir baskı uygulanıyor.
Mientras tanto, esta reliquia de institución crece todos los años cada vez mas dependiente de inmigrantes ricos como usted de países donde el elitismo aun impera al punto de ejercer una presión tan sutil en gente como yo para hacérselo fácil a personas como usted, bien.
kalın 63
kalın kafalı 19
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
kalın kafalı 19
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir adam 202
bir aptal 17
bir arkadaşım var 42
bir ay önce 34
bir araba 43
bir an önce 40
bir ay içinde 20
bir anlamda 46
bir ailem var 30
bir adam 202
bir aptal 17
bir arkadaşım var 42
bir ay önce 34
bir araba 43
bir an önce 40
bir ay içinde 20
bir anlamda 46
bir ailem var 30