Bununla mı Çeviri İspanyolca
5,040 parallel translation
Bununla mı övünüyorsun?
Estas fanfarroneando?
Bununla mı dövüşeceksin?
¿ Vas a luchar eso?
- Bununla mı geçiniyorsun?
Oh, vale, ¿ pero como profesión? Sí.
- Seni bununla mı vurdu?
¿ Te disparó con esto? Sí.
Bununla mı pratik yapmış?
¿ estaba practicando?
- Bununla mı alakalı? - Bilmiyorum.
- ¿ Esto está relacionado?
Bununla mı?
¿ Con esto?
İlişkiniz bununla mı sınırlı kaldı?
¿ Y esa fue toda la relación?
Bu polislik bir mevzu olmadığından ya bununla yaşamanın bir yolunu bulacağız ya bundan nasıl kurtulacağımızı bulacağız ya da evden taşınacağız.
No es un asunto de la policia, así que... o aprendemos a vivir con él, o vemos la forma de deshacernos de él. o mudarnos.
- Bununla uğraşamayacağım.
No voy a hacer esto.
Bununla birlikte, kablo yatırımındaki ortağı Jalal El-Amin'in ise hayatta kalanlar arasında.
Sin embargo, Jalal El-Amin, su socio en esta empresa del cable, está entre los supervivientes.
Bununla kaç tane çikolatalı çörek almalıyım?
¿ Cuantas choco-donas obtengo por esto?
Umarım bununla ilgili bir problemin yoktur.
Espero que no tengas ningun problema con esto.
Bununla ilgileneceğim, tamam mı?
Me encargaré de ello. ¿ Vale?
- Annemin bununla alakası yok kızım!
¡ Mamá no tiene nada que ver con esto, hermana!
Bununla birlikte karım ve arkadaşları çok sessiz olmayabilirlerse takdirle karşılayacağınıza eminim.
Sin embargo, estoy seguro que usted podrá apreciar que ella y sus amigas pueden no ser tan...
- Bununla ilgili çıkıp orada konuşabilirsiniz ama savaştakiler bizim adamlarımız.
- Para usted está bien hablar de ello pero son nuestros hombres los que están ahí fuera.
O zaman bununla tek başıma uğraşmak zorundayım.
¡ Entonces supongo que tendré que seguir bregando solo!
Yaptığım yanlışları görüyorum. Peki sana cüretkar bir önerim var ve bence pazarı bununla kazanırız.
Veo el error de mis formas.
Sadece... Bununla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum.
Es sólo que... no sé cómo manejar esto.
Bununla O'Malley'nin Koyu'na yardım etmeliyiz.
Debemos usarlo para ayudar a La Caleta de O'Malley.
Ben de normalde evde ne yapıyorsam, bununla yapacağım. Gazeteleri düzenlemek çörek yemek, banyoya gitmek gibi. Herşeyi paltoyla yapacağım.
Así que haré lo que suelo hacer aquí en casa como organizar mis periódicos, comer panecillos e ir al baño, con la chaqueta puesta.
Bu çok orijinal. Bununla nasıl yatarım? " diyorlardır. Görüyor musun, ne kadar seks yaparsan yap içinde ki gerçeği saklayamazsın.
"oh, qué cínico, y lleva una cazadora del ejército, qué original, ¿ cómo podría tirármelo?", pero ni todo el sexo del mundo puede encubrir el hecho de que en el fondo eres el chaval patético
Bu yüzden sabah tıraşımın ardından birinizin kafasını ezmek istersem bununla baş etmenin bir yolunu bulacaksınız.
van a tener que lidiar con eso.
- Bununla ne yapacağım?
- ¿ Y qué hago con esto? - ¡ Dispárale!
Ne, bana bununla vuracak mısın? Hayır, bu benim kızımın erkek arkadaşı Da'quan için.
¿ Qué, me golpearás con eso?
Bununla ne yapacağımızı çözmemiz gerekiyor.
Es solo que necesitamos averiguar qué hacer con su...
Müsabakalara gittiğimde, kaliteli bilgisayarlarda farklı oynadığımı düşünmüyorum bununla kıyaslayacak olursak.
Incluso cuando voy a competiciones, no creo que juegue de modo diferente en equipos buenos en comparación con este.
Yakın zamanda bununla ilgili bir şeyler demiştim, o yüzden perçinlenmiş durumdayım.
Habría dicho algo antes, pero estaba cautivado.
Bizi kaçıranlardan bununla ilgili bir şey duyan var mı?
¿ Alguien ve si los secuestradores han hecho alguna?
Önemli değil, barışığım bununla.
- Buenos amigos. Esta bien. Esta bien.
Bununla ilgili sana yardım edebilirim diye düşünüyorum.
Creo que puedo ayudarte con eso.
Bununla ilgili bilgin var mı?
¿ Es de libro?
Bununla nasıl yaşarım?
¿ Cómo vivo con eso?
Bende tam bununla ilgili konuşacaktım.
Bueno, de eso es exactamente por lo que estoy aquí a hablaros.
Bununla birlikte, Will Graham'le olanların ışığında eylemlerini sorgulamaya başladım özellikle de geçmişte, benimle ve bana yapılan saldırıyla alakalı olanları.
Sin embargo, teniendo en cuenta todo lo que ha pasado con Will Graham, he empezado a dudar de tus acciones... Particularmente, tus acciones pasadas con respecto a mí y a mi ataque.
Bununla sizin soğukkanlı katil tanımınız arasında bir tezat görmüyor musunuz?
¿ No encuentra una contradicción entre eso y su descripción de un asesino a sangre fría?
Bilginiz olsun, ben iki yıl önce bununla ilgili bir şey yapmaya çalışmıştım.
Para que conste Traté de hacer algo sobre esto hace dos años.
Çok fena akşamdan kalmayım ve bununla gurur duymuyorum.
Tengo una resaca tremenda, y no estoy orgullosa de ello.
Bununla ne yapacağım ki ben?
¿ Qué se supone que debo hacer con ello?
Bununla karıştırabileceğiniz bir şeyiniz var mı?
¿ Tienes algo con que mezclarlo?
Zamanımızı neden bununla harcadığımızı bilmiyorum.
No sé por qué estamos perdiendo el tiempo con esto.
- Bununla daha önce de karşılaştım.
- Lo he visto antes. No hay problema.
Bununla ne yapacağına dair oldukça iyi bir fikrim var ama bazı detaylara ihtiyacım var.
Porque creo imaginar lo que ibas a hacer con esto, pero quisiera detalles.
- Seni bununla boğacağım!
No, yo no...
Bununla en iyi müziği yapmaya çalışacağım.
Voy a hacer buena música.
Bununla baş edeceğimiz bir kanıtınız var mı?
¿ Tenéis pruebas de que está habitada?
Bununla birlikte, elimizdeki kanıtlar kesinleşip bize birşeyler gösterene kadar potansiyel terörist saldırılarına da... bakacağız, tamam mı?
No obstante, vamos a ver esto como un posible ataque terrorista hasta que tengamos evidencia concluyente que nos indique otra cosa, ¿ de acuerdo?
Sanırım misafirler bununla ilgilenebilirler.
Supongo que los miembros estarían interesados en... ver algo, sí.
- Ben de. Tamam, bununla birlikte toplantımız sonlandı.
- Bueno, esto concluye esta reunión.
Çünkü bununla yaşamaktan, yalan söylemekten bıktım usandım.
Porque estoy asqueado y cansado de vivir con esto, mintiendo sobre ello.