Fark ettiniz mi Çeviri İspanyolca
588 parallel translation
- Tamam. Artık yalnızca bel üstüne dokunduğunu fark ettiniz mi?
¿ Notaron que ahora sólo toca arriba de la cintura?
Şimdi matmazel... Mösyö La Valle'in sekreteri olduğunuz kısa süre zarfında... onda bir değişiklik fark ettiniz mi?
Ahora, mademoiselle... en el poco tiempo que ha sido secretaria de Monsieur La Valle,
İmparatorluk yavrusunun babasına ne kadar benzediğini fark ettiniz mi Majesteleri?
¿ Ha notado Su Majestad, cómo se parece a su padre el retoño imperial?
Rehinciyle işinizi görürken başka birini daha fark ettiniz mi?
Mientras negociaba con Ia prestamista, ¿ había alguien más?
Anlaşılır insanlara baktığınızda nasıl göründüklerini hiç fark ettiniz mi?
Es posible... Pero a mí nunca me han engañado los hombres como usted.
Fark ettiniz mi bilmiyorum ama yağmur durdu.
No sé si lo han notado pero ya ha dejado de llover.
Hiç doktorların ve cerrahların tertemiz, bembeyaz elleri olduğunu fark ettiniz mi?
Habrán visto que los cirujanos tienen las manos blancas y cuidadas.
Çeklerin kullandığı çeliğin bizimkilerden daha kaliteli olduğunu fark ettiniz mi? Duymuştum.
¿ Sabe que el acero que utilizan los checos... es mejor que el nuestro?
Fabrini Carlsen'da işe başladıktan sonra Bn. Carlsen'ın garaja eskisinden daha sık geldiğini fark ettiniz mi?
¿ Notó que desde que él trabajaba allí la Sra. Carlsen frecuentaba el garaje más que antes?
Fark ettiniz mi, bilmiyorum ama eğer sizce bir sakıncası yoksa..... benim niyetim, Bayan Harrington'a..... yani kızınıza... evlenme teklif etmek.
No sé si se ha dado cuenta, pero si no se opone, era era mi intención pedirle a la señorita Harrington, quiero decir a su hija, que se case conmigo.
Genç adam, fark ettiniz mi saat çoktan 7 : 00?
Joven, ¿ es consciente de que son más de las siete?
Her ismi geçtiğinde nasıl da kızardığını fark ettiniz mi?
Se ruboriza sólo de oír su nombre.
Odayı temizlerken şarap kadehini fark ettiniz mi?
Mientras limpiaba Ia habitación... ¿ vio Ia copa de vino?
Beni fark ettiniz mi?
¿ Me vio en la sala?
Hiç fark ettiniz mi, bankalar para sayma odalarını gözden uzak yerlere koyarlar ki...
En los bancos no dejan el dinero a la vista...
Özel bir şey fark ettiniz mi?
¿ Vieron que tuviera algo en especial?
Yıldızların asla gecikmediğini hiç fark ettiniz mi, sevgili bayan?
¿ Sabía usted, mi querida señora, que las estrellas nunca llegan tarde?
Siz saati fark ettiniz mi Bayan Wendice?
¿ Y usted, sabe qué hora era?
Elbette. Fark ettiniz mi?
Desde luego. ¿ Te has dado cuenta?
Arkanızdaki metal tabakanın şu bölgesini fark ettiniz mi?
Fíjese en esa placa de plomo que tiene detrás.
- Bunlar da Exeter ve Brack'in portreleri. - Şeyi fark ettiniz mi - -
Y éstos son los retratos de Exeter y Brack.
Yüzlerinde zalim bir ifade fark ettiniz mi?
¿ Tendrían una expresión brutal?
Bunu fark ettiniz mi?
¿ Se dieron cuenta?
Mösyö, izlendiğinizi hiç fark ettiniz mi?
Monsieur, ¿ alguna vez supo que lo seguían?
Evet, Bay Froy, kavganız sırasında Kontun cüzdanının yere düştüğünü bir şekilde fark ettiniz mi?
Sr. Froy,... ¿ vio usted si al conde se Ie cayó Ia cartera en eI forcejeo?
Her çizginin sonundaki notu fark ettiniz mi?
¿ Ven el tiempo indicado en cada línea?
Geri çekilmeye başladığımızda bütün bayrakların nasıl kaybolduğunu fark ettiniz mi?
¿ Os disteis cuenta de cómo desaparecieron las banderas cuando nos fuimos?
Fark ettiniz mi bilmiyorum ama gemi oldukça yan yatmış durumda.
No sé si Uds. se habrán apercibido, pero este barco está muy ladeado.
Bu otelde yaşayan insanları fark ettiniz mi?
¡ Fíjate en ellos! ¿ Te has fijado en la gente que vive en este hotel?
Her Whitsuntide'da kriket oynadığımı fark ettiniz mi?
¿ Puede creer que juego al criquet cada semana?
- Bir şeyler fark ettiniz mi?
- ¿ Ha observado algo?
Bu melodram için nasıl ustalıkla tatil bahtlılığı ve Paris arkaplanından yararlandığımı fark ettiniz mi?
Fíjate como sitúo ingeniosamente el intrigante melodrama en un entorno de serendipia festiva en el "alegre París".
Bir şey fark ettiniz mi?
¿ Ha notado algo?
Alışılagelmedik güçlere sahip olduğunu fark ettiniz mi?
¿ Ha notado que tenga algún poder inusual?
Spock'ta herhangi bir tuhaflık fark ettiniz mi?
¿ Ha notado algo extraño en Spock?
Bilmiyorum. Fark ettiniz mi, Scotty?
No sé. ¿ Usted lo notó, Scotty?
Sıradışı belirtiler fark ettiniz mi?
¿ Ha notado algún síntoma inusual?
Fark ettiniz mi bilmiyorum Doktor ama düzeni seviyor.
No sé si se habrá fijado, pero tiene verdadera pasión por el orden.
Gemimize çarpan şok dalgasından sonra tarih göstergesinin geriye saydığını fark ettiniz mi?
¿ No visteis la regresión del fechador después del impacto de la onda expansiva?
Buraya gelirken bir şey fark ettiniz mi?
Mientras andaban, ¿ No notaron nada?
Fark ettiniz mi bilmiyorum ama kilo sorunum var.
No sé si se dio cuenta... pero tengo un problema con el peso.
Bay Nightlinger'ın avuçlarının pembe olduğunu fark ettiniz mi?
Las palmas de las manos del Sr. Nightlinger son rosas!
Üstelik en çok öpüşülen meslek, fark ettiniz mi?
Y es la profesión en la que más se besa. Se ha fijado...
Benden korkuyor, o böyle biri. Bugün buraya gelmediğini fark ettiniz mi?
Me tiene miedo, por eso no ha venido hoy aquí.
Öldüm ben! Fark ettiniz mi?
- ¡ Soy hombre muerto!
- Güzel. Yeniliği fark ettiniz mi, Binbaşı?
- ¿ Nota algo distinto?
Kaptandaki belirtileri ilk siz mi fark ettiniz?
Fue el primero que notó los síntomas paranoicos del Capitán?
- Siz de fark ettiniz, değil mi?
- ¿ Usted también lo ha notado?
Bir şey fark ettiniz mi?
¿ Nota algo?
Fark ettiniz mi?
Debe ser siempre curioso.
Bu arada, fark ettiniz mi bilmem... müdavimlerimizden biridir.
No piense que todo esto...