Merak ettim de Çeviri İspanyolca
1,360 parallel translation
Merak ettim de, acaba yatırımcı olarak ikinci bir işte mi çalışıyorsun yoksa bunları ölülerden mi yürütüyorsun?
Me da que tiene otro trabajo en banca de inversión o que se dedica a robar a los muertos.
Merak ettim de...
Me preguntaba...
Merak ettim de kaç kadın almayı planlıyorsunuz?
Cuántas mujeres pretende reclutar?
Amelia. Merak ettim de.
Amelia, nada más tengo curiosidad...
Suçiçeği çıkardın mı diye merak ettim de.
Para ver si tienes varicela.
Merak ettim de, Bayan Jeffries ölmeden önce, o ıssız yolda ne için yalvardı?
Alguna vez se preguntó lo que la señora Jeffries pidió en esa carretera solitaria antes de morir?
Çalışsın yeter. Merak ettim de, acaba fark ettin mi?
Me pregunto si te has dado cuenta de que desde que estas aquí,
Anne, merak ettim de özellikle bir şey için mi aradın?
Mamá, sólo me pregunto, me has llamado por alguna razón en particular?
Merak ettim de--Bu şey olduğunda sevişiyorduk ve- -
Estuve pensando que, antes de que esto ocurriera, tuvimos sexo.
Şey ; merak ettim de...
Escucha, erm...
Biliyor musun, merak ettim de...
Ya sabes, me pregunto si hay -
Jerry Heekin'in neden dört sene bekledikten sonra yetkililerle konuştuğunu merak ettim.
No dejé de preguntarme por qué Jerry Heekin esperó cuatro años para llamar a las autoridades.
Fikir aklına nasıl geldi merak ettim.
Me pregunto de dónde habrás sacado esa idea.
Lise mezunlar toplantısına gitmemiştim bu yüzden lisedeki sevgilim beni aradığında çıktığım çocuğa hala benziyor mu diye merak ettim.
No fui a la reunión del secundario. Así que cuando mi novio del secundario llamó para vernos... tenía curiosidad de ver... si se veía igual al chico con el que me besaba frente a mi casillero.
Gemiyi gösterdiğinden beri benim gibi başkaları var mı diye merak ettim.
Desde que me contaste lo de la nave, me pregunté si había otros como yo.
- Seni merak ettim. - Beni mi?
Sí, ¿ qué es eso de la morgue?
Sadece geçiyordum ve nasıl olduğunuzu merak ettim.
Andaba de paso y quería ver cómo estabas.
Hangisi merak ettim.
Me pregunto a cuál de nosotros se refiere.
O kadar merak ettim ki Terry'yi de telaşlandırdım.
Estaba preocupada. Hasta llamé a Terri.
- Ben de merak ettim. İşin ne?
- Quisiera saberlo. ¿ Qué haces aquí?
Şunu ver. Merak ettim, ne bu, garaj kapısını açan alet mi?
Dame esto. ¿ Y esto es para abrir puertas de garajes?
Merak ettim de eğer sen...
Me preguntaba si tú...
Bu olay gerçek mi, diye merak ettim, yoksa uydurdun mu?
Me he preguntado siempre, si era tu historia y la de tu madre.
İkiniz de pek konuşmadığınız için mi oğlumla yakın olduğunu merak ettim.
Creo que ustedes se llevan bien porque a ninguno le gusta hablar mucho.
- Oğullarınızdan haber aldınız mı diye merak ettim.
Quería saber si tenían noticias de sus hijos.
Merak ettim. Arkadaki ceket - değeri nedir?
Tengo curiosidad. ¿ Cuánto vale el soporte de tubo de allá atrás?
Sadece merak ettim, Grant-A-Dream hakkında yazdığım yazıyı nasıl buldun?
¿ Me preguntaba qué le pareció mi artículo de Concede Un Sueño?
Şüpheliyle hafta sonunuz nasıldı, merak ettim.
¿ Cómo estuvo su fin de semana con el sospechoso?
Sydney'nin bizim dünyamıza çekilebileceği ihtimalini biliyordum ama onu niye senin arayıp çıkardığını, niye ona öyle baba şefkati gösterdiğini merak ettim.
Sabía la posibilidad que existía de que Sydney podría entrar en nuestro mundo pero a menudo me he asombrado del porque fuiste tú el que la buscó del porque manifestaste ese paternal afecto, hacia ella.
Merak ettim. Uzun zamandır görmediğin yeğenini bulmaya niye bu kadar heveslisin?
Tengo curiosidad de por qué está ansiosa de encontrar a su sobrina perdida hace tanto tiempo.
- Hayır. Sadece merak ettim. Şu kan testleri?
Por curiosidad, ¿ sabes esos analisis de sangre al azar?
Nereye gittiğini, ne yaptığını hep merak ettim.
Me preguntaba dónde estaría, qué haría de su vida.
Merak ettim şimdi.
Quiero saber más de esto.
Evet ama yine de onu bu kadar heyecanlandıran kişiyi merak ettim.
Sí, pero aún siento malestar.
- Bir akşam Lesbos'ta yalnızken bir kadını çıplak halde görmenin bir yolunun olup olmadığını merak ettim.
Una noche, solo en Lesbos, me empecé a preguntar si había alguna forma de poder ver una mujer desnuda de nuevo.
Madem hastalık sana geçmiyor... ve benim de bakmam gereken onca hastam var... acaba benimle kasabaya gelmek ister misin diye merak ettim?
Ya que tienes un don para esto, y voy a tener enfermos saliéndome por las orejas, me preguntaba si querrías regresar al campamento.
Biliyor musun, yazları gelmeyi bıraktığında hep hoş karşılanmadığı düşündüğün için mi diye merak ettim.
Sabes, siempre me he preguntado, cuando dejaste de venir para el verano,... Si... bueno, si quizás no te sintieras bienvenido.
- Merak etme. Onu, rüya gördüğüne ikna ettim.
Lo convencí de que todo fue un sueño.
Burada da birlikte olduğun biri yok gibi. Ben de olay nedir diye merak ettim.
No pareces estar con nadie... así que me preguntaba cómo era la cosa.
Yalnızca ondan yararlanıp yararlanmadığını merak ettim.
- No. Solo estaba preocupado de que pudieras haberte aprovechado de él.
JAG ı bekleyemeyecek kadar önemli olan şey neymiş çok merak ettim doğrusu.
Estoy realmente tratando de saber qué es tan importante que no puede esperar hasta después de J.A.G.
Yeni doğaçlama çalışmama katılmak isteyip, istemediğini merak ettim.
Te interesaría participar en mi nueva obra de improvisación?
Benden alamadığı şeyi acaba başka yerlerde aramaya başlar mı... diye merak ettim.
Solo me pregunto que, tal vez está empezando a buscar en otro sitio lo que no consigue de mí.
Tüm hayatım boyunca merak ettim.
Todos los días de mi vida me lo preguntaba.
Aslında dışarı çıkmayı düşünür müsün diye merak ettim.
Me preguntaba si tendrías ganas de salir.
Clark, babamın FBI'ın en güvendiği kişiler listesinde olduğunu sanmam ama onun neden seninle ilgileneceğini düşündüğünü merak ettim. Bugün onunla konuştum.
Clark, no puedo creer que mi padre esté en la lista de los más confiados del FBI, pero me parece curioso que pienses que esté interesado en la granja.
İyiyim. Neden? Sadece merak ettim.
Sólo preguntaba, después de lo que has sufrido.
Tru ya da Harrison'dan haber aldın mı merak ettim.
Me preguntaba si habías oído algo de Tru o Harrison.
Sean'a gittiğimde elimde olmadan babasının öğleden sonra takım elbiseyle neden işte değil de evde olduğunu merak ettim.
Cuando fui a casa de Sean, no pude evitar preguntarme qué hacía su papá en casa a las 3 de la tarde vestido de traje, en lugar de estar trabajando?
Benim hakkımda olan. NasıI bildiğini merak ettim.
Acerca de mi, me preguntaba ¿ como lo supiste?
Çok merak ettim!
He estado muerta de preocupación.