Ondan Çeviri İspanyolca
67,225 parallel translation
Çok çalışıyorlar ondan öyleler.
Han estado trabajando demasiado.
Korkmuyorum ondan.
No tengo miedo.
Ondan meth yapılıyor mu?
¿ Se puede hacer meta con eso?
Ve bu dallama ne içiyorsa ondan.
Y lo que sea que este gran genio esté bebiendo.
Ondan önce, değildim.
Antes de eso, no lo estaba.
Bir şey oldu, ondan emin ol.
Algo sucedió, tiene toda la maldita razón.
Her gün ondan bir şeyler öğreniyorum.
Aprendo algo nuevo de él todos los días.
Bence ondan sonra, eyaleti terk etmelisin.
Mi idea, entonces, es que deberíais abandonar el estado.
Bu yüzden ondan uzak durman gerekiyordu.
Por eso deberías haberle evitado.
Hayır, ondan önce.
No, antes de eso.
Ondan önce.
Antes de eso.
Ondan daha fazlası.
Es más que eso.
Kampanyalarınızda ondan bahsettiğinizi hiç duymadım.
Nunca la he oído hablar de él... en ninguna de sus campañas.
Bugün, yarın sonraki gün, ondan sonraki gün.
Hoy, mañana, el día siguiente, y el siguiente...
Bu sabah evden çıkarken ondan kızımı korumasını istedim.
Cuando me fui esta mañana le pedí que protegiera a mi hija.
Bana ondan bahsedin. Aranızdaki bağ nedir?
Háblame sobre él. ¿ Cuál es su relación?
İstihbarat topluluğu ondan nefret ediyor.
La comunidad de inteligencia la odia.
Andrew Keane ülkesi için hayatını feda etti ama ondan nefret ediyorlar.
Andrew Keane dio su vida por su país y le odian.
Biri ondan büyük, biri de küçük.
Uno mayor que ella, otro más pequeño.
Ya yanılıyorsa? Ya ondan bilgi gizleniyorsa veya bilmediğimiz bir sebepten yalan söylüyorsa?
¿ Y si se equivoca, o no nos dice toda la verdad, o incluso nos miente por razones de las que no somos conscientes?
- Ondan duymalısınız bence.
Creo que lo debería escuchar de él.
Ondan öncesi hakkında bir şey bilmiyor musun?
¿ Pero antes de eso?
Kimse onlara inanmadı çünkü hikâyede güçlü biri ve ondan da güçlü bir anne vardı.
Nadie les creía porque involucraban a una persona poderosa con una madre todavía más poderosa.
Hem ondan hem de teşkilat konusunda ne kadar korumacı olduğunu bildiğimden.
Por eso y porque sé lo protector que es con la Agencia.
Ondan ayrılacağıma yemin ederim.
Me mantendré alejado de él, Lo juro.
Hayır, bana öyleydi. Ondan uzak duruyorum.
Me lo dijo, pero me mantengo al margen.
Ondan ölmesini istedik.
Le hemos pedido que muera.
Ondan sonra herkes yuhalamaya başladı.
Y todo el mundo empezó a abuchearle.
Ondan korkmuştu yanına yatmaktan ağladığında avutulması ne kadar küçük olduğunu göstermesi onu tanıyıp yanağına dokunmasını ve kulağına sözler fısıldaması için.
Ella lo aterraba. Yacer a su lado, que ella lo consolara mientras él sollozaba, mostrarle que él era pequeño, que ella lo supiera y le acariciara la mejilla y le susurrara palabras al oído...
... ve bana..... adam bana yedi yıI önce bir süpermarkette olduğunu ve ondan başka herkesin yok olduğunu söyledi.
El hombre dijo que... Hacía siete años, estaba en un supermercado y todos desaparecieron, excepto él.
Ama onu buldum ve ondan başka bir makine yapmasını istedim. ... çünkü nasıI yapılacağını biliyordu.
Pero lo encontré y le pedí que hiciera otra máquina porque ya sabía hacerla.
Bilmem. Kumsalda birkaç adamını görmüştüm. Ondan uzak durduğumuzu sanmıştım.
No sabría decirlo, vi a alguno de sus hombres por la playa, pero supuse que estábamos guardando las distancias con ellos.
Ondan daha aşağısını da beklememeliydik.
Supongo que no deberíamos haber esperado menos.
Ondan yana tavır alsam hisar ve hayatı karşılığında hazineyi versem olanlara göz yumacağını mı iddia ediyorsun?
Si eligiera estar de su lado, cambiar el alijo por el fuerte y por su vida, ¿ de verdad quieres hacerme creer que me dejarías hacerlo?
Kimsede ona meydan okuyacak yürek yok da ondan.
Pero nadie ha osado llevarle la contraria.
Ondan bahsettim ki benim sevgilimin de şehir dışında olmasını konuşabilelim.
Solo lo mencioné para que pudiéramos hablar de que mi novio también está de viaje.
Ondan ayrılmalıyım.
Debo romper con él.
Ama ondan nasıl alacağım?
¿ Cómo hago que me lo dé?
- Söz her şeyi anlatacağım. Ben gelene kadar ondan uzak dur.
- Te prometo que te contaré todo, pero hasta que llegue no debes acercarte a ella.
Eric Ben'e güvenmek için ondan duyman gerekenleri. duymadığına kendini ikna edebilir misin?
Eric... ¿ estás escuchando lo que quieres oír de Grimes, para convencerte de que puedes seguir confiando en él?
Ondan sonra konuşabiliriz.
Después podremos hablar.
Karımı bırak, ondan sonra konuşalım.
Deja que mi mujer se vaya y después hablaremos.
Ondan alabileceğimiz herşeyi aldığımıza kanaat getirdik.
Decidimos que habíamos conseguido todo lo que podíamos de él.
Savaşacağız ta ki düşmanlarımız düşene kadar ondan sonra, yerimi sen alacaksın.
Lucharemos hasta que nuestros enemigos caigan... Y entonces... Tú ocuparás mi lugar.
Mutsuzluğu CTU'dan iş istemen mi yoksa ondan saklamış olmandan mı?
¿ El que quieras trabajar en la UCT o... que no se lo hayas contado?
Bakın, ondan bunlardan uzak durmasını istedim.
Verás, quería que se mantuviera alejada de todo esto.
Rebecca ölürse onu bulduğum yere geri koyarım, sen de ondan bir daha haber alamazsın.
Si Rebecca muere, dejaré a Ara donde la encontré y nunca volverás a saber de ella.
Yuvanızdan geriye kalanları görmek isteyeceğinizi düşündüm, her ne kadar... aşağı yukarı ondan geriye...
Pensé que querrían ver lo que quedó de su hogar, aunque, en definitiva, es más o menos...
Ondan uzak durmak zordu.
Fue duro estar alejadas de él.
Hiçbir şey değişmedi, savaşın için ondan vazgeçmemizi gerektirecek kadar.
Nada ha cambiado para justificar intercambiar su vida por tu guerra.
Ya ondan sonra?
¿ Qué ocurrirá después de todo?
ondan korkmuyorum 32
ondan sonra 224
ondan korkuyorum 25
ondan sonra da 27
ondan uzak dur 185
ondan nefret ediyorum 223
ondan bahsetmiyorum 20
ondan kurtuldum 19
ondan hoşlandın mı 32
ondan hoşlanıyorum 76
ondan sonra 224
ondan korkuyorum 25
ondan sonra da 27
ondan uzak dur 185
ondan nefret ediyorum 223
ondan bahsetmiyorum 20
ondan kurtuldum 19
ondan hoşlandın mı 32
ondan hoşlanıyorum 76