Ondan mı Çeviri İspanyolca
12,281 parallel translation
Hadi, hemen tüyelim, dayanamıyorum artık muayeneye gelmesi yeteri kadar kötüyken şimdi çıktığımız için sanırım artık hiç kurtulamayacağım ondan
Vamos, salgamos corriendo. Ya no puedo soportarlo. Es suficientemente malo cuando estamos en el consultorio.
Ondan alıntı mı yaptın?
¿ La estás citando?
Ve ondan en son o zaman haber aldım.
Y eso fue lo último que supe de él.
Ondan sonra söylediklerini hiç anlamadım.
No tengo idea de lo que dijeron después.
Çok acil bir durum olursa ondan yardım isteyebilirsin.
Puedes acudir a él cuando haya una seria emergencia.
Çok acil bir durum olursa ondan yardım isteyebilirsin.
Puedes acudir a él cuando haya una emergencia.
Ondan haber aldın mı?
¿ Has oído hablar de él?
Ondan neden hoşlandığını anladım Harry.
Veo por qué te gusta, Harry.
Ondan sonra çıkamam, dalga mı geçiyorsunuz?
- ¿ Qué pasa, cariño? No puedo ir después de ella. ¿ Estás bromeando?
Ve uzun zaman önce ondan çaldığımı fark edemeyecek kadar da cahil. Tipik.
Y demasiado ignorante como para darse cuenta que se los robé hace mucho tiempo.
Ondan intikamımı almadan olmaz.
Pero no antes de que consiga vengarme de él.
Numaramı yazacağım ya da istersen şimdi benimle parktaki şeye gel ve ondan sonra bir şeyler yiyebiliriz.
Colocaré mi número o ven conmigo a este evento en el parque ahora y podemos tomar algo después.
Fawn umurumda değil ve Schmidt ondan gerçekten hoşlanıyor gibi yani ne olursa olsun buna dahil olmayacağım.
Fawn no es de mi incumbencia, y parece que a Schmidt le gusta de verdad, así que pase lo que pase, no me voy a involucrar
Lois'i kendim kadar iyi tanıyorum ve üç haftadır ondan tek kelime duymadım.
Conozco a Lois como me conozco a mí, y no he oído una palabra de ella en tres semanas.
Benim röportajımın çekimleri olduğu sürece beni izlemek için burada. Ondan gitmesini isteyeceğim.
A no ser que esté aquí para ver mi entrevista en persona, voy a tener que pedirle que se vaya.
Sonra ondan ayrıldım.
Y después rompí con él.
Yine de ondan ayrıldın mı?
¿ Aún así rompiste con él?
Solucanı öldürdükten sonra ondan intikamımızı alacağız.
Tan pronto matemos ese gusano, se la devolveremos.
Hiç bir zaman ondan hoşlanmadım.
Nunca me gustó.
Şimdi diğerlerinin ondan neden bu kadar uzak durduğunu anladım.
Ahora estoy viendo por qué otros Le dan un gran rodeo por ejemplo.
Ondan kaçmayı bir kez başardım.
He logrado escapar de él antes.
Bir kadınla konuşmaya çok ihtiyacım var. Kız arkadaşlarımdan hiçbiri ortalıkta yok. Annem Avrupa'da, annem midir teyzem midir turnede, kız kardeşim desek ondan nefret ediyorum.
De verdad, de verdad necesito hablar con otra mujer, y ninguna de mis amigas están por aquí, mi madre está en Europa, y mi tía abuela de tour, y mi hermana, bueno, la odio,
Ondan kurtulman için sana yardım ediyordum.
Solo estaba ayudándote a librarte de ella.
Ondan sonra yaptığım şeyi neden yaptığımı hiç bilmiyorum.
No estoy muy seguro de por qué hice lo que hice a continuación.
Ama onların küçük kalplerini bıçakladığımda aslında onu bıçaklayacağımı biliyorsun ve hâlâ ondan vazgeçebilmiş değilsin.
Pero cuando apuñale sus pequeños corazones, la estaré apuñalando a ella, y tú aún no la has olvidado.
- Ondan hoşlandım.
Me lo paso bien con él.
- Ondan bir iz var mı?
- ¿ Hay señales de él?
İhtimaller bu araç ile ondan kaçamayacağımız yönünde yükseliyor.
Y las probabilidades son abrumadoras de que no vamos a dejarlo atrás en este vehículo.
Ondan büyük biri şöyle diyebilir " Bu bir Yahudi, onunla iş yapmayacağım.
Mientras que, alguien mayor que él podría decir, "este es un judío y no hago negocios con él. No hacemos negocios con ellos".
Bunu sana versem Carter, ondan haber alınca beni arar mısın?
Si te doy esto, ¿ cuento contigo para que me llames cuando sepas algo?
Ondan önce bizim bunu bitirecek adımı atmamızın zamanı geldi.
Creo que es el momento de que demos ese paso y acabemos con esto antes de que lo haga ella.
- Hiçbir şey. Ondan haber almadım. Pazartesi günü özür dilemek için evine gittim.
Nada, no supe nada de él, así que el lunes volví a la casa para disculparme.
Ben lanet bir korkağım ve üzgünüm ama doğru babanın yaptıklarını gördüm ve onu durdurmadım çünkü ondan çok korkuyordum.
Soy una puta cobarde y lo siento. Pero es cierto, veía lo que hacía y no le paré porque le tenía miedo.
Bana babasını sordular, ben de babasını anlattım. Ondan sonra nedeninin bu olabileceğini söylediler, ben de hayır dedim.
Me preguntaron sobre su padre y yo les hablé sobre eso, y dijeron que tal vez era por eso y yo dije... no.
- Ondan uyuşturucu satın aldın mı?
¿ Le estás comprando a él?
Ondan aldığımı sanmıyorum ama beni hatırladı, o yüzden beni alırken gördü mü bilmiyorum.
Creo que nunca le compré. Pero me reconoció, y no sé dónde me ha visto.
Ondan nasıl kurtulacağımı bilmiyorum.
No sé cómo deshacerme de ella.
Performansımı eleştiriyordu ve ben de ondan öç almak istedim.
Había criticado mi actuación y quería... vengarme de ella.
Sana ondan yay bir şapka yapacağım.
Mírate.
Ondan bir belge alacaktım da.
Espero una transcripción de él.
Sanırım ondan daha büyük sorunlarım var.
Creo que soy mucho más importante que ese problema.
Ben sevmiyorum. Yeni bir tane alacağım, o yüzden ondan kurtul.
A mí no, te compraré uno así que deshazte de él.
Ondan sonra, Ri Jin'le bir alakan kalmaz umarım.
Después de eso, desearía que no vuelvas a contactar con Ri Jin nunca más.
Bilmiyorum, ama ben paramı aldım, ondan da 1 haftadır haber alamıyorum.
No sé, pero nos pagaron y no he oído nada de él en una semana.
O yüzden gururunu bir kenara bırak ve ondan yardım iste veya yeni bir sekreter bul, ama iki türlü de Rachel'la uğraştığın günler sona erdi artık.
Así que será mejor que te tragues tu orgullo y le pidas ayuda, o que contrates una nueva secretaria, pero de cualquier manera, se acabó que te desquites con Rachel.
Önce sana bir sürü iş verdim, sonra sana bağırdım. Ondan sonra da konserve açacağını listenin en üstüne koydum.
Primero, te cargué de trabajo, luego te grité, y luego puse el abrelatas sobre la lista.
Rowan'ın yanında çalıştım, emirleriyle insanları öldürdüm. Komutan olduğumda ondan miras kalan görevleri ben sürdürdüm.
Serví a las órdenes de Rowan, asesiné a petición suya, heredé misiones suyas cuando fui comandante.
Tanıdığım ve değer verdiğim genç bir kadın ufak bir kızken ondan alınan, silinen, belirsiz bir anısı var.
Una mujer joven que conozco y me importa le quitaron literalmente un recuerdo lejano cuando era una niña... borrado.
Şey, doğruyu söylemek gerekirse bayım, onun iyiliğine ilgi duruyor olsaydınız, gerçekten yapabileceğiniz en iyi şey ondan millerce ötede kalmanız olurdu.
Bueno, ciertamente, señor, si tenía alguna preocupación por su bienestar, lo más amable que podría hacer sería quedarse lejos de ella.
Saçından bir tutam aldım ondan olan bir şeyi.
Tomé su pelo, algo suyo.
Ondan sonra emekli olana kadar masa başında çalışacağım.
Entonces estaré en un escritorio hasta el retiro, ¿ de acuerdo?