Paris mi Çeviri İspanyolca
1,373 parallel translation
Paris mi?
¿ París?
- Paris mi?
¿ Paris?
Paris, bu adamı sen mi programladın?
Paris, ¿ Tú programaste a este tipo?
Ben basit bir hayat seviyorum.Paris'te evimde oturup yazıyorum yazları belli bir zaman diliminde New York'u ziyaret ediyorum bazı zamanlar romantik bir yerde, mesela Bora
Me gusta la vida sencilla. Escribir en mi casa de París ir a menudo a Nueva York, y en verano pasar una temporada en algún sitio romántico, como Bora-Bora.
Bunlar senin eski kocan, benim biyolojik babamdan Paris imzalı.
Esto es de mi padre biológico, desde París.
- # Aşkım Paris'teeee... - Şşşt!
- Mi amor en París - ¡ Shh!
Adalet için, Paris için... ve kendi kurtuluşu için, bu benim kutsal görevimdir... bu dinsiz şeytanı ait olduğu... yere göndermek.
Por la justicia, por París... y por su propia salvación, es mi deber sagrado enviar a este demonio de vuelta adonde pertenece.
* - Paris'i sevdin mi?
¿ Te ha gustado Paris?
Babam Paris dışında bir çiftçi tanırmış :
Mi padre conoció un granjero en las afueras de París :
Daha Paris'teyken işin buraya varabileceğini biliyordun di mi?
¿ Sabías que esto acabaría así?
Paris'te ilk dersim 24'ünde.
Mi primera conferencia es en París.
Bu bahsettiğimiz Fransızların Paris'i mi?
- ¿ En París, Francia? - Sí.
Paris'e mi?
¿ A París?
Yeni gelinimin Paris'te mükemmel bir balayına yalnız çıkmasına izin veren aptal ben değilim.
Escucha, amigo no soy un tonto para dejar que mi esposa vaya sola a París.
Fransa'dan, Paris'ten, alkışlarınız muhteşem Küçük Monique için! Oh, Tanrım. Seni seviyorum!
Desde París, Francia ¡ venga un aplauso para la fabulosa Monique, hija! Oh, mi Dios. te amo! Esa canción me está matando.
Çocuklarla birlikte Paris'te kalmak istiyorum. Öyle mi?
Quiero quedarme aquí en París con los niños.
- Bundan sonra Paris'te mi yaşayacak?
- Se quedará en París?
Ablam Paris'ten geldi.
Mi hermana ha venido desde París.
Beni Paris'e mi götürüyorsun?
Me vas a enviar a París?
Kaptan, Paris'in yerine geçecek kişiye karar verdiniz mi?
- ¿ Quién va a sustituir a Paris?
Değil mi? Hayır. Aslında, Binbaşı Paris planın bir parçası.
- El teniente Paris forma parte del plan.
Onu kurtarmak için, geri kalanımızın da ufak bir yardımda bulunmasını sakıncası yoktur, öyle değil mi, Paris?
Necesitará ayuda.
Binbaşı Paris'in, evrim geçirdiğini mi söylüyorsunuz?
¿ El teniente Paris está evolucionando?
Demek, aileni bulmak için Paris'e gitmek istiyorsun, öyle mi?
Así que quieres ir a Francia a buscar a tu familia.
Bu çılgınlık. Paris'e gitmek mi?
Qué locura, ¿ ir yo a París?
- Paris'e mi?
- ¿ Quieres ir a París?
- Paris'te eğlence mi? - Evet.
- ¿ A una fiesta en París?
Paris'den erken mi döndü?
Ya volvio de Francia?
Hiç Paris'e gittin mi?
¿ Estuvo en París?
Paris'te ilgilenen olmamıştı.
No les gustó mi trabajo en la adorable París.
Paris güzel mi?
Es hermoso Parìs?
Ama bugün Paris değil mi? Salı Londra, Çarşamba Amsterdam! Bugün Paris.
Pero creo que hoy es París El martes fue Londres, el miércoles Amsterdam y hoy París.
Bu seneki satışlar istediğim gibi giderse hayatım Paris'e akşam yemeği yemeye bile götürürüm seni.
Bueno, mi amor, si la venta de este año va tan bien como esperaba, Te llevaré a cenar en París.
Yani sen hiç Paris'te Son Tango'yu izlemedin mi?
¿ No viste The Last Tango In Paris?
Parise ilk gelişin mi?
- Entonces, estás bien en Paris? - Sí. - Primera vez?
Paris planımla ilgileniyor.
París está interesado en mi plan.
Paris, benim babamın hırsız, annemin de fahişe olduğunu biliyor.
Por ejemplo, París sabe que mi padre era un ladrón. Y mi madre, una prostituta.
- Paris'li mi?
De París. ¿ De París?
Çünkü Paris'e gidiyorum. Erkek arkadaşımla.
Porque voy a París con mi novio.
- Paris'te değiller mi?
¿ No están en París?
- "Paris'te Katliam" ı bitirdim.
Mi "Masacre en París" está terminada.
Babam ve annem Paris ve New York'ta birlikte olmuşlar,..
Cuando mi padre y esta niña tuvieron sexo en New York el la sedujo.
Paris-Bonn ilişkisi, Fransız-Alman Dostluğu bunların hepsi yalan.
París-Bonn, la amistad franco-alemana : mi trasero.
Her şeye Paris'te yeniden başlıyorum.
Empezaré mi vida de nuevo, solo, en París.
Ah, evet, Paris'te ki son maceram.
Ah, si, mi última aventura en París.
Paris'te bile mi?
¿ Aún en París?
Bilirsin, 8'de şöförüm beni yattaki yemekten önce olmasını, istediğim masaja götürmek için alacak, sonrada jetimle Loufe'deki Matisse müzikalini görmek için Paris'e gideceğim.
El chofer me recogerá, me darán unos masajes cenaré en mi yate e iré a París a ver los cuadros de Matisse.
Rick'i görmeye Paris'e gidiyorlar. - Öyle mi?
Están de camino a París para visitar a Rick.
O görevi hatırladınız, öyle değil mi, Bay Paris?
¿ La recuerda, Señor Paris?
Paris'te evlenmenin ne güzel olacağını söylemedi mi?
¿ Él nunca mencionó casarse en París?
Fakat sadece kısa bir süreliğine, çünkü yarın Cesee ve ben Paris'e gidip, gerçek bir Picasso alma şansını yakaladık ve ben, pinti kocamı, parasını ödemeye razı ettim.
Pero solo por poco tiempo, porque mañana Cesee y yo... vamos a Paris donde tengo la oportunidad de comprar un tal Picasso... y hacer que el tacaño de mi marido lo pague.