Sen de mi Çeviri İspanyolca
24,646 parallel translation
Jamnabai, sen de mi?
Jamnabai, ¿ tú también?
- Sen de mi buradaydın? - Kedicik.
¡ Oh, tú también estás aquí!
Sen de mi gördün?
¿ Tú también la viste?
Sen de mi onu yok etmeyi düşünüyorsun?
¿ Estás destruyendo lo mismo que yo?
Sen de vahşi köpekler tarafından parçalara ayrılabileceğin tek yere gitmeye mi karar verdin?
Y ¿ decidiste ir al lugar donde podrían destrozarte perros salvajes?
Sen mahkemede yanımdaydın, şimdi de ben senin yanında olacağım ağabey.
Me apoyaste en mi juicio, ahora yo te apoyo a ti, hermano mayor.
Pekâlâ, benim bekârlığa veda partimdeyiz, o yüzden sen başla.
Bien. Es mi despedida de soltero, empieza tú.
Sen kederlisin bense toplantıdan bahsediyorum.
Tú estás de duelo y yo estoy hablando de mi reunión.
Sen ve ben, fahişe için iyi eşleriz değil mi Compeyson?
Estamos a la altura de la ramera, ¿ no, Compeyson, tú y yo?
Piper Baird'in erkek arkadaşını sen mi öldürdün?
¿ Mataste al novio de Piper Baird?
Daireme geldiğinde sana senatörü arayalım demiştim ve sen neredeyse panik atak geçirecektin.
Cuando apareciste en mi apartamento y dije que deberíamos contactarnos con el senador, casi tuviste un ataque de pánico.
Yeni korumamın yapabildiği şeylerin sınırını görmek hoşuna gidebileceği gibi sen de, ben de biliyoruz ki birinin harfleri parçalamasını izlemek sıkıcı.
Y mientras quizás disfruten de ver hasta dónde mi nuevo guardaespaldas está dispuesto a llegar, saben y yo sé que mirar a alguien tipear es aburrido.
Görevdeyken vuruldum ve yine de önce sen mi terfi alıyorsun? Selam çocuklar.
¿ Fui herido en cumplimiento del deber y aun así te vas primero?
Simpson, nükleer denetleme komisyonuna gönderilecek raporuna bu şekilleri sen mi çizdin?
Simpson, ¿ ha garabateado su informe oficial de la comisión nuclear reguladora?
Cidden utanç verici bir durum. Bunu bana sen yaptın! Ölmemizi mi istiyorsun?
Bueno, esto es incómodo de verdad. ¡ Tú me has hecho esto! ¡ Calla!
- Sen benim tek yedi aylığımsın mesela.
Tú eres mi única de siete meses.
Sen de kardeşimin adını kullanacaksın.
Y usted se dirige bajo el nombre de mi hermano,
Sen ailem dışında önemsediğim ilk kişiydin. Elimden gelen her şekilde bunu düzeltmek istiyorum.
Fuiste la primera persona que me importó además de mi familia, y con el riesgo de que te enfades conmigo, quiero compensártelo en cada forma que sea posible.
Benim şahsi favorim Tommy Egan'ın, sen bıçaklandıktan sonra seni kontrol etmeye yanına gelmesi.
Mi... bueno, mi favorita personalmente fue cuando Tommy Egan fue a verte después de que te apuñalaron.
Bu günden sonra sen ve adamların beni özel hayatımda takip etmeyi bırakıp sadece kulüplerde koruyacaksınız.
Tú y tus hombres solo se quedarán en los clubes de ahora en adelante y dejarán de seguirme en mi vida personal.
Sen kendi kan davanı benim sorunum yaptın.
Hiciste de tu vendetta mi problema.
Yani bu sensin ama ama sen değilsin de, değil mi? İçinde biri var.
Entonces, eres tu pero... no la verdadera tú, cierto?
Acildi sandik dokuldu findik. Gelin hanim sen bu oyundan cik.
Mi madre... me dijo... que escogiera al mejor de todos... y tú... eres... ese.
Peki, ben oradan kızgınlıkla gittikten sonra, sen ne yaptın?
Después de que me marche en medio de mi ataque de rabia ¿ que hiciste?
Ama sen de benim elmamı çaldın.
Pero me robaste mi manzana.
Gerçek. Evet, peki sen de sıranın sonunda olacaksın, değil mi?
Y su currículum estará debajo de los demás, ¿ no cree?
Ve sen o güveni benim küçük kızımın elinden alıp içine ettin!
Y tú tomaste esa confianza, la de mi pequeña niña, y la destrozaste.
Stewie, gazoz kutusu çalkalayıp şefime vermesi için üç tane Meksikalı mı işe aldın sen?
Stewie, ¿ sabía usted contrata a tres chicos mexicanos para sacudir una lata de refresco y darle a mi jefe?
Sen Britanya Savaşı'nda savaşmıştın değil mi?
Luchaste en la batalla de Inglaterra, ¿ cierto?
Ukala gibi davranarak ve bir kız kardeşi kızdırarak arkadaş edinmeye çalışıyordum çünkü senden hoşlanıyorum ve sen benim gözümü korkutuyorsun.
Solo trataba de impresionar a mi amigo actuando como un tipo duro y molestando a su hermana, porque me gustas y me intimidas.
Kızımın geleceğini sen tehlikeye soktun.
Pusiste el futuro de mi hija en peligro.
Yani bizim ortaya koyduklarımızın hepsi şantajla alınmış ama seninkiler pırıl pırıl çünkü sen Rahibe Teresa'sın öyle mi?
Entonces nuestras evidencias son todas producto de chantaje, ¿ pero las tuyas son totalmente legítimas, porque eres la Madre Teresa?
Sheila'nın ihbarına sebep olan makaleyi sen mi yazdırdın yani?
¿ Eres responsable del artículo que enteró a Sheila de esto?
Çünkü, şehirdeki en iyi iş bitirici sen olabilirsin ama hayatım için savaşan benim. Çeviri : KaT Fildir İyi seyirler.
Ya que puede estar mas cerca de los mejores en la ciudad, pero yo soy el que luchar por mi vida.
Donna, o benim düşmanım olmayabilir sen benim düşmanım olmayabilirsin ama bu duruşma devam ettiği sürece hiçbir konuda sana güvenmiyorum.
Donna, no puede ser mi enemigo, y puede que no sea mi enemigo, pero mientras estamos en este periodo de prueba, No te estoy confiando con cualquier cosa.
Ama bana bunları yaparken Harvey'den nefret ettim sen Trevor'a yaparken de onlar da senden nefret edecek.
Pero odiaba Harvey mientras estaba haciendo a mi, y van a odiarte mientras que lo estas haciendo a Trevor.
- Benim salonumda ne dedin sen?
¿ Qué acaba de decir en mi sala?
Ve sen buraya o adamın düğününe gelmem için beni ve kocamı ikna etmek üzere mi geldin?
¿ Y ahora viniste para que convenza a mi esposo de que vaya a tu boda?
Ne yazık ki, benim büro ile olan ilişkim hakkındaki bildiklerin..... sen, ailen ve benim için tehlike arz ediyor.
Pero, por desgracia su conocimiento de mi relación con la Mesa es inherentemente peligroso para usted, su familia, y para mí.
Hiçbir müşterimde yoktu, bu yüzden sen de tüm müşterilerim gibi desteklemek ve uygulamak için yemin etmek zorundasın ancak herhangi biriniz yeminini bozarsa, korumam altındasınız.
Ni ninguno de mis clientes, por lo que ustedes, como todos mis clientes, deben jurar defender y hacer cumplir no solo esta fusión, sino todas las fusiones promovidas por mi contribución.
Senin peşine düşmeyeceğim ve sen de benim ya da ailemin peşine.
No vengo por ti, y tú no vas por mi ni por mi familia.
Sen bir bütün kamyon var biliyorum Burada senin için ağrı yük değil mi?
Sabes que tenemos un camión cargado de dolor para ustedes, ¿ cierto?
Sen de mi?
¿ Tú también?
Karanlık dünyamdaki ışıksın sen
Eres la luz en la oscuridad de mi mundo
Benim adıma onlara sen söyler misin lütfen?
¿ Se los dirías de mi parte, por favor?
Sen hiç polisiye dizi seyretmedin mi Al?
¿ Algunas vez viste un programa de televisión de crímenes, Al?
Annemin kazasından sonra oradaydım ve sen de kalp ameliyatın için gelmiştin.
Yo estaba allí. Fue justo después del accidente de mi madre, y... tú estabas allí para tu operación de corazón.
Dünya'ya kötülüğü salmış bile olsan ben temizlik yaparken yoluma çıkmadın, yarı iblis yarı insan birine göre sen de düzgün biri sayılırsın.
Pues bien, a pesar de que desataste al mal en el mundo, no te interpusiste en mi camino mientras lo limpiaba, así que supongo que estás bien...
Ben kazanırsam sen, Ruby ve beş para etmez çocuklarınız ile buradaki kötülük, yeraltı dünyasını boylayacaksınız ben de dostum Pablo'yu geri alacağım.
Si yo gano, tú, esa Ruby, tus hijos sin valor, y toda la otra mierda malévola aquí, toman un tren de carga al Inframundo, y recupero a mi amigo Pablo de vuelta.
Ama sen bir şey anlamazsın bu kelimeden, değil mi?
Pero tú no entiendes nada de eso, ¿ cierto?
Sen de kanıtlayabileceğini mi sanıyorsun?
¿ Y tú podrías probarlo?
sen de gel 75
sen delisin 520
sen de beni 22
sen de 982
sen de öylesin 72
sen de beni seviyorsun 19
sen de kimsin 767
sen deli misin 200
sen de ister misin 105
sen değilsin 122
sen delisin 520
sen de beni 22
sen de 982
sen de öylesin 72
sen de beni seviyorsun 19
sen de kimsin 767
sen deli misin 200
sen de ister misin 105
sen değilsin 122