Sende mi Çeviri İspanyolca
4,652 parallel translation
Görüntüler sende mi?
Usted tiene esta en la cinta?
Köpek sende mi?
¿ Tú la tienes?
- Bu sende mi hala?
- ¿ Todavía tienes esto?
Ben arabadayım. Anahtarlar sende mi?
Voy al coche. ¿ Tienes las llaves?
- Yani yüzük sende mi?
- ¿ Así que tienes el anillo?
Lamba sende mi?
¿ Tienes la botella?
Kayıtlar hâlâ sende mi?
¿ Todavía tienes la cinta?
Gelen paket sende mi?
¿ Tienes una entrega?
Silah sende mi?
¿ Tienes la pistola?
Sende mi buradaydın?
Oh, ¡ eres tú!
Aygıt sende mi?
¿ Tienes el dispositivo?
Kahverengi sende mi?
¿ Sujetas a Retinto?
Sende mi?
¿ Tiene esto?
Annie, sende mi buradasın?
Annie, eres tú...
Liv ve babası sende mi bahsediyorlar?
¿ Se Liv y su padre hablando de ti?
O dişler sende mi hâlâ?
¿ Aún tienes esos dientes?
- Anahtarlar sende mi?
- ¿ Tienes las llaves?
Şu teklif telefonu hâlâ sende mi?
¿ Todavía tienes el teléfono de la puja?
Bu kayıt sende zaten, değil mi?
Ya tienes la grabación, ¿ verdad?
Ve eğer yeniden seçim şansını bırakırsan, hayatımın her günü kendimi suçlayacağım, ve bir gün sende suçlayacaksın.
Y si te rindes tu oportunidad de postularte nuevamente, me culparé todos los días de mi vida, y algún día, tú también lo harás.
"Bu deliğe girme sırası sende" dediler değil mi?
en tu cara.
- Yani sende buna şahit mi oldun?
¿ Así que le viste matar a esta chica?
Ray, saatim ve yüzüğüm sende dursun.
Ray, sostén mi reloj y mi anillo por mí.
Ekin yetiştirmek için benim suyuma ihtiyacınız olduğunu biliyorum ama sende benim ihtiyacım olan ne var?
Sé que necesitas de mi agua para que crezcan los cultivos, pero ¿ qué es lo que tienes que yo necesite?
Sende şu "Ortak Sendromu" yok, değil mi?
No tienes ese Síndrome de Estocolmo, ¿ verdad?
Hakları sende değil mi?
¿ Tienes los derechos de esto?
- Çünkü dosyam sende.
Porque tienes mi documento.
Telefonum sende, küçük gerzek.
Oh, así que usted tiene mi teléfono, pequeño hijo de puta.
- Sende Lotze vardı, değil mi?
¿ Tienes un Lotze, verdad? - ¿ Qué pasa?
Şarjımı kaybettim. Sende var mı?
He perdido mi cargador. ¿ Tienes uno?
- ATM kartım sende, doğru mudur?
- ¿ Tiene mi tarjeta del cajero?
Sende değil, değil mi Tırtıl.
No la tienes, ¿ verdad, Oruga?
Eğer ağabeyimi ergen bir cadının eline vereceğini bilseydim seçeneklerimi tekrar tartıp çözümlememi ona göre yapardım. Üçüncüsü sende kardeşim.
Si hubiera sabido que colocaría a mi hermano en manos de una bruja adolescente, seguramente hubiera barajado mis opciones de forma diferente, y en tercer lugar, hermana, por favor.
Annemin anahtaları niye sende?
¿ Por qué tienes las llaves de mi madre?
Sığırlarım sende. Geri istiyorum.
Ud. tiene mi ganado.
Anahtarlar sende değil mi?
¿ Todo bien con esas llaves?
Senin sahip olduğun nitelikler bende yok, benimkiler de sende.
Tienes cualidades y yo no. Eres mi viceversa.
Nevada'da hamur işi yemeden yaşanmıyor, ayrıca düşündüm ki belki kendime bir ev bulana kadar birkaç gece sende kalabilirim.
Es difícil comer libre de gluten en Nevada y pensé... que podía quedarme contigo unas noches hasta hallar mi propia casa.
- Evet, sende de mi oluyor?
- Sí, ¿ a ti también?
- Sende değil mi?
¿ No la tienes?
Ki sende incelenmemiş kanıtı yok et diye mi?
¿ Así puedes deshacerte de toda la evidencia incriminatoria?
- Sende böyle mi olsan?
- ¿ Por qué tú no?
Phil, Hiç mi vicdan yok sende?
Phil, ¿ no tienes conciencia?
Sanırım bende ince ruhluluktan eser kalmamış. Sende de öyle.
Me atrevo a decir que he perdido mi toque, o tú has perdido el tuyo.
Şimdiye dek anlattıklarımı bir acemi olarak zaten sende biliyordun değil mi?
Deberías haber aprendido todo esto como Cadete. Lo sabías todo ¿ cierto?
Sende bir değişiklik mi var?
¿ Hay algo diferente en ti?
Ve sende benim en iyi arkadaşım oldun.
Y te convertiste en mi nueva mejor amiga.
Sende hiç var mi?
No tienes nada, ¿ verdad?
Ziyaretim sende şok etkisi yaratmış gibi.
Mi visita parece ser toda una sorpresa.
Sende kartım var.
Tiene mi tarjeta.
Bu resmin sende olduğunu annemin bildiğini varsayıyorum?
¿ Asumo que mi madre sabe que lo tienes?