English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Sus lan

Sus lan Çeviri İspanyolca

1,279 parallel translation
Git lan işine, kıvrak.
Metase en sus cosas
Anlaşılan insanlığın temel dürtülerine yönelimi gelecekte de görülmeye devam edicek.
Todavía queda por ver si la humanidad se resistirá a sus instintos básicos.
Bunlardan yapılan ayakkabılar kalitesizdir.
Pero sus zapatos son de menor calidad.
Eric'in bildirisini örnek olarak kullandım dağıtılan geliştiricilerin çalışması nasıl olabilirdi bir firma sadece kendi çalışanını kullanmadan nasıl yazılım geliştirebilirdi aynı zamanda İnternetteki diğer insanlarla çalışmak
Yo usé el documento de Eric como un ejemplo de cómo podía funcionar el desarrollo distribuido, cómo una compañía podía desarrollar software sin usar solamente a sus propios empleados, sino también trabajando con otra gente en Internet.
Dahası, CIC Sigorta unutulduğu sanılan "Çörek Kapma" oyununu desteklemek için güçlerini Bahar Çiçeği İlkokulu ile birleştiriyor.
Pero lo mas interesante... es que la empresa de seguros CIC está uniendo sus fuerzas... con los niños de la escuela de primaria "Flor de primavera"... para apoyar el lanzamiento de bollo... Un juego extinguido en la actualidad.
Zavallı, çaresiz, ezilmiş kadın ona yapılan tüm haksızlıkları dışa vurmaya ihtiyacı var.
la pobre mujer, maltratada e indefensa necesita expresar sus sentimientos sobre la injusticia y todo eso.
Dr. Benton'ın biyografisi ve özgeçmişi size dağıtılan kağıtlar arasında. Sizindir.
Su biografía y su currículum están en sus dossiers de prensa.
Görünüşe göre sözlerini tutamamak gibi bir sorunu var anlaşılan.
Parece como si tuviera algún problema para mantener sus promesas.
Problemleriniz atılan-plazmanızda saklanan küçük bir gemiden kaynaklanıyor.
La causa de sus problemas es una pequeña nave oculta, que ha estado montada en su estela.
Anlaşılan Bayan Owens öğrencilerine İngilizceden fazlasını öğretiyormuş.
Parece que la Srta. Owens les enseñaba algo más a sus alumnos.
Mühendislikte kullanılan bir çeşit yakıtın izine rastladım ve ellerinde de gümüş oksit vardı.
He encontrado trazas de un aceite mineral utilizados en mecánica y hay óxido de plata en sus manos.
Anladığım kadarıyla, birleşmiş beyin güçlerine rağmen, Binbaşı Carter ve Dr McKay bu sorunu ayrılan zamanda çözemeyecekler.
A mi modo de ver, General, aunque pueda reunir a sus cerebros... la Mayor Carter y el Doctor McKay no podrán... solucionar este problema en el tiempo asignado.
Anlaşılan motorlarını tamir etmişler.
Parece que han reparado sus motores.
Bu balıklara yılan balığı denir çünkü tuzaklarını balıkçıların yapay olta iğnelerini kullandıkları şekilde kullanırlar.
Estos peces son llamados pescadores debido a que utilizan sus señuelos del mismo modo que los pescadores con mosca.
Esalen gibi yerler yapılan çalışmaları gözlemleyen Maslow,... psikolojik kategorilere dair yeni bir sistem geliştirmişti. Buna "İhtiyaçlar Hiyerarşisi" diyordu. İnsanların hislerini özgürleştirdikçe geçtiği farklı duygusal aşamaları tanımlıyordu.
Maslow habia inventado un nuevo sistema de tipos psicologicos lo llamo "La jerarquia de las necesidades", y describia los diferentes escenarios emocionales por los que la gente pasaba mientras liberaban sus sentimientos en la cima, estaba la autorealizacion.
Dün gece geç saatlerde, İçişleri Bakanı Quesada'nın idamını tartışmak için yapılan kabine toplantısından sonra başkan şahsi odasına dönmüş.
Anoche, al terminar la reunión de emergencia del gabinete... sobre la ejecución del Ministro del Interior... el Presidente regresó a sus habitaciones.
Babalarıyla gezen arkadaşlarıyla takılan çocukları görüyorum.
Ahora veo a los críos con sus padres y sus amigos.
Umarım şu dakikada duyduğum kederle bütün ülke boyunca paylaşılan bu nefret Amerikalılar tekrar kalplerini dinleyecekler. Ve bütün korkularını ve kızgınlıklarını azaltacak şeyleri yapacaklar.
Espero que en el dolor de este momento y en la indignación compartida los americanos buscarán en sus corazones y harán lo que puedan para reducir sus miedos y ansiedad y la ira que sienten por quienes son diferentes.
Ian gelip beni alacak oradan da ailesini alacağız ve bir saat içinde sizde oluruz.
correcto, lan viene a buscarme... entonces recogeremos a sus padres, y estaremos en un hora
Tartışma çözümlemeleri için yapılan görüşmeler hareketlerinizin başka bir insanı amacından alıkoyduğunuzda ortaya çıkar... bu kesinlikle bir menfaat çatışmasıdır...
Negociación para la resolucion de disputas. Cuando sus acciones impiden a otros... de alcanzar sus objetivos... es aparetemente un conflicto de intereses...
Çünkü biz Sing Sing ten yapılan bütün aramaları kontrol ediyoruz.
Controlamos todas sus llamadas de Sing Sing.
Doktorlar çoğunlukla elleriyle yargılanırlarmış.
Los médicos son principalmente juzgados por sus manos.
Zehirli yılan. - Sus artık.
¿ Teneis que hablar alto?
Michigan Milisleri'ni 19 Nisan 1995 yılında tüm dünya tanıdı. Michigan'da yaşayan ve milis güçlerine katılan Timothy McVeigh ve Terry Nichols, Oklahoma'daki Federal binayı havaya uçurdular.
La Milicia de Michigan fue mundialmente conocida el 19 Abril 1995, cuando dos de sus miembros,
Mark ve Richard, 17 sente satılan Kmart mermileriyle sakat kaldılar.
Mark y Richard están inválidos y aún sufren... por las balas de 17 centavos de K-Mart que todavía tienen en sus cuerpos.
"Sokak çocukları" diye anılan çocuklar aileleriyle ve tanıdıkları herkesle - arkadaşları, komşuları - kontaklarını tamamen yitirmiş çocuklardır.
Los así llamados "chicos de la calle" son chicos que han perdido todo contacto con sus familias, con todos los que conocían, sus amigos, y vecinos.
Gerçek suçlu sömürücü burjuvazidir! Onlar değil miydi faşizmi mümkün kılan.
Los criminales reales son sus ciudadanos de clase alta que han estado robando a las masas y dejando que el fascismo florezca.
Anlaşılan, onlar yumurtalarını bırakmak için kulağınıza sürünüyorlarmış.
Aparentemente, ellos se arrastran dentro de su oído para dejar sus huevos.
Anlaşılan hiç kimse ne tür bir yemek alışkanlığı olduğunu bilmiyor.
La mayoría me dijo que lo único que sabía de sus hábitos alimenticios... es que come de vez en cuando.
ONUN solucan deliği deneyleri için yapılan tüm yarı lanetli değişimler yüzünden seni küçük kaltak... Ve asla son ayrıldığın zamandan önceki benzer bir noktaya asla geri dönme.
Porque, perra tralk, todo esta medio-frell por las modificaciones de sus experimentos con los agujeros y nunca volverás a un lugar conocido antes del momento que partiste
Gaz patlaması yüzünden son zamanlarda yapılan yenileme çalışmaları nedeniyle, Oz'a yapılan ziyaretlerin kısıtlandığını ve çoğunuzun aile bireylerinizle ilk kez bir araya geleceğinizi biliyorum.
Sé que debido a las recientes remodelaciones resultantes de la explosión de gas las visitas a Oz han estado severamente limitadas y que ésta será la primera oportunidad que muchos de Uds. han tenido para visitar a sus familiares.
Sonra Rage J.T.'yi kollarına alıyor ve Gayopolis'in tepelerinde gizli olan mağarasına götürüyor. Yoğun öpücükler ve anüse yapılan bazı girişlerle onu yeniden hayata döndürüyor.
Después él se agacha y coge a J.T. en sus brazos, y lo lleva a su guarida situada en lo más alto de Gayopolis... y devuelve a J.T. la vida con muchos besos muy fuertes y con una profunda penetración anal.
Anlaşılan Julian'ın da kendine göre planları varmış ama çok iyi saklamayı becermişti.
Parece que Julián también tenía sus intereses. Pero estaban muy bien ocultos, claro.
Anlaşılan Bayan MacDougal size bir şey vermemek için mallarını gizliyor.
Me parece que la Sra. MacDougal estuvo muy ocupada escondiendo sus activos para asegurarse de que usted no obtenga nada.
Anlaşılan birikimlerinin peşindeymişler.
Parece que buscaban sus ahorros.
Bugün, mutluluğunuza açılan kapıyı kilitli tutan şeyin... annenizle aranızdaki ilişki olduğunu öğrendiyseniz, bunu düzeltin.
Sí hoy se dan cuenta de que la relación con sus madres... ha estado bloqueando la puerta de su felicidad, entonces repárenla.
Gezegenin coğrafi özellikleriyle ilgili ayrıntılı tarama yap ve son 50 yılda yapılan radyo iletilerini araştır.
Buen punto. Explora el planeta. para hacer un estudio detallado de sus propiedades geofísicas.
Fiili amaçlardan ziyade kazanılan toprakların boyutlarına göre kararlar verdiler.
Ha tomado sus decisiones de acuerdo al tamaño del territorio ganado más que de acuerdo a los objetivos operacionales.
Laboraturvarlarda mercan resiflerinden çoğaltılan kimsayal bileşenler kronik ağrıları hafifletmek doğumları kolaylaştırmak ve hatta AIDS hastalarının ömrünü uzatmak için kullanılır.
Se han podido reproducir en laboratorios los componentes químicos de los corales... para calmar el dolor crónico, nacimientos prematuros, e incluso alargar la vida de sus pacientes.
"Yazar Sage McAllister ilk elden aktarılan gerçek öyküleri yazar."
"El autor, Sage MacAllister, basa todos sus cuentos en relatos de los protagonistas".
O yakalanıp geriye atılan balık dostuna der ki :
El que es devuelto va y dice a sus amigos :
Oy verecekler gözönüne alınınca, hayvanlara yapılan testler sizin tam ihtiyacınız olan konu.
Dadas las tendencias históricas de sus votantes, el tema de los experimento en animales es lo que necesitan.
Memeleri ne kadar büyük lan, gerçek mi harbiden?
Sus tetas son tan emormes, me pregunto si serán reales
Bunu inkar edecek değilim, ama denize açılan biri olarak bence deniz, bir sevgili gibi aynı anda çekici ve dinlendirici.
Bueno, no estoy en situación de negar eso, pero para mí que navego en sus aguas, el mar es al mismo tiempo seductor y relajante como una bella amante.
Tanklarından kalabalığın üzerine yağdırılan, makineli tüfek ateşiyle, rastgele ve keyfi bir ölüm.
Una muerte arbitraria Al azar tiros automáticos De sus carros sobre la muchedumbre.
Bence, bu atalarının yüzüne atılan bir tokattı,
Para sus abuelos
Bence, bu çocuklarının yüzüne atılan bir tokattı.
Y para sus niños,
Soruşturmasını kapatmaya çalıştım ama anlaşılan senin söylediğin bir şey yüzünden vazgeçmiyor.
He tratado de parar sus pesquisas, pero aparentemente algo que le dijiste, ha hecho esto imposible.
Anlaşılan Mutabakat yasadışı işleri için örgütümü paravan olarak kullanmaktan artık tatmin olmuyor.
Parece que El Convenio ya no está satisfecho utilizando mi organización meramente como un frente para sus actividades ilegales.
Hastalarını gereksiz yere ameliyat ettiği için "Orakçı" adıyla anılan bir doktor. - Ne tür ameliyatlar?
Era un médico, apodado "el Segador"... por realizar cirugía innecesaria sobre sus pacientes.
- Peki, o halde ikinci katil ilk cinayette kullanılan silahı nereden bulabildi dersin?
Bien, ¿ cómo hizo el segundo asesino para tener en sus manos el arma... del primer asesinato?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]