Sıcak mı Çeviri İspanyolca
3,849 parallel translation
- Sıcak mı?
- ¿ Estaba caliente?
Sıcak mı bastı?
¿ Tienes un bochorno?
Burası sıcak mı oldu biraz?
¿ Hace calor aquí?
Sıcak mı?
¿ No estoy demasiado caliente?
Tanrım, sıcak mı oldu?
Dios, ¿ es calor?
Benim için bir masa boşaltıcak mısın?
¿ Y limpias un escritorio para mi?
Tanrım, burası çok sıcak.
Dios, hace calor aquí.
Mesela, çocuklarımın güne sıcak bir öğünle başlamalarını sağlıyorum.
Mis hijos... me aseguro de que siempre empiecen el día con una comida caliente.
Umarım en azından sıcak bir kahvaltı yapmışsınızdır.
Bueno, espero que por lo menos hayáis podido desayunar caliente.
Sence Bones batı yakasında yaşama fikrine sıcak bakar mı?
¿ Crees que Huesos consideraría, no sé... vivir en la costa oeste?
Her neyse, sadece diyordum ki ; yarınki sıcak taş masajımızı unutma.
De todas formas, solo estaba diciendo, no te olvides de nuestros masajes con piedras calientes de mañana. He oído que aquí los dan genial.
Ara'm sıcak değil.
Mi entrada no está de humor.
Mesele şu, yeni pasaportlarla kaçmalıyız, tamam mı? Sıcak ve iyi birası olan bir yere. Bu yüzden Schmidt'e ihtiyacımız var.
Bien, mira, el punto es, tenemos que salir de la ciudad con identidades nuevas, bien... algún lugar cálido, con cerveza decente.
Yüzlerine sıcak çorba atacağım ben.
Muy bien, yo les echaré sopa caliente en sus caras.
Şimdi bakalım, peki ya limonlu sıcak su, ya da sadece su?
Ahora, mira, ¿ qué me dices... de agua caliente con limón o solo un vaso de agua?
- Üzerinde sıcak dondurma var mı?
- ¿ Tibia con helado?
Bize sıcak şarap hazırladım.
Nos he preparado algo de sidra caliente. ¿ Hmm?
Macao, sence de burası sıcak olmadı mı?
¿ Siempre hace tanto calor en Macao?
Bıçak takımıyla başa çıkışını gördüm.
Te he visto manejando cuchillería.
O kadar sıcak ki, neredeyse koltuğa yapışacağım.
Hace tanto calor, que me estoy quedando pegada a la maldita silla.
Ben sık sık uçup, millerimi birinci sınıf için kullanmalıyım, Ben taze pişmiş kurabiye, sıcak havlu ve sıcak kuruyemişi özledim.
Usé todas mis millas de viajero frecuente para este ascenso de clase, no me voy a perder ni una galleta horneada fresca, toalla o nuez caliente.
Bırakayım gitsin bu acayip nefis, sıcak kruvasanları.
A la mierda estos deliciosas y calientes pastelitos hojaldrados.
Birazcık fazla mı sıcak sana?
¿ Un poco caliente?
bir tane de buz attım, yani ne sıcak ne de soğuk dökmene yada fırlatmana karşı bir önlem.
Le puse hielo para enfriarlo, en caso que se derrame o lo lances.
Sence sıcak lav masajına, çok mu takıldım?
- ¿ Crees que me he vuelto muy dependiente - del masaje con piedras calientes? - ¿ Hmm?
Lily rüyasında tanıdığımız biriyle çakışmış.
Lily tuvo sexo en su sueño con alguien que conocemos.
Eğer öğlene kadar bu cümlelerin hepsini söylerse herkese sıcak çikolata ısmarlayacağım.
Así que... les prometí a todos que si los decía antes del mediodía, les invitaría a chocolate caliente.
Yeterince sıcak olacak mı?
Esto va a ser lo suficientemente caliente?
Bu olayın kendine olan güvenini bir miktar azalttığını düşünüyorum. Sanırım birlikte yaşamamıza sıcak bakmaması bu güvensizlik ile ilgiliydi.
Creo que se alojó un cierto nivel de inseguridad en ella, lo cual creo que tuvo alguna relevancia en su decisión de no venir a vivir conmigo.
Ama dışı soğuk ve zırh gibi olanın, içinde sıcak bir kalp var mıdır?
Pero debajo de ese duro y frío exterior, ¿ No palpita un tibio corazón? .
Uzayda olacağım tarih kızınızla evleneceğim tarihle çakışıyor.
La fecha coincide con el casamiento con su hija.
Olağanüstü yoldaşımız tam 200 sayı elde etti. Sonra da kesinlikle sadece dost olduğu kişilerle sıcak duş almaya gitti.
Nuestro refulgente camarada anotó 200 puntos y después se metió en un jacuzzi con un par de tíos de los cuales solo es un amigo.
Ve bayım... Eğer içerisi çok sıcak olursa, şapkanızı ters takabilirsiniz.
Y, señor, si el sol brilla mucho aquí, siéntase libre de llevar el sombrero dentro.
Çok özel konuğumuzu sıcak bir şekilde karşılayalım.
Por favor, den una cordial bienvenida a un invitado muy especial.
Yukarı çıkalım hadi. Orası sıcak ve rahat. Hem orada sana dokunacak tek kişi ben olacağım.
¿ Por qué no vamos arriba, escucha donde está más cálido y cómodo, y el único que te agarrará seré yo?
Tanrım, çok sıcak.
- ¡ Vaya! Sí que hace calor.
Boştaki çakılı çukurun dışına çıkardım.
Saqué del hoyo la grava suelta.
Sana sıcak çikolata yaptım.
Te hice chocolate caliente.
Sıcak köşe bir Kolorado Rockies Barı, tamam mı?
Tercera base es un bar de las montañas de Colorado, ¿ vale?
İkimizin de sıcak bir içeceğe ihtiyacı var sanırım.
Creo que con una bebida caliente para nosotras.
Neresi iyi anlamıyorum. Günlerdir uyumadım sıcak olmadığı halde terliyorum ve eğer kazanamazsak, benim yüzümden olacakmış gibi geliyor.
No sé si es algo bueno cuando no he dormido durante días, y estoy sudando cuando ni siquiera hace calor, y siento que si no ganamos, todo va a ser mi culpa.
Bir kızım vardı ve küçükken sıcak çikolataya bayılırdı.
Yo tenía una hija, y cuando era pequeña, le encantaba el chocolate caliente.
Dünyadaki bütün sıcak çikolatalar içinde en çok benim yaptığımı sevdiğini söylerdi.
Solía decirme... que de todos los chocolates calientes del mundo, el mío era su favorito.
Parmesanlı tavuk alacağım ve Bıçak Sırtı'nı * izleyeceğim.
Pensaba coger un pollo parmesano y ver Blade Runner.
Sanırım şöyle sıcak bir yemekten zarar gelmez.
Bueno, supongo que me vendría bien una buena comida caliente.
Her gün bıçak sırtında yaşayıp anevrizmam patlar diye hıçkırmaktan bile korkmamı mı istiyorsun?
¿ Quieres que viva con una espada colgando de mi cabeza todos los días, asustada de tener hipo porque podría explotar un aneurisma?
Yakınlarda sıcak bir yer var mı?
¿ Hay algún lugar cálido cerca?
Bu gerçekren sıcak su kaynağı mı?
¿ De verdad son aguas termales?
Sanırım duş bozuldu, sıcak su düzgün akmıyor.
La ducha no sirve. No cae agua caliente.
Eve giderken Victor'a sıcak çikolata gibi bir şey alalım mı? Hımm... Hayır.
¿ Deberíamos comprarle a Victor un chocolate caliente o alguna otra cosa de vuelta a casa? No.
Gidip sıcak bir duş alacağım.
Voy a tomar un baño caliente.