Ve orada Çeviri İspanyolca
16,059 parallel translation
Anahtarlar orada ve orada.
Cajas allí y allá.
Ve orada değillerdi.
Y no estuvieron ahí.
Sully burada ve orada!
Sully está aquí y ahí.
Ve orada, bu kazanmak için en iyi şansımız.
Y allá afuera, esa es nuestra mejor chance de ganar.
Ya evini bulursan ve orada kimse yoksa...
¿ Qué pasaría si encuentras tu hogar y no hay nadie allí?
Ve orada da kalmadık.
Y, no nos detuvimos ahí.
Ve orada öylece otururken bu miktarın seni vurduğu an geliyor.
Y llega un momento en el que te sientas ahí... y te das cuenta de la amplitud.
Baraj gidin ve orada bekleyin, etrafı gözetleyin.
Ve a la presa y espera allí, mantén los ojos en el agua.
Buradayız, Ve orada o salim.
Aquí estamos y ahí está él, sano y salvo.
Kabul etmezsem, özür dilerim Benim için orada olan biri Ve kimin olmadığı bu şarkı yazılmayacaktı.
Pero debo reconocer que alguien estuvo ahí para mí, y esta canción no habría sido posible sin él.
İlk zamanlarımı hep yeraltında geçirdim. Orada her şey karanlık, ıslak ve sıcaktı.
Pasé mis años de formación bajo tierra, donde todo era oscuro, húmedo y caluroso.
O, ayağa kalkar bu şekilde hareket eder ve düz bir çizgi yapar... Orada hâlâ. Aşağıya çiş sanırım.
Ella se levanta, se mueve de esta manera, y hace una línea recta... para allá abajo a orinar, supongo.
Çıkıp orada seni savundum ve sen bana yalan söyledin.
Yo te defendí y tú me mentiste.
"Bana bakın, Zootopya'ya taşınacağım. Orada avcılar ve avlar uyum içinde yaşayıp ruhani şarkılar söylüyorlar!"
Me mudaré a Zootopia, donde los depredadores y las presas viven cantando en armonía ".
Bilmiyorum, belki de bizim evin orada yuva yapmışlardı. Ve sonra bir şeyden ürküp, odamıza girdiler.
No sé, tal vez anidaban en la casa y luego salieron metiéndose al cuarto.
Orada duruyordum ve görmedim.
Yo estaba ahí mismo y no lo vi.
Ve sonsuza dek orada bulunmadılar.
Hace años que no vamos.
Hâlâ orada yatıyor ve o lanet yeri kokutuyor.
Todavía está acostado allí, el lugar huele a mierda.
İnsanlar diyor ki ruhlar orada rahat edemez ve geri döner.
Dicen que los espíritus no pueden descansar allí. Y regresan.
O zaman nereye dersek gideceksin ve güvenli olduğunu söyleyene kadar orada kalacaksın.
Entonces irás a donde te digamos, y te quedarás hasta que sea seguro.
- Her yeri ve Eşik'i arayıp orada olmadığından emin oluruz.
Bien, lo buscaremos en los asentamientos, en la Periferia.
Gerçekten orada var mıyım?
"Si nadie te ve ¿ acaso estás ahí?"
Ve ben de tam orada olacağım Con.
Y yo estaré allí, Con.
Evet, ve işte orada.
Ahi está ella!
Uzun zamandan beri orada çalışıyormuş Zor bir çocukluk geçirmiş ve sisteme yenik düşmüş.
Infancia difícil, estuvo visitando mucho este sistema.
Şimdi orada değilim, ve sen beni görmek için can atıyorsun.
Y ahora que no estoy allí, quiere verme una vez.
O sahadaki her erkek ve kadın orada olmaktan kıvanç duyar. Dostane mücadele ruhunu yaşar. İnsan insana, millet millete yarışılır.
Todo hombre o mujer en ese campo agradece la oportunidad de haber estado allí de encontrarse en el espíritu de la competencia amistosa hombre contra hombre, nación contra nación y ver qué tanto puede dar sin miedo o rencor contra lo mejor que pueda ofrecer el contrincante.
Orada sensörleri ve biyometrik okuyucular Her erişim noktası vardır... kesmek imkansız.
Hay sensores y lectores biometricos en cada punto de acceso que son... imposibles de hackear.
SİNİR'e kaydoldum ve ilk görevimi orada yapacağım.
Me inscribí a Nerve y... ahí es donde mi primer reto será.
Hiçbir pencereye yaklaşmayın... ve neredeyseniz orada kalın.
No se acerque a ninguna ventana, y quédese donde está.
Orada kalın ve işimizi yapmamıza izin verin.
Quédese quieta y déjenos hacer nuestro trabajo.
Orada dikildim ve kavga çıktı.
Estaba parado y comenzó una pelea.
Kenny ile konuştum, orada beklediklerini ve kavga çıktığını söyledi.
Hablé con Kenny, dijo que estaban ahí parados y estalló la pelea.
Ve sen de orada yanıma alacak mısın?
¿ e insinúas que hay algo detrás?
Neden orada tehlikeli olduğunu anlamadığını anlamıyorum. Ve sizinle kiminle ilişki kurduğunuzu onaylamadığımız!
¡ No entiendo cómo no te das cuenta de lo peligroso que es y que no estamos de acuerdo con que tengas esos amigos!
Her zaman her şey için orada bulunmuşsundur. Ve takdir ediyorum.
Siempre has estado ahí para mí, y lo valoro.
Gerçek şu ki ; orada bir problem yaşanmayacak. Güzel. Niye bize biraz su ve yiyecek göndermiyorsun?
Y yo te digo de verdad que no va a haber ningún problema. ¿ Por qué no nos mandas un poco de comida y agua, puede ser?
Ve iç çamaşırı ıslakmış gibi orada sallandırmayı kessin.
Y dejar de colgar ropa interior como si estuviera mojada.
Gözlerinin içine bakıyorum o da bana bakıyor. Ve onu orada göremiyorum.
Estaba mirando a sus ojos, ella me estaba mirando... y puedo decir que ella no está allí.
Orada bir köpek ve kedi hastanesi var ikinci katta.
Hay una veterinaria en el segundo piso.
Ben sadece orada olduğuna inanıyoruz Bir mantıklı ve hala Çekici bir seçim.
Creo que sólo hay una opción... lógica y todavía atractiva.
Ama kalbim orada bir kız bulacağımı ve evleneceğimi söylüyor. 98 00 : 11 : 05,200 - - 00 : 11 : 07,680 Beraber Sindhu topraklarında dolaşmak istiyorum.
Pero mi corazón me dice que la chica que será mi compañera...
Büyük dostum orada kötü adamlar ve bok aşağısına biçiliyor.
El grandote de allá. Acabando con tipos grandes y eso.
Ve ı da, onu orada ihtiyaç Canlı ve onun yönde ateş çizim.
Y también lo necesito a él ahí, vivo y tirando fuego hacia su dirección.
Tamam, orada bak.
Mira, ve para allá.
- Orada nasıl durursun ve övünürsün Aşka karşı bağışık olma konusunda mı?
- Como puedes estar ahí y hacer alarde de ser inmune al amor?
Elimdeydi ve sen orada yokmuşum gibi davrandın.
La tenía en la mano, y ¡ actuaste como si no estuviera ahí!
Orada öylece durmuş, destekleyici ve anlayışlı olmaya çalışırken bile o akılcı ve akademik beyninin eski karının ya aklını kaybettiğini ya da seni uzaklaştırmak için acayip bir hikâye uydurdu diye bağırdığını sana kabul ettirmeye çalışıyorum.
Estoy intentando hacer que admitas que incluso mientras estás ahí... intentando ser de apoyo y comprensivo, ese cerebro racional, académico tuyo... está gritando que tu ex-mujer, o ha perdido la cabeza... o se ha inventado una historia descabellada para... - ¡ para ahuyentarte! - ¿ "Ex-mujer"?
Kanı, izleri ve menisi orada olan yegane kişi.
Él es la única persona cuya sangre está ahí cuyas huellas y cuyo semen están ahí.
Gidin ve o hayvana orada olacağınızı söyleyin.
Dile a ese animal que estarás para él.
İŞTE CANAVARLAR ORADA SENİN VE BENİM İÇİN
LOS MONSTRUOS NOS VIENEN A BUSCAR " CANCIÓN INFANTIL, 1903 AUTOR DESCONOCIDO
orada 2281
oradaki 168
orada mısın 598
oradaydım 213
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada biri var 50
oradaki 168
orada mısın 598
oradaydım 213
oradayım 18
oradaydı 145
oradasın 44
oradan 69
orada kimse yok 63
orada biri var 50
orada dur 223
orada ne var 123
orada olacağım 346
orada ne yapıyorsun 161
oradadır 18
orada bekleyin 25
orada mı 137
orada biri mi var 55
orada neler oluyor 224
orada olurum 25
orada ne var 123
orada olacağım 346
orada ne yapıyorsun 161
oradadır 18
orada bekleyin 25
orada mı 137
orada biri mi var 55
orada neler oluyor 224
orada olurum 25
orada duruyor 22
orada mısınız 104
orada kal 348
oradaki kim 37
oradan uzak dur 20
oradan çık 18
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
orada kalsın 17
orada değil 122
orada mısınız 104
orada kal 348
oradaki kim 37
oradan uzak dur 20
oradan çık 18
orada olduğunu biliyorum 100
orada durun 51
orada kalsın 17
orada değil 122