Zehir mi Çeviri İspanyolca
458 parallel translation
Ne olduğunu sanıyorsun, zehir mi?
¿ Cree que es veneno acaso?
Peki dolmakaleminde ne kullanıyorsun, sıradan bir zehir mi yoksa özel bir tarif mi?
¿ Y qué tipo de tinta usa en su pluma, veneno a secas o un veneno especial?
Nehire döktüğün şey onları zehirlemiş. Zehir mi?
Las envenenaron con la porquería de esta mina.
Zehir mi yoksa silah mı daha itici?
¿ Detesta más el revólver que el veneno?
Yemeğine zehir mi katacağız?
El mejor método podría ser el gastronómico.
Zehir mi?
- ¿ Veneno?
Zehir mi?
¿ Envenenada?
Zehir mi?
¡ ¿ Veneno?
Hey, kendine koldan zehir mi veriyorsun?
¿ Allí arriba, pinchándote ese veneno?
- Ne satıyorsun, Meathead, zehir mi?
- ¿ Qué vendes, Meathead, veneno?
zehir mi var içinde?
¿ Qué hay en el vino?
Zehir mi?
¿ Envenenado?
Zehir mi?
- ¿ Venenos?
Bu zehir mi?
¿ algún tipo de veneno?
Yüce İsa. Neyim ben, zehir mi?
¿ Soy repulsivo?
O zehir adamın aklına bir kere girdi mi...
Cuando el veneno de los celos penetra en la mente...
Zehir gibi, değil mi?
Comienza con vigor, ¿ verdad?
Kalıntı bırakmayan bir zehir var, değil mi?
¿ Hay uno que no se descubre?
Şu zehir hakkında, değil mi?
Le preguntó respecto al veneno, ¿ no?
- Zehir mi?
- ¿ Es veneno?
KİMSEYE ÖLÜMÜNE SEBEP OLACAK İLAÇ "ZEHİR" VERMEYECEĞİM
Con pureza y santidad viviré mi vida y practicare mi arte. "
Baldıran içkisiyle bir fincan zehir iyi gider mi dersin?
¿ Prefiere un poco de arsénico mezclado con cicuta?
Bağ köşkümde uyurken, her öğleden sonra uyuduğum gibi, amcan, o kuşkusuz rahat saatimde, sinsi adımlarla geldi yanıma. Elinde bir yaman zehir şişesiyle, kulaklarımdan cüzamlar akıttı içime.
Mientras dormía en mi huerto por la tarde, como era mi costumbre en esa hora tranquila, lo invadió sigilosamente tu tío llevando consigo un frasco de jugo de cicuta,... y en el hueco de mi oído vertió el repugnante destilado,
Hem bir şey de sürerim kılıcın ucuna. Bir madrabazdan öyle bir zehir satın aldım ki, çakıyı bir kez içine batırmak yeterli. Kanattığı yerin üstüne konabilecek hiçbir merhem, ölümden kurtaramaz bir yeri çizilenleri.
Y con tal fin untaré mi espada con un ungüento que compré,... tan mortal que con una gota en la hoja, si hay sangre no hay remedio, sea cual sea, que salve de la muerte si se sufre un rasguño.
Korkunç zehir kemirdi, bitirdi canımı.
El potente veneno ahoga mi espíritu.
- Bir cadı, sütüme zehir katıyor.
- Una bruja. Pone veneno en mi leche.
Bu haber zihnimi öyle allak bullak etmişti ki o an yanımda zehir olmuş olsa büyük bir ihtimalle Ethelred'e oracıkta tatbik eder ve kaderimi açılacak soruşturmaya emanet ederdim.
Estas novedades me perturbaron tanto... que, si hubiera tenido veneno a mi alcance... se lo hubiera administrado a Ethelred en el acto... afrontando la consecuente investigación
Zehir mi?
¿ Los venenos?
Eğer ismim zehir ise bende onu kullanmam.
Si mi nombre les suena a veneno, no lo emplearé.
- Zehir mi?
- ¿ Veneno?
Kim zehir hakkında bir şey dedi ki? Ben mi?
¿ Te refieres a envenenar su comida?
Bir gün, bir genç kızın bakışı insan ruhunda parfüm ve zehir dolu karanlık bir çiçek açmasına neden olabilir.
Os envío a mi hija mayor con la esperanza puesta en vuestro buen corazón. Firmado : Sra. Balizard ".
Bu anlattığınız zehir garantili mi?
Y esa posición de la que habla, ¿ es segura?
Göndersin tabii, çünkü içinde zehir var mı diye bakmak benim görevim.
Hágalo, parte de mi trabajo consiste en comprobar que no está envenenada.
Bana bütün gecemi zehir etti.
Ella arruino mi noche.
Çok özel bir zehir hazırlıyorum, evladım.
Preparación de un veneno muy especial, mi hijo.
- Tuvalette mi? Tıraş bıçağı, zehir... Orada ne varsa!
Cuchillas de afeitar, veneno, cualquier cosa.
Yu Jiang, öğrencinle sözleşmiştik pan zehir takası olacaktı!
Yu Jiang, tu estudiante, ya tiene mi antídoto. ¿ Cómo no me lo vas a dar?
Dört yıl boyunca hayatım zehir oldu.
Ya hace cuatro años que mi vida está envenenada.
Ben de dedim ki "Siyah, bildim mi?" Çünkü dedim "kıskançlık zehir gibidir".
Dije : "Negro porque es veneno."
Yemeğimde zehir olabilir ama bana bir şey olmaz.
Tal vez haya veneno en mi comida, pero estoy bien.
Bütün hayatım zehir olur!
; Seré desgraciada toda mi vida!
- Ağırlığımca zehir içebilirim.
- Puedo beber mi peso en veneno.
- Kahve bana zehir gibi geliyor!
- El café es veneno para mi!
Artık kendime geldim, onun aklı zehir gibi çalışır.
Su padre era mi mejor amigo y también mi mejor profesor.
Zehir Hafiye mi sandın beni?
No soy Perry Mason.
- Zehir işe yarar mı?
- ¿ Funcionó mi veneno?
Ona zehir verdin mi?
¿ Le diste algún veneno?
Bir şey mi kaybettiniz, sayın Zehir Hafiye?
¿ El Superpoli ha perdido algo?
Annem, geri kalan hayatımı bana zehir edecek.
Mi madre se enfadará conmigo por el resto de mi vida.
Kalbinin yavaş yavaş güçsüzleşmesi için... Klaus, ufak dozda zehir veriyordu ona.
Klaus le daba veneno a mi padre pero en pequeñas dosis... con la intención de debilitar lentamente su corazón.