Âmâ Çeviri İspanyolca
34 parallel translation
Rahibe, genç adam âmâ.
Hermana, el joven es ciego.
Şu kadarını söyleyeyim Loretta Annie Sullivan karakteri beyazperdede daha âmâ görünüyor.
Y sabes que, Loretta? su Annie Sullivan pareció mejor en la pantalla.
O bir âmâ. Göremiyor.
Está ciego.... ¡ No puede ver!
- Kızınız âmâ mı?
- ¿ Es ciega?
Âmâ Zayıf Bir İhtimal.
- Poco probable.
Olabilir, Âmâ Onlar Sears ve Roebuck Bölgelerini Sıkı Kontrol Ediyorlar.
Podrías decir que es la tienda de ramos generales de las drogas ilegales.
Sen Benim Vücudumu Ele Geçirebilirsin, Âmâ Ruhumu Asla!
¡ Pueden encerrar mi cuerpo, pero no mi alma! ¡ Adelante!
Sen Bana Zarar Vermeye Kalkabilirsin Âmâ Ben Uçarım, Uçarım!
- ¡ Pueden lastimarme, pero puedo volar!
Bir âmâ gibi kaybetmiştim yolumu
Como un ciego, caminaba perdido
Gözleri sonradan açılan bir âmâ gibi
Como un ciego que recupera la vista
Theai'nin âmâ müneccimi Tiresias.
Tiresias, el oráculo ciego de Tebas...
Ne var Tiresias, Thebei'nin âmâ müneccimi.
Qué más, Tiresias, oráculo ciego de Tebas.
Âmâ Willy Witherspoon'dan öğrendim.
Aprendí guiado por el maestro Willy "el ciego" Witherspoon.
Âmâ adamın bahçesine gireceğim ve köpeği çalacağım.
Me meteré en el jardín del ciego y me robaré al perro.
Âmâ adamı korkutma yeter.
Sólo intenta no asustar al ciego.
Yani sonuç olarak, âmâ bir adamın tek arkadaşından vazgeçmesini istiyorsun.
En definitiva, entonces quieres que un ciego pierda a su única compañía.
Sialidosis'i olan çocuklar genelde geri zekâlı ve âmâ olurlar.
Los niños con sialidosis son deficientes mentales, a menudo ciegos.
Bizden hariç hareket eden her şeye âmâ kılarız onu.
Evitando que vea cualquier otro movimiento.
susamış bir fil yanıma gelene dek, ya da bir dost... ya da bir bisiklet zili, bir iki çakıl taşı..... ya da âmâ bir adamın âsâsı yetiyor. Sonra nehir durgunlaşıyor, ve resim netleşiyor.
Pero si un elefante sediento viene aquí, o mis amigos a saltar, o una bicicleta toca su timbre, o un cae un guijarro o dos o incluso te toca el bastón de un ciego, entonces la imagen se diluirá y te convertirás en nuestro río otra vez.
Âmâ insanları yaptığı şeylerden hoşlanıyorsan, güzelmiş.
Si te gusta lo hecho por ciegos, sí.
Âmâ Willie Johnson.
Blind Willie Johnson.
Hadi âmâ!
¡ Venga!
Evet, âmâ...
Sí, pero...
Doğru, âmâ... Hayır.
- Cierto, pero...
Gidip âmâ sanatçılar fuarından satın alacak değil ya.
¿ Crees que la compró en la feria de artesanías de los ciegos?
Âmâ insanlar ne hakkında düşünür?
¿ En qué piensan las personas ciegas?
Âmâ körlere denir.
Ni peros... ni perros.
Lâkin gözleri nefret ve yasla âmâ edilmiş Heimdall.
Pero está cegado, Heimdall, por el odio y el dolor.
( Sümbül ) Hem sağır hem âmâ.
Es ciega y sordomuda.
Bu akademinin müdiresi, kendi öz kızın hastanede âmâ bir hâlde yatıyor.
La directora de esta academia, su propia hija, está ciega en un hospital.
İşin "âmâ" sı da şu ;
Ese es el pero.
Kocam, âmâ oldu ve kabilenin yeni bir reise ihtiyacı vardı.
Mi marido se estaba quedando ciego, y la tribu necesitaba un nuevo patriarca.
Âmâ...
Y pensé que sabía dónde lo había colocado. Pero...
Ve, "âmâ" demiyorum.
- Gracias.
amazon 38
amalia 33
aman 633
amanda 248
amar 39
aman tanrım 8090
aman tanrim 52
ama oldu 35
ama öldü 33
ama bu imkansız 78
amalia 33
aman 633
amanda 248
amar 39
aman tanrım 8090
aman tanrim 52
ama oldu 35
ama öldü 33
ama bu imkansız 78
ama bu imkânsız 18
amato 35
amanın 172
amaç 42
ama benim 40
aman aman 28
aman allah 310
ama biz 56
ama bu 445
aman be 76
amato 35
amanın 172
amaç 42
ama benim 40
aman aman 28
aman allah 310
ama biz 56
ama bu 445
aman be 76
aman anne 20
ama biliyorum 27
aman allahım 373
ama orada 22
aman ya 22
ama neden ben 22
ama o 292
ama olsun 39
ama bilmiyorum 49
ama ne zaman 32
ama biliyorum 27
aman allahım 373
ama orada 22
aman ya 22
ama neden ben 22
ama o 292
ama olsun 39
ama bilmiyorum 49
ama ne zaman 32