Çok mantıklı Çeviri İspanyolca
1,529 parallel translation
Söz konusu teori çok mantıklı ve buna göre Ay'daki değişkenlere volkanlar neden olabilir. Ancak ikna edilmesi gereken çok fazla miktarda bilim adamı var.
La información fue innovadora, y significa que la actividad volcánica podría ser la principal fuente de LTPs, pero la mayoría de los científicos aún deben ser convencidos.
Küresel ısınma sorunundan etkilenen yiyecek üreticilerinin olduğu bir dünyada, çok mantıklı bir seçim.
Es una elección racional en un mundo donde los suplementos alimenticios son afectados por los problemas del calentamiento global.
Çok mantıklı. Bende bulduğumuz çantanın üzerindeki izi araştırıyorum.
Tiene sentido- - estoy intentando encontrar una coincidencia de la marca de la bandolera.
Dün gece çok mantıklı görünüyordu.
Ya, bueno, tenia sentido el domingo por la mañana.
Bunun çok mantıklı bir açıklaması var.
Hay una explicación lógica.
Çok mantıklı.
Es justo.
Biliyor musun, bu çok mantıklı.
Eso tiene mucho sentido.
Bu çok mantıklı bir değerlendirme.
Ésa es una evaluación justa.
Bu çok mantıklı.
Sí, tiene sentido.
Çok mantıklı bir şeymiş gibi söylüyorsun.
Bien, hablas como si esto tuviera sentido.
Kesinlikle çok mantıklı.
Tiene sentido lo que dices.
- Çok mantıklı geliyor.
- Suena lógico.
İstihbarat birimimizin ordudan önce Rusya'ya girmesi bana çok mantıklı geliyor.
Es lógico que nuestra unidad de inteligencia vaya a Rusia antes que el ejército.
Bu çok mantıklı.
Eso tiene sentido.
- Evet, tanıyorsun. Yani bunu benden istemesi çok mantıklı.
Por eso era lógico que me pidiera que le escribiera una referencia.
Don, bu çok mantıklı.
- Sí. Don, eso tiene perfecto sentido.
İş başvurusu için sağlık raporu almak istiyorsa bu çok mantıklı.
Tiene sentido si está buscando un certificado médico para el empleo.
Çok mantıklı.
Tiene mucho sentido.
O zaman söylediklerinin çok mantıklı olduğunu düşünmüşümdür. İkisi de farklı uzay-zaman sürekliliğinde olduklarını söylemiştin.
Siempre pensé que lo que dijiste entonces tenía mucho sentido, sobre que estaban en dos contínuos espacio / tiempo distintos, algo así.
Ama bu çok mantıklı sonuçta biz tekneyi sakladık ve sattık.
Pero tiene sentido, ya que pasamos por la molestia de vender el bote... Y almacenarlo.
Çok mantıklı hareket ediyor.
Actúa lógicamente.
Bir tane bulsaydık çok mantıklı olacaktı.
Sí, eso tendría sentido. Si hubiera uno.
Evet. Eğer onda çevresel bir şey olsaydı bunu yapmak çok mantıklı olurdu.
Sí, y eso tendría perfecto sentido si hubiera algo en su ambiente.
Çok mantıklı bir argüman.
Es perfectamente lógico!
Çok mantıklı değil, değil mi?
No es muy sensato, ¿ no?
Bu çok mantıklı.
Tiene sentido.
Şimdi çok mantıklı geldi, değil mi?
Todo tiene sentido ahora, ¿ no es así?
Evet, bu çok mantıklı.
Sí, eso tendría sentido.
Bu çok mantıklı.
Lo cual tiene sentido.
- Çok mantıklı ve şairane.
- Muy lógico, pero también poético.
- Çok mantıklı aslında.
- No, no, esto tiene sentido, Mike
Sırada benim olmam çok mantıklı.
Eso significa que seguía yo.
Bu çok mantıklı.
Creo que eso tiene mucho sentido.
- Çok mantıklı.
- Tiene sentido.
- Gerçekten çok mantıklı.
- Eso tiene mucho sentido, en serio.
Pek çok mantıklı insan onu takip ediyor.
Un montón de gente razonable están detrás de él apoyándolo.
- Bu çok mantıklı.
- Eso tiene perfecto sentido.
Çok mantıklı.
- Tiene un sentido perfecto.
İşte, bu çok daha mantıklı.
Bueno, eso tiene más sentido.
1000 yıldır Rus halkı, çok fazla bir şekilde bu ülkenin federasyonu altında birleşmiş olan ülkelere fedakârlıkta bulunmuştur mantıklı şüpheler bulunursa suçun tanımı bir karar gerektirmektedir şimdi, sınırsız süre ile özel bir şekilde bunu tartışabilirsiniz...
Durante 1000 años el pueblo ruso se ha esforzado mucho para que en estas extensas tierras, diferentes naciones estuvieran unidas bajo la bandera de esta federación... Encuentran una duda razonable... Código criminal...
Böylesi çok daha mantıklı olabilir. Evet.
Creo que esto tiene mas sentido.
Çok konuşuyordu... mantıklı, hatta yürekten bir şey söylemeden.
Habló mucho. Y no dijo nada sensato ni amable.
Çok mantıklı.
- Eso tiene sentido.
Kötü göründüğünü biliyorum, çok berbat görünüyor ve Bill ile yatmamı mantıklı kılacak bir şey söyleyemem.
Mira, sé que se ve mal, y me siento pésimo y no hay nada que pueda decirte para justificar el haber dormido con Bill, salvo...
Hanımefendi, çok mantıklı konuşuyor.
Lo que dice la señora tiene mucho sentido
Bu bana çok mantıklı geldi. Hayatımda duyduğum en aptalca şey.
Eso tiene sentido para mi.
Ayrıca, kendi iyiliğiniz için bir miktar mantıklı inkar payı kalması çok önemli.
Además, por su bien, creo que es muy importante que mantengamos un cierto nivel de plausible denegación.
Hayır bu bana çok mantıklı gelir.
¿ Lo tiene?
Darcy ile konuştuktan sonra pek çok şey artık daha mantıklı gelmeye başladı.
Bueno, después de hablar con Darcy muchas cosas empiezan a tener sentido.
Çok mantıklı.
Tiene sentido.
Şimdi onları Brain ile birlikte görmek, kızımın üvey babası onlara çok daha mantıklı geliyor.
Digo, si las vieras ahora con Brian, el padrastro de mi hija, sabes, ellos... así tiene más sentido.
mantıklı 158
mantıklı değil 21
mantıklı olun 23
mantıklı olalım 17
mantıklı ol 103
çok memnun oldum 229
çok mutlu oldum 39
çok mutluyum 368
çok mutlu 51
çok merak ettim 29
mantıklı değil 21
mantıklı olun 23
mantıklı olalım 17
mantıklı ol 103
çok memnun oldum 229
çok mutlu oldum 39
çok mutluyum 368
çok mutlu 51
çok merak ettim 29
çok merak ediyorum 37
çok mu komik 18
çok makbule geçti 20
çok memnun olurum 68
çok memnunum 33
çok meşgulüm 91
çok mutsuzum 26
çok mutluyduk 17
çok makbule geçer 21
çok mu şey istiyorum 17
çok mu komik 18
çok makbule geçti 20
çok memnun olurum 68
çok memnunum 33
çok meşgulüm 91
çok mutsuzum 26
çok mutluyduk 17
çok makbule geçer 21
çok mu şey istiyorum 17
çok minnettarım 75
çok meşgul 34
çok meşguldüm 54
çok mu 65
çok mükemmel 16
çok memnun oluruz 22
çok mu geç 22
çok mutluydum 20
çok modern 16
çok mu önemli 16
çok meşgul 34
çok meşguldüm 54
çok mu 65
çok mükemmel 16
çok memnun oluruz 22
çok mu geç 22
çok mutluydum 20
çok modern 16
çok mu önemli 16