English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ Ş ] / Şarkı mı

Şarkı mı Çeviri İspanyolca

9,717 parallel translation
Sence bu şarkı her beyaz oğlanın nihayetinde çalacağı şarkı mıdır?
¿ Crees que esta canción sea la música que el chico blanco terminará poniendo?
- Şarkı mı?
¿ Una canción?
Şarkıcı mı?
Eso es un artista?
Dün geceki şarkı seçimlerini nasıl bulduğunu sormayı unuttum sana. Caz pek benim olayım değildir.
Se me olvidó preguntar qué pensaste en el local anoche.
Çocukların ilgisini pozitif bilime çekmek için yazdığım şarkıları duymak ister misiniz?
Oigan, ¿ les gustaría oír unas canciones que he reescrito para hacer que los niños se interesen en las ciencias exactas?
O moruğun şarkısı hiç bitmeyecek sandım.
Creí que esa porquería nunca dejaría de cantar.
Sol kulağındaki benim şarkım.
Bien, yo estoy en tu oreja izquierda.
Kızları film yıldızı, şarkıcı, siyasetçi yapacağım sizi diyerek alır...
Dicen que consigue chicas para estrellas de cine, cantantes, políticos...
Şarkımı hatırlıyor musun, Kenny? Birkaç kez söylemişimdir sana da.
Estoy bastante seguro de que te canté algunas.
Ama gidemezsem benim şarkılarımı mı çalacaksınız?
Pero, ya sabes, si no puedo ir, ¿ qué, vais a tocar mis canciones?
- Onlar bizim şarkımız.
- Son nuestras canciones.
Terli taşakların şarkısı mı bu?
¿ La Balada de Pelotas Sudadas? Sí, ese es...
Bir şarkı bitene kadar bile dayanamadım.
Ni siquiera tomó una canción entera. Así estoy de caliente.
Çalan benim şarkım. - Tabii.
Sube el volumen.
Aman tanrım! Bu şarkıya bayılıyorum! Wolfie!
¡ Dios mío, adoro esta canción! ¡ Wolfie!
Ama o zamana kadar hepinize bu olay için hazırladığım bir şarkıyla veda etmek istedim.
Pero hasta entonces, quería deciros adiós a todos con una canción que he preparado para esta ocasión.
# İnanmayı asla bırakmadım # # Söylediğimiz şarkılarda #
* Nunca deje de creer * * en las palabras que cantamos *
- Şarkıyı mı?
¿ Una canción?
Arkadaşımın söylemeye çalıştığı şey çok özel bir şarkı olduğu.
Lo que mi compañero intenta decir es que es... una canción muy especial.
Kocamı arıyorum ve bu şarkıyı söylemek zorundayım.
Estoy buscando a mi esposo. Y tengo que cantar esa canción.
- Ben de kadınıyım ve onu buluncaya kadar o şarkıyı söylemeye devam edeceğim.
- Y yo soy su Señora. Y continuaré cantando esa canción hasta que lo encuentre.
Bu şarkıyı yarım yamalak biliyorum.
Bien, casi... casi conozco esta canción.
Yani zaten cinsiyetçi ve ayrımcı üye alım politikaları gözden geçirmeleri için oraya gidip şarkı söylemeli ve Warblerlara yeterince iyi olduğumu mu göstermeliyim?
¿ Tengo que ir allí y actuar para los Warblers solo para asegurar que soy lo suficiente buena para justificar la revisión de sus sexistas y discriminatorias políticas de admisión?
Seni besledim, gazını çıkarttım, salladım şarkı söyledim.
Te he dado de comer, te he hecho eructar, te he acunado, Te he cantado.
Film sonundaki şarkı için....... yapımcılar aradığından beri bir şey duymadım.
No he oído nada desde que los productores llamaron para que hicieras la canción final de los créditos.
Onları tekrar ara ve harika bir şarkım olduğunu söyle.
Solo llámalos de nuevo y diles que tengo la canción perfecta.
Şarkı yazmam için yardımına ihtiyacım var.
Necesito que me ayudes a escribir una canción.
Film yapımcılarına film sonu için bir şarkım olduğunu söyledim ve 24 saatim var.
Les dije a los productores de la película que tendría una canción para ellos para los créditos finales en 24 horas.
Ona çıkma teklif etmek yerine yazdığı şarkıyı aşağıladım.
En lugar de invitarle a salir, opté por insultar su composición.
Bilmiyorum, sadece eğer şarkı üzerinde çalışmaya devam edersek daha fazla zamanımız olur diye...
No lo sé, solo pensé, que si seguíamos trabajando en la canción que hicimos, tendríamos más tiempo para...
Bir şeyler çıkaramadım ve o da bana sorunumun ne olduğunu ve içten yazmadığımı, bu şarkıyı yazmak istediğini, ama benim beceremediğimi söyleyip durdu.
No conseguí hacer nada y ella me pregunta qué pasa, y dice que no estoy siendo real, porque ella quiere escribir una canción triste que yo... No puedo hacer eso ahora, ¿ entiendes?
Şarkıyı dinledim binlerce kez, ve bayıldım.
Escuché la canción, como, unas cien veces, y es genial.
Sıradaki şarkı gizli silahımız Bay Avery Barkley'den geliyor.
Muy bien, la siguiente canción es de nuestra arma secreta... El Sr. Avery Barkley.
Bitirmem gereken bir şarkım var.
Tengo una canción que terminar.
Dürüst olmak gerekirse benim söylemekte zorlandığım şey bilirsin, bütün şarkılar yazıldı ve bitti ama ben beraber geçirdiğimiz vaktin sonlanmasını istemedim.
Para ser honesto, esta es la parte con la que tengo problemas, sabes, las canciones están escritas y acabadas, pero supongo que no quería que dejaramos de vernos.
Yapımcılara saat 11'de Los Angeles'ta olacağımı söyledim böylece şarkımı kendim söyleyebileceğim.
Les dije a los productores que estaría a las once en Los Angeles y así podría tocarles la canción en persona.
Bir eşim, anneyim ama aynı zamanda şarkıcıyım.
Soy esposa, soy madre, pero también soy cantante.
Beni çok mutlu ediyorsun. Her şarkı söylediğinde ya da adımı andığında. Ama küçük bir parçam acaba çok büyük bir hata mı yaptık diye düşünüyor.
Me haces tan jodidamente feliz... cada vez que tocas una canción o dices mi nombre... pero una parte de mi se pregunta si no hemos cometido un jodido error... y esa parte de mí sólo no se calla.
Hayır, aslında öyleyim kariyerime öyle başladım ve ben kalabalığı etkisi altına alan biriyim ama bunlar Marnie ve Desi'nin şarkıları.
En realidad empecé como solista y puedo manejar al público pero son canciones de Marnie y Desi.
Bunu merdiven boşluğundan aşağıya sarkıtacağım.
Voy a bajar esta escalera por el hueco.
Onlar güzel benim gençliğimden... hatırladığım güzel şarkıdan biri değildiler.
No eran la hermosa canción... La que recuerdo desde mi juventud.
Bu şarkı... benim şarkım, şimdi senin olabilir.
Esta canción... Esta canción... Mi canción, puede ser tuya ahora.
Joanie'nin "Hey, Jude" şarkısının tüm sözlerini bildiğinin farkında mıydın?
Digo, ¿ sabias que Joanie puede cantar toda la letra de "Hey, Jude"?
- Seçim şarkım bu.
- Es mi tema preferido.
Hiçbir şey, Hannibal'ı buranın çatısının ortasında, ayinin sıralar tıklım tıklım koro şarkı söylerken çöküşünü görmek kadar mutlu etmezdi.
Nada entusiasmaría más a Hannibal que ver este techo colapsar en medio de la misa con los bancos de la iglesia repletos de gente, el coro cantando.
Şarkıyı söylediğimiz tüm o zamanda o lanet kasetçaları kapatıp sana olan ölümsüz aşkımı itiraf etmek ve dünyadaki en tutkulu öpücüğü vermek istemiştim.
Todo el tiempo que estuvimos cantando sólo quería apagar ese maldito equipo de sonido y confesarte mi eterno amor por ti y darte el beso más apasionado del mundo.
Şarkıyı söylediğimiz tüm o zamanda o lanet kasetçaları kapatıp sana olan ölümsüz aşkımı itiraf etmek ve dünyadaki en tutkulu öpücüğü vermek istemiştim.
Todo el tiempo que estuvimos cantando, solo quería apagar esta maldita radio y confesarte mi eterno amor por ti y darte el beso más apasionado del mundo.
- Bir ton şarkı var. - Çocukların hiç özel problemleri var mı?
- Hay muchísimas más. - ¿ Los chicos tienen algún problema personal?
Bugün seninle şarkı söylediğimde keyif aldım ve ilerde bunu yine yapabiliriz ama konu seçmelere gelince herkes kendi çaresine bakmalı.
Me he divertido cantando contigo hoy y espero volver a hacerlo, pero cuando llegue la audición, cada uno lo hará solo en el escenario.
Şarkı söylemeyi bilmiyorum ellerimle şarkı söylerken napcağımı bilmiyorum senin gibi havalı hareketleri bilmiyorum.
Ya sabes, no sé qué canción cantar, no sé qué hacer con mis manos cuando canto, no sé cómo moverme guay, como..
Sanırım seninle Glee Kulübü'nde şarkı söyleyeceğiz.
Supongo que te veré en el Glee Club.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]