Belli değil mi Çeviri Fransızca
460 parallel translation
- Belli değil mi?
- Ce n'est pas clair?
Belli değil mi? Sözleşmeye baktın değil mi?
Vous avez la licence et vous savez pas?
Belli değil mi?
Qui I ´ eût cru?
Belli değil mi? - Yanmış.
- Il est bronzé.
Görmüyor musun? Belli değil mi?
Vous le voyez, vous le savez!
Planı çok belli değil mi?
Je peux lire ses pensées.
Zaten bu belli değil mi?
Nous sommes voisins, c'est évident...
Şu neyi simgeliyor? - Belli değil mi?
Qu'est-ce que ça représente?
Yalvarıyorum. - Suçsuz olduğum belli değil mi?
Je suis innocent, ça se voit!
- İşte belli değil mi?
1 er étage.
Fakir olduğu belli değil mi?
Vous voyez bien qu'il est pauvre.
Belli değil mi?
Quoi, je n'en ai pas l'air?
Bu akşamdan sonra, aramızda özel bir şeyler olduğu belli değil mi?
N'est-il pas évident qu'il y a quelque chose de fort entre nous?
- Evet, belli değil mi?
- Ça ne se voit pas?
- Belli değil mi?
- N'est-ce pas évident?
- Burada yaptığım belli değil mi?
- N'avez-vous donc pas compris?
Belli değil mi, Baba?
C'est évident, non?
Beni nasıl bulduğundan belli değil mi?
Où il m'a trouvé.
Belli ki ondan hoşlanmıyorsun, değil mi?
On dirait que tu ne l'aimes pas.
Onun ne zaman lazım olacağı belli olmaz, değil mi?
On sait jamais... On peut en avoir besoin un jour... Pas vrai!
Hiç de belli değil, değil mi?
Ce n'est pas très clair dans ta tête?
Ne olacağı hiç belli olmuyor, değil mi?
On ne peut jamais prévoir.
- Artık belli olmuyor değil mi?
- C'est prodigieux.
Gece mi sabah mı belli değil ; cenkleşiyorlar.
Presque à mi-temps du matin, l'un vaut l'autre.
Muhtemelen rolü oynama şansım hiç olmayacak, ama belli olmaz değil mi?
Je ne le jouerai probablement pas. Mais on ne sait jamais, pas vrai?
Gelişi çok uzaktan belli oluyor, değil mi oğlum?
Il annonce sa venue de loin, n'est-ce pas, mon fils?
Katsumi'yi görmek için sabırsızlanıyor hatta çıldırıyorsun öyle değil mi? Yüzünden belli oluyor.
Tu es toujours aussi surexcité à l'idée de voir Katsumi?
Silahlardan hoşlanmadığı belli, değil mi?
Il veut pas d'un flingue?
Kim olduğu nasıl belli değil mi?
Ça ne vous en dit pas assez?
Onun tipi olmadığım belli. Öyle değil mi, Colette?
Je ne suis pas son genre.
Doktorlara belli olmaz, değil mi Doktor?
Cela dépendra du docteur, n'est-ce pas?
Zeki oldukları belli, değil mi?
C'est la zone de thérapie.
Belli bir adam hakkında özel bilgi istiyorsun, değil mi?
Tu veux des informations privilégiées sur un certain homme, non?
Ben evliyim de. Belli oluyor, değil mi?
Je suis marié moi-même.
Burada birinin yardıma ihtiyacı olduğu çok belli, öyle değil mi?
Eux ne crient pas! N'importe qui aurait compris qu'on avait besoin d'aide!
Saldırmaya mı yoksa iletişim mi kurmaya çalışıyor belli değil.
J'ignore s'il a l'intention de nous attaquer ou simplement de communiquer.
- Kanlanmış gözlerimden belli değil mi?
Sous mes yeux injectés de sang.
Siz Roger Stanford'sunuz değil mi? Çok belli!
- Vous êtes bien M. Stanford?
Öıu mü, diri mi, belli değil.
Ils ne disent pas s'il vit encore.
Ben de belli bir tarz var, değil mi?
J'ai un certain style, n'est-ce pas?
Belli ki başkaları varmış. Değil mi?
Evidemment, il y en avait d'autres, n'est-ce pas?
Bay Togo! - Artık gelebilecek mi belli değil.
- Mr Togo, qui sait s'il viendra!
Belli ki, buraya gelmemeliymişim, değil mi?
- En gros, je n'aurais pas dû venir.
Bu çok belli, değil mi?
C'est clair, je voulais rendre visite à Tegel!
Belli değil mi?
Quoi, c'est pas ça?
Kendi yakmış ve kazaen ölmüş mü yoksa böyle görünmesi mi istenmiş belli değil.
Mais peut-être allumé par lui... Il a pu être maladroit... ou alors quelqu'un veut le faire croire.
Bir sonraki gün ne olacağını bilmiyorsun öldürülecek misin, eve mi gideceksin, yoksa yakalanacak mısın belli değil.
Chaque jour, tu sais pas si tu vas être tué, si tu vas rentrer ou te faire arrêter.
Belli olmuyor, değil mi?
C " est bien fait. non?
Belli olmuyor değil mi?
Surtout, ne dis rien!
Açıkçası nişanlım herkesin içinde sevgisini belli etmekte biraz eski kafalı. Değil mi, sevgilim?
Ma fiancée est un peu vieux jeu pour ce qui est des démonstrations d'affection en public, pas vrai?
Ama belli ki o sana ve bana ait değil, değil mi büyükbaba?
Mais il n'est pas le tien ou le mien. N'est-ce pas, grand-père?
belli değil 32
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil miydi 73
değil mi beyler 17
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil miydi 73
değil mi beyler 17