Bir tane al Çeviri Fransızca
1,519 parallel translation
Yarın yeni bir tane alırız.
On t'en rachètera demain.
Sana yeni bir tane alırım.
Ok, bye. Rory te remercie pour tout.
Bir tane alın ve elden ele geçirin.
Sers-toi, fais passer.
Eğer biz kazanırsak, size bir tane alırım.
Si nous gagnons, je vous en achèterai une.
Geceliğin mi yok? Ben bir tane alırım.
Je t'achèterai une chemise de nuit!
Hemen gidip bir tane alıyorum!
Laissez-moi y aller.
Sana başka bir tane alırım. 10 tane daha alırım.
Je t'en donnerai un autre, ou même dix autres.
Parkinson ve L-dopa çalışmalarım için lazımdı, en sonunda bir tane alındı, ama biliyor musun Steg onu nereye verdi?
J'ai ai besoin pour mon étude sur la maladie de Parkinson, et finalement il arrive, et tu sais où Steg l'a fait acheminer?
Her yemekte bir tane al
Une à chaque repas.
- Cynthia, bir tane al.
- Cynthia, prenez-en un.
- Bir tane alırım.
- J'aimerais en avoir un.
- Eğer pizzaya dönerse, sana bir tane alırım bundan.
- S'il devient une pizza, c'est bon.
Bu kurdelelerden bir tane al, sadece 14 dolar.
Prends-toi un de ces rubans noirs, seulement un dollar.
En büyük kazancımız takvimimizden geliyor... ve siz de her yıl bir tane alıyorsunuz, o yüzden işte buradayız.
Grâce au succès de notre calendrier. Comme vous en achetez toujours un, nous voilà.
Şuradan bir tane al.
Prends une bouteille.
Yani Chang-hyuk bir tane alırsa... Geriye kaç kalır?
Si Chang-Hyuk en prend un, il en reste combien?
Kendime bir tane alana kadar ödünç alıyorum.
Je l'emprunterai jusqu'à ce que je puisse acheter le mien.
- Kendime bir tane alana kadar ödünç alıyorum. - Tamam.
Jusqu'à ce que j'achète le mien.
Kalkıp Jusco'ya gidip bir tane alıp gelemezsin!
On trouve pas ça au Jusco, tu sais?
- Bir tane al ve kendin gör.
- Pour le savoir, il faut l'acheter.
Eğer bir köpek istersem bir tane alırım Bayan Miller
Si j'avais envie d'un chien, j'en achèterais un, Mme Miller.
Başka bir tane al.
Va en acheter une autre.
Ben niçin bir tane alıyorum?
Pourquoi je n'en ai qu'une?
- Evet, bana bir tane al.
- Prends-m'en une. - Moi aussi.
Bir tane alırsın, aldığını unutursun.
Tu en prends un, tu oublies que tu l'as pris.
Bir iyilik yap. Bunlardan bir tane al, 5 dakika etkisini göstermesini bekle ve Cuddy'yi biraz yağla.
Prends-en un, attends qu'il fasse effet et va faire de la lèche à Cuddy.
Gidip başka bir tane alırız.
On va refaire un test.
- O mu? Burda bir uzaktan kumandamız var, ve burdan iyi bir tane alıyorsun...
- Oh, eh bien, on a cette télécomande ici, et tu en choisis une bonne...
- Oksijen alımını en uygun hale getirmek istiyorum Getir bir tane.
- Je voudrais optimiser son oxygénation.
Bir tane alır mısın Marie?
Vous désirez un amuse-bouche, Marie?
Hep toplu bilet alırız, sana da bir tane aldık.
On achète toujours plusieurs sièges et on en a un pour toi Alors, t'en dis quoi?
- Bir tane daha al.
- Ouais.
Maria gelince bir tane daha alırsın, ama öncesinde olmaz.
Tu en auras un autre quand Maria sera là, pas avant. À tout à l'heure.
- Bir tane daha alır mısın?
- Encore un verre?
- Bir tane yakaladık, numarayı alır mısın?
- On en a un. Tu prends note?
Ben sana başka bir tane alırım. 10 tane alırım.
Je t'en donnerai un autre, ou même dix autres.
Dondurulmus piza al bir kaç tane, çok az yemek yiyorsun.
- Prends des pizzas surgelées, tu mange pas assez.
Hadi al bir tane.
Sers-toi.
Bir tane daha al.
J'en ai encore un.
Ama eğer bir tane istiyorsan, ben gitmeden önce al.
Si t'en veux en, vas-y vite.
- Sürekli aynı kâbusu görüyorum. - Bir tane rüya tabiri kitabı al.
Eh, tu connais quelque chose aux reves?
Göğüs, ya da bacak ve bir tane de kanat alıp kutuyu arkaya verin.
Bon, prenez du blanc, une cuisse ou une aile et passez-le. Exactement.
Al bir tane, hayır bir buçuk al.
Prends-en un. Croque la moitié.
- Tamam, haftaya bir tane alıcam kendime
J'en aurai un la semaine prochaine.
Bundan da bir tane şimdi al, bir tane de sabah alacaksın.
Et celui-là, un maintenant, un le matin.
Şu işten bir kurtulalım, sana yedi tane birden alırım.
Si on s'en sort, je t'en achète sept.
Git ve kendine bir kaç tane "talih kurabiyesi" al.
Va t'acheter des gâteaux porte-bonheur.
Sabıka fotoğrafın için bir tane giyebilirsin, tıpkı Al Capone gibi.
Vous pourrez en porter un sur votre photo d'identité judiciaire, comme Al Capone.
Bir tane daha alırsın. Bu böyle devam eder.
Tu en prends un autre, le cycle continue.
Evet, bir tane daha Everclear ve Gatorade alırım.
Oui, encore un Seul et A Prendre
Kumarhaneye in Christina'nın kurabiyelerinden bana bir kaç tane al.
Va au casino me chercher des biscuits de Christina.
bir tane alabilir miyim 32
bir tane alayım 24
bir tanem 228
bir tane 117
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir tane yeter 18
bir tane alayım 24
bir tanem 228
bir tane 117
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir tane bile yok 21
bir tane daha ver 30
bir tane daha lütfen 16
bir tane ister misin 46
bir tane bile 25
bir tane kaldı 23
bir tane daha geliyor 20
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir tane bile yok 21
bir tane daha ver 30
bir tane daha lütfen 16
bir tane ister misin 46
bir tane bile 25
bir tane kaldı 23
bir tane daha geliyor 20
bir tane daha mı 49
bir tane buldum 40
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
bir tane buldum 40
all right 20
allo 25
alex 1064
alice 882
alvarez 41
allah rahmet eylesin 22
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
alacakaranlik kuşaği 23
allah 1043
alan 546
alarm 144
alvaro 24
allen 166
ally 413
alma 146
allie 67
allison 206
allah 1043
alan 546
alarm 144
alvaro 24
allen 166
ally 413
alma 146
allie 67
allison 206