Bir türlü anlayamıyorum Çeviri Fransızca
109 parallel translation
Bir türlü anlayamıyorum.
Oh, toute cette histoire m'a embrouillé.
Bir türlü anlayamıyorum.
Je ne comprends pas.
Neden boşandığınızı bir türlü anlayamıyorum.
Pourquoi avez-vous divorcé? Il est si affectueux.
Bir türlü anlayamıyorum.
Je n'arrive pas à comprendre!
- Bunun ne işe yarayacağını bir türlü anlayamıyorum.
- Je ne vois pas à quoi cela servira. - Descelle-la.
Sizi bir türlü anlayamıyorum Bayan Benedict.
Je ne vous comprendrai jamais, Mme Bénédict.
Bir türlü anlayamıyorum.
- Bizarre.
Bir türlü anlayamıyorum
Je ne comprends pas
Savaşı bir türlü anlayamıyorum.
Je ne comprends décidément rien à la guerre.
Bir türlü anlayamıyorum, Jess.
Je n'arrive pas à y voir clair.
Sen bir türlü anlayamıyorum.
Je ne te comprends pas.
Bir türlü anlayamıyorum.
Ce n'est pas croyable.
Bir türlü anlayamıyorum.
Ça me dépasse
Ben uyanıkken nasıl yaptığını bir türlü anlayamıyorum.
Il vient même quand je suis éveillée.
Ben sadece bir türlü anlayamıyorum.
Je... Je ne comprends pas...
Bir türlü anlayamıyorum...
Je comprends pas cette femme.
Bu bilgisayarları neden alamadığımızı bir türlü anlayamıyorum.
Je ne vois pas ce qui empêche l'achat de nouveaux ordinateurs.
Bunu bana anlatacak zamanı nasıl bulamadığını bir türlü anlayamıyorum.
Je ne comprends pas ce qui t'a empêché de me le dire.
Biliyormusun, şunu bir türlü anlayamıyorum... Benim Red gibi zeki brininin... herşeye sırt çevirip -
Ce que je ne "comprends" pas, c'est pourquoi un jeune homme brillant comme mon Red a tout laissé tomber...
Bir türlü anlayamıyorum.
Je ne comprends pas. Je n'arrive pas à comprendre.
Ne kadar uğraşsam da, bir türlü anlayamıyorum.
Mais je ne le comprends pas J'essaye, mais je ne comprends pas le message
Moda konusunu pek anlamam ama öyle güzel bir yüzün var ki, neden sakladığını bir türlü anlayamıyorum.
Je sais. La mode, c'est pas mon truc. Mais, bon sang, tu as un si joli minois.
İnsanların birbirlerine bunu nasıl yaptığını bir türlü anlayamıyorum.
Ce que les gens infligent aux autres ne cesse de m'étonner.
İnsanları bir türlü anlayamıyorum...
Je ne m'entends pas avec les gens...
Bir türlü anlayamıyorum...
Mais pourquoi
- Benim hayatım için Neden bu o.... çocuğuyla uğraşıp durduğunu bir türlü anlayamıyorum.
J'ai jamais compris pourquoi tu traînais avec ce trou du cul.
Bir türlü anlayamıyorum.
Tout est si embrouillé.
Carol, bir türlü anlayamıyorum!
Carol, je ne sais pas pourquoi!
Ama kurbanlarını nasıl seçtiğini bir türlü anlayamıyorum.
Ce que je ne comprends pas, c'est comment il les enlève.
Sana neden havladığını bir türlü anlayamıyorum.
Je ne sais pas pourquoi il vous aboie dessus.
O kirin içinde, o kadar uzun süre çalıştıktan sonra cildinin nasıl olup da temiz kaldığını bir türlü anlayamıyorum.
C'est incroyable que sa peau soit restée aussi blanche après avoir travaillé aussi longtemps dans la saleté.
Olan biteni bir türlü anlayamıyorum.
Je ne comprends plus rien.
Sadece neyi hedeflediğini bir türlü anlayamıyorum.
Il m'a bien plu. Mais je ne comprends pas ce qu'il vise.
Bir türlü anlayamıyorum.
Je ne pige pas.
Trey'in, neden Ryan'a tuzak kurmak isteyeceğini bir türlü anlayamıyorum.
J'essayais de comprendre pourquoi Trey voulait piéger Ryan.
Bir türlü anlayamıyorum.
A ce trai-la, o'y sera jamais.
Boş boş gezinip duruyorsun, seni bir türlü anlayamıyorum.
Tu vas à Ia dérive. Je ne sais pas qui tu es.
Ama onu bir türlü anlayamıyorum. Bunu nasıl yapabildi?
Mais... je ne comprends toujours pas comment elle a pu faire ça.
Bu cinayete nasıl bulaştığını bir türlü anlayamıyorum.
Je ne comprends pas comment vous vous êtes retrouvé mêlé - à ce meurtre.
İşler onun için iyi gitmeliydi, ama o öldü, yani bir türlü anlayamıyorum, yani...
Les choses... étaient censées marcher pour lui, mais... Il est mort, et c'est insensé, donc...
Bir türlü anlayamıyorum.
Juste, je ne comprends pas.
Amerikalılardaki şu araba tutkusunu bir türlü anlayamıyorum.
Je ne comprends pas l'obsession de l'Amérique pour les voitures.
Nasıl oluyor da sen bir türlü eğlenemiyorsun, anlayamıyorum.
Est-il possible que tu ne t'amuses jamais?
Buralı gençler niye böyle anlayamıyorum bir türlü.
Je ne comprends pas ce qui leur prend, aux jeunes d'ici. Pas du tout.
Bir türlü anlayamıyorum.
Ça me dépasse.
Neden bunu George Washington Köprüsü'nden 60 blok uzaklaşmadan... söylemediğini anlayamıyorum bir türlü.
Pourquoi tu m'as pas dit ça avant qu'on soit à 60 rues du pont George Washington, là, je ne pige pas.
- Nedenini bir türlü anlayamıyorum.
J'en ignore la raison.
Bir türlü Nestle çikolatayı anlayamıyorum.
Je ne comprends pas le raisin sec.
Çılgınca işler yaptığınız şu ilişkileri bir türlü anlayamıyorum. - Hoşça kal fare kız.
Au revoir, Mlle Pipelette.
Neden benden şikâyetçisin? Bir türlü anlayamıyorum.
Pourquoi vouloir me vexerso
Ve bir türlü neden burada oturup durduğunu anlayamıyorum.
Je n'arrive pas à comprendre pourquoi tu restes ici.
anlayamıyorum 508
bir tanem 228
bir tek 20
bir tane 117
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir tane alabilir miyim 32
bir tanem 228
bir tek 20
bir tane 117
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir tane alabilir miyim 32
bir tane yeter 18
bir teklifim var 32
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir tane bile yok 21
bir tane daha ver 30
bir terslik var 61
bir tavşan 19
bir tur daha 25
bir teklifim var 32
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir tane bile yok 21
bir tane daha ver 30
bir terslik var 61
bir tavşan 19
bir tur daha 25